İnsanoğlu, yüzyıllardır yıldızları ve onların hareketlerini anlamlandırmaya çalışıyorlar. Geceleri görünür olan gök yüzünün kum taneleri, bugüne kadar mitolojiye, bilime ve coğrafi keşiflere kaynaklık ettiler. Dev yıldızların yörüngelerinde asılı olan dev gezegenler ve onların etrafındaki uydularıyla, asteroit ve kuyruklu yıldızlar eşsiz bir düzenin temsilcileri oluyorlar.
Etrafında döndükleri yıldızların ya da gezegenlerin yer çekimsel alanından kopan ve savrulan asteroitlerin normal şartlarda kendi sistemlerinin dışına çıkmaları için muazzam hızlara sahip olmaları gerekir. Bu nedenle bu zamana kadar Güneş Sistemi içinde gördüğümüz bütün cisimlerin, Güneş’in yörüngesinde dönen cisimler olduğu bilinen bir gerçek.
Tüm bilinenleri alt üst eden ve başka bir yıldızdaki yörüngesinden kopup gelen ilk yıldızlar arası ziyaretçimize merhaba deyin:
Queen's Universitesi’nde görev yapan bilim insanları tarafından yönetilen uluslararası bir araştırma ekibi, geçen hafta Hawaii'deki bir teleskop vasıtasıyla tanımlanan ziyaretçinin kimyasal yapısını incelemeye başladılar.
Araştırmanın yazarlarından olan Queen's Üniversitesi Matematik ve Fizik Bölümü'nden Prof. Alan Fitzsimmons “Geçtiğimiz çarşamba günü bu cismin bizim için tam anlamıyla bir yabancı olduğu neredeyse kesinleşti. O gece, Kanarya Adaları’ndaki William Herschel Teleskobu ve perşembe akşamı da Şili'deki Very Large Teleskobu ile çalışmalar yürütmeye başladık.” açıklamasında bulundu.
A/2017 U1 adıyla anılacak olan cismin ilk hesaplamalara ilişkin hareket doğrultusunu sizinle aşağıdaki haberimizde paylaşmıştık:
Cismin Güneş Sistemi’ne girmeden önce milyonlarca hatta milyarlarca yıldır Samanyolu’nda sürüklendiğine inanılıyor. Diğer yandan kendi yörüngesinden kopmasına neden olan şeyin bir gezegen oluşumu sırasında gerçekleşen astronomik olaylar olduğu söyleniyor.
Yapılan araştırmalarla A/2017 U1 cisminin tarihi ziyareti ve kökenleri kesinleşecek.
