Kıyamet günü, bir gün geleceğinden emin olunan ancak bunun ne zaman ve nasıl olacağını bilmediğimiz bir gün. Kıyamet gününde yalnızca canlılar mı ölecek yoksa bütün gezegen güneş tarafından kavrulacak mı bilmiyoruz, ancak biz insanlar yine de olaya iyimser bakıyoruz. Hayatın bir şekilde devam etmesini isteyen insanoğlu, yeni gelişecek hayat için bazı çalışmalar yapmaya devam ediyor. Daha önceden bildiğiniz gibi Norveç’te kıyamet gününe hazırlanan bir alan yer alıyor. Dünya üzerinde yer alan tohumları saklamak için yaratılmış bina, Dünya Artctic arşivi diye bilinen kıyamet gününden sonra ayakta durması için yaratılmış. Bina, yerin çok çok altına inerek kıyamet gününde korunaklı bir alan sağlıyor.
2015 yılında 50.000 tohumun saklandığı Arctic Doomsday kasanın ardından şimdi de ülkelerin önemli verileri saklanıyor. Piql isimli Norveç şirket, dijital verilerin, ışığa duyarlı, çok katmanlı bir analog film üzerinde saklanmasını hedefliyor. Şirket verilerin yaklaşık 500 - 1000 yıl arasında saklanacağını belirtiyor. Piql belgelerine göre bir ülke test, görüntü ve görsel-işitsel içeriği Piql’in sunucularına yükleyebilir. Bu veriler daha sonra önemli aşınma ve yıpranmaya dayanacak şekilde tasarlanmış özel filmlere aktarılır. Ardından güvenli bir kutuya yerleştirilir ve yoğun olarak güçlendirilmiş tonoz binanın içerisine yerleştirilir. İnternet ve sunucular hala çalışıyorsa, veriler çevrimiçi olarak aranabilir olacaktır. İsteğe bağlı olarak, dijital olacak şekilde teslim edilebilir veya istenirse analog şekilde fiziksel olarak da gönderilebilir.
Analog depolama, genellikle dijitalden daha büyük bir şansı temsil ediyor. Kıyametten sonra gezegen sıfır konumunu görebilir. Bu durumda bilgiyi çözmek için hiçbir özel kod çözücü veya işletim sistemine ihtiyaç olmaz.
Bu sisteme şu anda Meksika ve Brezilya’nın katıldığını belirtelim. İlerleyen zamanlarda diğer ülkelerin de bilgilerini güvene almak isteyecekleri düşünülüyor. En azından kültürel ve coğrafi değerlerin saklanacağı bir alanın olması her ülke için hoş olacaktır. Şimdi gelecekteki insanları, urfa kebabından ya da zeytinyağlı sarmadan mahrum etmenin hiçbir mantığı yok.
