İnsanoğlu kendi refahı ve huzuru için doğayı yüz yıllar boyu istediği gibi kullandı. Dünyanın her yerine zarar verdiğimiz bu dönem boyunca, gezegenimizin de kimyasını el birliği ile değiştirdik. Bu değişim aslına bakılırsa sadece son dönemlerden ibaret değil. Yani insanoğlu doğaya eski çağlarda da etki ediyordu.
Bakır ve Tunç devrinden itibaren atalarımız, çevreyi kalıcı şekilde değiştirmeye başlamışlardır. Özellikle Bronz çağında çiftçiler tarlalarını ve çevrelerindeki ekosistemi nitrojen ile değiştirmeye başladılar. Örneğin bitkilere büyümeleri için azot verildi bunun mantar ve bitkilere iyi geldiğini, bu sayede mahsulden daha çok verim aldıklarını gören atalarımız, daha çok hasat sağlamak için bitkilerine azotlu gübre vermeye başladılar.
Azot her ne kadar ekosistemin bir parçası olsa da fazla kullanımı suyollarını etkiliyor ve sera gazlarına etkide bulunuyordu. Tunç çağına gelecek olursak, çiftçiler topraklarını daha fazla gübre ile çoğaltmaya başladılar. Bu sayede insanlar daha fazla sebze meyve yemiş ve atalarımız düşüncelerine göre yararlı bir şey yapmış oluyorlardı. Daha fazla ürün tüketen hayvanların çıkardıkları dışkılar ise tekrar gübre olarak değerlendiriliyor ve bu sayede döngü süregeliyordu.
Yani anlayacağınız üzere insanlar varlığını sürdürdüğünden bu yana, dünyaya ve doğaya sürekli olarak etki gösterdiler. Bu noktada nitrojen döngüsü, atalarımız tarafından sonsuza kadar değiştirildi. Ekosistemi değiştirdiğimiz bir yana dursun, şimdi ki yaptığımız teknolojik ve kimyasal değişmeler ile doğayı hala değiştirmeye devam ediyoruz.
