Suicide Squad İyi mi Kötü mü? Kapsamlı Suicide Squad İncelemesi! (Spoilersiz)

2
0
0
0
0
Aylardır DC Fanı olsa da olmasada herkesin merakla beklediği Suicide Squad dün vizyona girdi. Beklentilerimizi karşıladı mı? İzlenmeye değer mi değmez mi? gibi soruların cevapları için Spoilersiz bir şekilde Suicide Squad’ın eleştirisini sizlere sunuyoruz.

Bana göre Marvel cephesini ayaklandıran, DC ve Marvel kavgasını alevlendiren kişi Christopher Nolan’dır. Kara Şövalye üçlemesinde DC o kadar methedildi ki, Marvel’in buna bir tepkisi olması gerekiyordu. Kara Şövalye üçlemesinden sonra birçok DC ve Marvel filmi gördük.

Kara Şövalye üçlemesi o kadar iyiydi ki, sonrasında çekilen iki film (Man of Steel ve Batman v. Superman)’i eleştirmenler bir türlü beğenemedi. Seyirci kanadında da çok sevildiği söylenemez. Bu iki film üzerine yüzlerce eleştiri yapıldı ve bu eleştiler gelecek herhangi bir filmin iyiliği içindi aslında. Ancak Warner Bros. eleştirileri yanlış değerlendirdi ve Suicide Squad’ı da darmadağan etti.

Darmadağan kelimesi biraz ağır kaçmış olabilir. Artık daha fazla hikaye anlatmadan Suicide Squad’ın eleştirisine geçelim.

Suicide Squad’ın tanıtıldığı günden beri çıkması için hepimiz gün saydık. Fragmanlarını birçok kez izledik, fan yapımlarını bile heyecanla izledik. Çünkü Suicide Squad’dı, boru değildi yani!

(Daha şimdiden bu kadar yazdın diyen arkadaşlar için, eleştiri biraz uzun gelebilir. Gidilir mi? Gidilmez mi? sorusuna hızlı cevap isteyen arkadaşlara Evet gidilir, son derece keyifli kısa cevabını veriyorum. Ancak yazının ilerisinde aydınlanacağınız için dayanıp yazıyı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.Hem de hiçbir SPOILER YOK! Kırmayın beni, okuyun işte.)

İlk olarak filmi daha iyi değerlendirebilmek için fragmanlardan bahsetmek istiyorum. Çünkü filmin birçok kişi tarafından eleştirilen yönü fragman konusuydu. Renkli ve karanlık iki fragman var, birisi seçilmesi gerekiyor. Ama ikisi de yayınlanıyor.

Yayınlanan ilk fragmana baktığımızda ise, son derece renkli bir film göreceğiz gibi geliyor. Belki okuyucularımız kızabilir ancak bir Deadpool havası sezdim. Komedinin yanında yeteri kadar aksiyon ve bol eğlence. Bu fragmanı izleyen bir kişi eğlenceli bir film izleyeceğini düşünüyor haliyle.  Olması gereken de o zaten, fragman bunu gösteriyor yahu!

İkinci yayınlanan fragman da renkli çizgisinden uzaklaşmıyor. İkinci fragmanda böyle olunca bütün seyirciler renkli film havasına giriyor.

Bu fragman ise Comic-con fragmanı. İki fragman arasındaki bariz farkı görebilirsiniz. İlk iki fragman son derece renkli iken Comic-con fragmanı filme uygun şekilde siyah. Komedi unsurunun çok az olduğu fragman,filmin asıl fragmanı olması gerekirken maalesef arka planda kalıyor.

Filmin en büyük sorunuda bu! Renkli film diye lanse edilirken beklentinin aksine kara bir film çıkması. Çıkan haberlere göre de sonradan eklenen sahnelerin biraz daha renklendirmek için olduğu bariz belli. Ancak o diyaloglar o kadar kendini belli ediyor ki! Marvel’ın çoğu filminde komedi unsuru bariz bulunuyor, bazen beklemediğiniz anda size bir tebessüm kazandırıyor. Dengeyi de sağlıyor. Ancak Suicide Squad bu dengeyi sağlayamamış. Herhangi bir espriden sonra, ‘’şimdi sırası mıydı?’’ sorusuyla kendinizi karşı karşıya buluyorsunuz. Eklenmiş olan ‘’komikli’’ sahneler çıkarılsaydı karşımızda siyah çizgisinden ayrılmayan harika bir film bulmuş olacaktık. David Ayer’in hatası yok, Warner Bros. BvS eleştirilerinden ‘’kara film yapmayın len’’ sonucunu çıkarınca ek sahneler çektiriyor. Hatta dikkat ederseniz fragmanda bulunan birçok sahne filmde yok. İlk önce kara çektik, sonra baya renklendirdik, galiba renklendirmeyi fazla abarttık o zaman bunları silelim felan derken filmin kafası karışıyor.  Warner Bros. Böyle yanlış bir sonuç çıkarmasaydı ve film David Ayer’in çektiği gibi olsaydı son zamanlarda izlediğimiz en iyi film olabilirdi. (Marvel’e harika bir tokat olurdu.)

