En İyi Film Dalında Oscar Ödülünü Alamasa da Efsane Olarak Hatırlanan 10 Film!

42
12
12
7
6
Günümüzde kült, klasik, hatta 'sinema efsanesi' olarak tanımlanan nice yapımlar; gösterime girdikleri yıllarda Oscar ödülünü kazanamamıştı.

Değeri zamanla anlaşılan ve belki de en büyük talihsizliği, sinema sektörünün günümüzdeki gibi başta özgün senaryo olmak üzere bir 'tükeniş' içinde olmadığı yıllarda ortaya çıkmak olan bu filmleri bilmemek, sevmemek ne mümkün...

Citizen Kane (Yurttaş Kane) - 1941

O yıllarda izleyecilerin beğenmediği bu film, şimdilerde sinema tarihinin dönüm noktalarından biri olarak kabul ediliyor. Yönetmenliğini Orson Welles'in yaptığı Yurttaş Kane 1942 yılında 9 dalda Oscar'a aday gösterilmiş ve eleştirmenlerin beğenisini toplamasına rağmen, seyirciler tarafından yuhalanmıştı.

High Noon (Kahraman Şerif) - 1952

4 dalda Oscar alan film, 'En iyi film' dalında ise bu ödülü kazanamamıştı. Şerif Kane ve Haydut Miller arasındaki düelloyu konu alan filmin en önemli özelliği, gerçek zamanlı çekimi sebebiyle gerçekleşen gerilimi etkili bir biçimde beyaz perdeye aktarması.

Psycho (Sapık) - 1960

Filmdeki, genç bir kadının duşta öldürülme sahnesi sinema tarihinin en meşhur sahnelerinden birisidir şüphesiz. Alfred Hitchcock'un başyapıtı olarak görülen bu film, ayrıca tüm zamanların en iyi gerilim filmi seçilmişti. Fakat ne var ki, bu film de Oscar ödüllerinden eli boş dönmüştü.

Easy Rider (Özgürlüğün Bedeli) - 1969

Az diyalog ve bol bol rock müziğe yer veren film, bir motosikletçinin hayata bakışını başarılı bir biçimde yansıtıyor. 2 dalda Oscar'a aday gösterilen film, ödül alamamıştı.

Taxi Driver (Taksi Şoförü) - 1976

Bir Martin Scorsese şaheseri olan film, 70'li yılların en önemli Amerikan yapımlarından biri olarak kabul ediliyor. Akademi Ödülleri'ne 4 dalda aday olan film, gerçekçiliği sebebiyle bol miktarda övgü aldı, ancak hiç Oscar alamadı.

Wall Street (Borsa: Para Asla Uyumaz) - 1987

Başrol oyuncusu Michael Douglas, filmdeki Gordon Gekko rolüyle Oscar aldı. Gekko'nun hissedarlar toplantısında yaptığı 'Açgözlülük iyidir' konuşması ise, sinema tarihinin unutulmazları arasına girdi. Ancak film, 'En iyi film' dalında Oscar ödülünü kazanamadı.

Do the Right Thing (Doğru Şeyi Yap) - 1989

Film, Amerika'daki ırkçılık tartışmalarına ciddi bir katılım sağlayan bir Apartheid filmi olarak nitelendirilmişti. İtalyan bir restoran sahibi ile Afro-ABD'li bir aktivist arasındaki kavgayı anlatan film, Akademi Ödülleri'nden eli boş dönmüştü.

Pulp Fiction (Ucuz Roman) - 1994

'En iyi film' dahil 7 dalda Oscar'a aday gösterilen Ucuz Roman, yalnızca 'En iyi orijinal senaryo' Oscarı'na sahip olabilmişti.

L.A. Confidential (Los Angeles Sırları) - 1997

Curtis Hanson'ın filmi, 1950'lerde Los Angeles'ta yaşanan ahlaki çöküntüyü konu alıyor. 3 polisin bir dizi cinayeti kendilerine özgü bir adalet anlayışı ile araştırmasını anlatan filme eleştirmenler 'bir klasik doğuyor' biçiminde yaklaşmıştı. Ama film, o sene Oscar ödüllerini silip süpüren James Cameron'ın Titanic filminin yanında adeta güme gitti.

The Pianist (Piyanist) - 2002

Roman Polanski'nin başyapıtlarından birisi olan piyanist, Wladyslaw Szpilman'ın olağanüstü ve de tüyler ürperten hayatta kalma savaşını anlatıyor. Pek çok ödüle layık görülen film, 'En iyi film' Oscar'ını ise alamamıştı.

42
12
12
7
6
Emoji İle Tepki Ver
42
12
12
7
6