Bilim insanları, şimdiye kadar yapılan binlerce araştırmaya dayanarak; evrenin sıradan madde, karanlık madde ve karanlık enerjiden oluştuğunu düşünüyorlar. Ancak kendimize 'gelişmiş medeniyet' dediğimiz ve hayal gücümüz ile bilimi yarıştırdığımız bu günlerde bile karanlık madde ve karanlık enerjinin ne olduğunu tam olarak anlamış değiliz.
Gözlemleyebildiğimiz 'sıradan madde' ise evrenin yalnızca %4'ünü oluşturuyor. Geri kalan dev bilimezlikte ise adını bildiğimiz ve yavaşta olsa anlamaya başladığımız karanlık madde ve karanlık enerji var ancak bunun dışında, ne olduğunu henüz bilemediğimiz bir 'şey' daha olduğu ve bu parçanın galaksileri birbirine bağlayan madde olduğu düşünülyor.
Geçtiğimiz sene, iki bilim insanı bu eksik parçayı bulduklarını iddia ederek bir makale yayınlamışlardı. Bulunan parçanın ise galaksileri sıcak gaz filamanları ile birbirine bağlayan baryon denilen atom altı parçacıklardan oluştuğu belirtilmişti. Aynı şekilde 2014 senesinde ise eksik parçanın galaksileri nasıl çevrelediğine dair bazı bilgilere ulaşıldığı söylenmişti.
Son olarak yeni açıklanan bir araştırma sonucu da benzer bir bilgi vermekte. İtalyan Ulusal Astrofizik Enstitüsü'nden astrofizikçi Fabrizio Nicastro ve ekibi, uzun zamandır bu konu üzerinde çalıştıklarını ve nihayet iyi bir sonuç elde ettiklerini söylüyorlar. Peki bu gizemli 'kayıp madde' gerçekten bulundu mu?
Gerçekte araştırma ekibinin yaptığı şey, birkaç milyar ışık yılı uzaklıkta bulunan çok parlak bir kaynaktan gelen ışığı gözlemlemekti. Bu ışık kaynağından gelen ışık Dünya'ya yaklaştıkça, genişleyen evrene bağlı olarak uzar, bu yüzden daha uzun dalga boyları eski ışığı gösterir. Ekip de gözlem devam ederken pozitif yüklü oksijen atomlarını filtre benzeri bir yapıyı keşfetti ve bu filtrenin galaksiler arası sıcak gaz tarafından oluşturulduğunu düşünüyorlar.
Nicastro, eksik maddenin kaynağı olan şeyin de tam olarak burda ortaya çıkan şey olduğunu iddia ediyor; baryon. Ancak Nicastro ve ekibinin bulguları kimi zümrelerce 'başarılı bir adım' olarak anılsa da kimilerine göre hala yetersiz. Bu konuda en büyük eleştiri ise, bilim insanlarının çalışmalarını 'evrenin gizemini çözme' başlığıyla sunarak yanlış algı oluşturmaları.
Pek çok uzmana göre, bilim insanları bir keşif yaptıklarında, eğer 'ilgi çekici bir gizeme çözüm' olarak sunulmazsa, keşiflerinin umursanmadığını düşünüyor ve bu nedenle de buldukları şeyleri biraz 'süsleyerek' sunuyorlar. Tabii ki bu noktada, bilimsel bir gelişmeyi değerlendirmek için 'gizem' bekleyen okuyucuyu mu yoksa emeklerinin karşılığını alabilmek için biraz 'abartılı' konuşan bilim insanlarını mı eleştirmek gerekir, tartışılır.
