Dünyada yaşayan bizler, kalın atmosferimiz sayesinde adeta kutsanmış durumdayız.
Bununla birlikte, Mars'ın buna benzer bir lüksü yok, bu da Kızıl Gezegen'in varlığını tehdit eden ölümcül bir tehlikeye neden oluyor.
NASA'nın Mars Keşif Operasyonu'ndan son gözlemleri inceleyelim. Uzaktan bakıldığında, solgun bir manzara üzerinde küçük koyu lekeler kümesi görüyoruz. Bunun bir göktaşı olduğunu anlıyoruz. Ancak daha yakından baktığımızda karşımızdakinin tek etki olmadığının farkında varıyoruz. Aslında tek bir bölge yok ve bölgeler kümesi var. Hepsi küçük bir alanın etrafında kümelenmiş Tharsis Bölgesi'nin parçaları. Karşımızda adeta pompalı tüfekle açılmış bir alan var.
Tharsis Bölgesi
Söz konusu krater ve çevresindeki yığınlar aslında Mars İçeriği Kamerası (CTX) tarafından 2008-2014 yılı arasında tespit edilmiş. Bu tespit, 4 Ekim 2016'da misyonun Yüksek Çözünürlüklü Görüntüleme Bilim Deneyi (HiRISE) kamerası ile belirginleşti ve çarpmanın gerçek düzeyi ortaya çıktı. 30 küçük kraterin eşlik ettiği iki büyük çarpma krateri, Mars'ın atmosferinde bir meteoritin parçalanarak tozlu yüzeye yağmur gibi yağan parçalar olduğunu işaret ediyor.
MRO, Mars'taki etki alanlarındaki uzun vadeli değişiklikleri düzenli olarak araştırıyor ve anbean izliyor. Bu etkiler, sadece göktaşı etkilerinin Mars'ta ne sıklıkta olduğunu bize göstermekle kalmıyor, durumun kötülüğünü de açığa çıkarıyor. Kızıl Gezegenin yüzeyinde maruz kalınan zorlu hava koşullarının neler yapabileceğini de ortaya çıkarıyor. Ayrıca, patlama alanları çevresindeki uzun vadeli değişiklikleri izleyerek, yüzey rüzgarları ve ince parçacıkların hareketleri hakkında zamanla bir şeyler öğrenebiliriz.
Meteoritler yere çarptığında şok etkisi yaratab hava, yüzeydeki tozdan uzaklaştı ve kraterin etrafından daha koyu olarak sıyrıldı. Etki modellerini analiz edilerek, gezegen bilimcileri, meteorların hangi yönden geldiğini belirleyebilir. Yukarıdaki resimde, göktaşı parçası, gezegene muhtemelen güneyden vurdu.
Mars'ın atmosferi, dünya ile karşılaştığında yaklaşık 100 kat kadar ince. Kızıl Gezegen böylece ölümcül etkilere kolayca maruz kalabiliyor.
