Elektrikli Otomobiller, Düşündüğünüz Kadar Çevreci Değiller

56
25
8
4
4
Çevreci bir imajla satışa çıkartılan bu otomobiller bazı benzinli modellere kıyasla çevreyi daha çok kirletiyorlar. Bilim insanları tüm dünyayı 6. kitlesel yok oluş süreci hakkında uyarırken, çevreyi kirleten tek şeyin fosil yakıtlar olmadığının da irdelenmesi gerekiyor.

Sanıyorum ki konuya bir örnekle başlamak daha iyi olacaktır: Elektrikli otomotiv sanayisinin lideri olan Tesla’nın spor modeli Model S P100D, benzinli otomobil olan Mitsubishi Mirage’den daha fazla karbondioksit salınımı yapıyor. Günümüzde üretilen elektrik enerjisinin yarısı, kömür gibi fosil yakıtlar kullanılan elektrik santrallerinden elde ediliyor. Akülerde bulunan nikel, çevre kirliliği açısından en tehlikeli 8. bileşen. 

Ekonomiyi kontrol eden ve büyük sanayiler kuran şirketler, dünya ticaret tarihinin en kritik dönüm noktası olan Sanayi Devrimi’nden bu yana ürettikleri fazla şeyleri satmak için mücadele veriyorlar. Üretici sayısı arttıkça üretilen şeylerin sayısı da artıyor. Dolayısı ile temel mantık, sadece ihtiyacı karşılamaktan çıkıyor ve tüketiciler, aldıkları şeylerle duygusal bağ kurmayı çok seviyorlar. Bu konuda, elle tutulur veriler sunan en büyük sektör ise otomotiv sanayi. Bir de rekabet var tabii, ama konumuz gereği oraya çok girmeyeceğim.

Bir Mercedes alırsanız kendinizi prestij sahibi hissedebilirsiniz. O arabaya verdiğiniz paranın yarısından çoğu duygusaldır. Çünkü bireysel anlamda prestij endişesi taşıyorsunuzdur ve ihtiyacınız bu yöndedir. Bireysellikten uzaklaşıp, toplumsal ve küresel bir bakış açısıyla konuya yaklaştığımızda, duygusal ihtiyaçlar da değişiyor. Dünyanın insan elinden çektikleri sonucunda büyük bir kitlesel yok oluş sürecine girmesi, geleceğimiz için hepimizi endişelendiriyor. O halde hayatımızın her aşamasında çevreye duyarlı bireyler olma kaygısı taşıyoruz. Satın alma alışkanlıklarımız da yavaş yavaş bu kaygı doğrultusunda değişiyor.

Konuya örnek olarak Tesla'nın "Bizim tek yuvamız" isimli reklamı: 

Elbette elektrikli araçları sadece çevresel endişeler dolayısı ile satın almayabilirsiniz. Ancak genele bakıldığında tablo bunu gösteriyor. Tesla gibi firmalar çevreci ürün yakıştırmasıyla satış yapıyorlar. Peki her şey elektrikli araç üretip satmakla, onu almak ve kullanmakla çözülüyor mu? Hayır. Çünkü insan doğasını çok çok iyi çözen pazarlama hileleriyle üretilen o elektrikli araçlar, sanıldığı gibi masum değiller. 

İngiltere, Holanda ve Fransa gibi ülkelerin hükümetleri, maksimum 2040 yılına kadar benzinli ve dizel araçların satışının devam edeceğini söylüyorlar. Ardından bu ülkeler, benzinli araç üretmeyecek, satmayacak ve kullandırmayacaklar. 

Elektrikli otomobillerin gerçek yüzünü ortaya çıkartmanın zamanı geldi:

Dünya çapında saygınlığı olan Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, sayısı yakında milyonları bulacak elektrikli otomobil sürücülerinin yüzlerindeki halinden memnun ifadeleri yakında silinebilir. 

Araştırmacılar, elektrikli Tesla Model S P100D motorunun, kilometrede sadece 192g karbondioksit salan Mitsubishi Mirage modeline kıyasla, çevreye daha çok zarar verdiğini ortaya koydu. Çünkü Model S, kilometre başına 226 gramlık salınımdan sorumlu.

Bundaki en büyük etken elbette Model S P100D’nin spor otomobil kıvamındaki güçlü sistemi. Yani çok elektrik harcıyor. Egzoz borusu bulunmayabilir ancak depoladığı enerjiyi aldığı yer, elektrik üretiminde fosil yakıt kullanan bir santral olursa kartları değişiyoruz. 

Elbette genel anlamda elektrikli otomobiller, benzinlilere kıyasla daha çevreci. Gene Tesla üzerinden bir örnek verecek olursak, Sedan modelinin BMW 750i’ye kıyasla çok daha çevreci olduğunu görebiliriz. Burada anlatılmaya çalışılan şey insanların elektrikli araç satın almaları için çevreye duyarlılık konusunda kandırılmaları. Abartıyorlar, hem de göz göre göre.

Mesele aracın çevreci olması değil, elektrik üretiminin ve dopalama sistemlerinin de çevreci olması:

İnsanoğlu olarak gene temel bir çelişkiden kaynaklanan büyük bir yanılgı içindeyiz. Kendimizi tatmin etme yollarımız bu zamana kadar, çevreye hiç yarar sağlamadılar. Bundan sonra bir anda sağlaması için kafamıza saksı düşmesi gerekiyor. Ama o boyutta bir saksı zaten dünyanın sonunu getireceğinden, bunu da istemiyoruz. Sadece bilinçli tüketiciler olmak ve tabloya genel olarak bakabilmek gerekiyor. 

Uzun menzilli elektrikli araçlarda büyük boylarda bataryalar bulunuyor. Nitekim bir Tesla’nın araç tabanında, yolla yolcular arasında büyük akü panelleri var ve elektrik buralarda depolanıyor.  

Batarya üretiminde kullanılan aşırı miktarda nikel, kobalt ve lityum madenciliği karbondioksit kadar olmasa da zararlı bir yöntem. Bazı uzmanlar, benzinli araçlardaki yağları terk edip kobalt kullanımına geçmenin hiçbir şeyi değiştirmediğini dile getiriyorlar.

2009'da yapılan bir araştırma, nikelin küresel ısınma ve kirlilik açısından (üretimden tüketime) en tehlikeli 8. malzeme olduğunu ortay koydu. Kolombiya'daki Cerro Matoso nikel madenlerinin yakılarında yaşayan köylüler, daha çok solunum yolu hastalıkları ve doğum kusurlarıyla mücadele ediyorlar. Aynı şekilde lityum üretmenin de çevresel maliyetleri var. 

Bununla birlikte ömrünü tamamlayan her pil buharlaşmıyor. Bu kez de dev atık yığınları ile karşı karşıya kalıyoruz. Üstelik bu yığınlar hiç işe yaramıyorlar, sadece %5’i geri dönüşüme dahil edilebiliyor. Önümüzdeki 12 yıl içinde 11 milyon ton eski lityum iyon pilin atılacağı ve bunların sadece yüzde 5'inin geri dönüştürüleceği düşünülüyor. Pes artık demeyin, pes eden biz değiliz. Doğa.

Eşeğine ters binen Nasrettin Hoca neden uluslararası bir kahraman? Çünkü bu gibi insani durumları çok iyi açıklamış:

Önce “bindiğin dalı kes” ardından, “ye kürküm ye”.

Kaynak : http://www.dailymail.co.uk/news/article-5068585/Some-electric-cars-worse-polluters-petrol-diesel.html
56
25
8
4
4
Emoji İle Tepki Ver
56
25
8
4
4