Aslında Suicide Squad’ı ben her zaman daha renkli bir takım olarak düşünmüştüm. Açıkçası Ayer’de Nolan’ın yaptığı gibi yaparak ''bazı şeyleri değiştirsek fena olmaz mı?'' diyerek biraz karartmış. Marvel cephesindeki Deadpool’un çok sevilmesi de Warner Bros için ‘’karanlık film devri kapandı, renkli olsun.’’ sonucuna ulaştırmış. Sonrasında ‘’filmi çektik, nası renklendireceğiz, filmi yeniden mi çekicez lan’’ olunca da adamlar ‘’en iyisi biraz renkli sahne ekleyin’’ sonucuna ulaştırıyor. Ellemeseydin iyiydi be Warner!

En çok merak edilen konulardan birisi Harley Quinn ve Joker. Harley’in oyunculuğu ve filme kattığı şeyler muazzam. Ek sahnelerdeki saçma espriler yerine sadece Harley’in deliliği olsaydı yine çok daha iyi olurdu. Harley’in delilikleri de son derece iyi. Filmin odağındaki ‘’kötümsü’’ karakterimiz. Margie Robbie parlamış bir yıldızdı, ancak bu rolle yıldızının en tepesine ulaştı. Harley’in nasıl böyle bir şeye dönüştüğünü yani hikayesini de çok abartmadan anlatmaları güzeldi. Harley’i ilk defa gören seyircinin kafasında belli fikirler şekillenmeye başladı. Joker’le olan aşk ilişkiside son derece dramatik bir aşk ilişkisiydi. Ağladığınız aşk filmi sahnelerine benzettim o dramı. Yani ‘’vay be aşka bak’’ dedim. Deli dolu hareketleri ve diyalogları da filme renk kattı. Karanlık olan havasını az da olsa renklendirdi. Aslında olması gereken de buydu. Harley filmi çok iyi bir şekilde renklendiriyordu, ek sahnelere kesinlikle ihtiyaç yoktu.  Sonuç olarak Harley harikuladeydi!

Joker konusuna gelecek olursak fragmanda bol bol gördük. Ancak filmde maalesef beklediğimiz gibi olmadı. Joker’in olduğu sahneler son derece kısıtlı. (Hesaplamalara göre toplam sadece 8 dakikacık.) Bazı sahnelerin de filmden çıkarıldığını biliyoruz. (Extended versiyonunda izleyebiliriz umarım.) En çok merak edilen sorular ise, Joker olmuş mu? Leto altından kalkabildi mi? gibi sorulardı. BvS’de Lex Luthor fazla Joker özentisi olduğundan dolayı eleştirilmişti. Şimdi ki Joker’imiz özenti olmasa da, biraz daha sıyırmış mafya babası haline dönüşmüş. Özentilik yapmaması, biraz daha farklı Joker oluşturması son derece mantıklı. Leto’nun oyunculuğu ise son derece güzel. ( 8 dakika gördük, neyini eleştiriyorsak oyunculuğunun.) Filmin odağında da Joker’in olmaması doğru bir seçim olmuş. Az ve öz, gözümüze batmadan sevdirdi kendisini.

Deadshot’ta en çok merak edilenlerin arasındaydı. Will Smith’de oyunculuğunu konuşturmuş. Filmin odağındaki isimlerden birisi. Tüm atışları 12’den vurması, kızıyla olan ilişkisi gibi özellikleri sayesinde filmin odağında. Batman ile olan sahnesinde, kızının dedikleri son derece etkileyiciydi. Dramın en üst basamaklara çıktığı bir andı. (Kıza o sırada sövmedim değil.) Ayrı bir sempatisi var Deadshot’un.

Diğer karakterler Harley ve Deadshot kadar ön planda değil. Onlar da kendi kafasına göre takılıyorlar, en azından her birinin bir görevi var. Az da olsa filmin odağına geçtiği sahneler var. (Açıkçası her karakteri analiz etmek isterdim, ama okuyucuların sıkılabileceğini düşündüm. Bir de spoilere girerek anlatmak daha makul olacağı için bu yazıda es geçtim.)

Bir de cadımız var. Yaşı 3000 küsür olan, nereden geldiği, soyu sopunun belli olmadığı (Senin annen kim yavrum?) bir de abisinin olduğu bir canlı .(?) Bi’ ara tanrıydık felan diye geçindi, ama tanrıysan ne ara o deliğe düştün diye de kimse sormadı. Abisi de herkül gibi acayip bi’ şey. Siz gücünüzü nereden alıyonuz yav? Filmde bu ana düşmanlarımız hakkında neredeyse hiçbir bilgi yok. Harley’in hikayesini gösterdin iyi güzel de, baş düşmanımız kim? Bi’ tanıyalım ona göre savaşalım. (Evet arkadaşlar düşmanımız bu, buna saldırıyoruz.) Filmin hikaye konusunda baya gözümden düştüğü bir noktaydı. Kesinlikle düşmanımızın hikayesini anlatmaları lazımdı. (Hayır film 2 saat, 5 dakika daha eklesen n’olacak?)

Hiç kimsenin laf edemeyeceği bir nokta var: Müzikler! Müzik seçimi o kadar iyi ve sahneye uyumlu ki! Filme olan bağınız müzikler sayesinde çok daha iyi bir şekilde güçleniyor. Bazen gaza getirici, bazen hüzünlendirici. (Hans Zimmer mübarek!) Fragmanlarda da iyi iş başarmışlardı, müzik konusunda.

Sonuca bağlamadan önce değinmek istediğim bir nokta daha var: After Credits! Marvel filmlerinde artık bir kült olmuştur. Her seyirci film bittikten sonra bekler, after credits’i izler öyle çıkar filmden. DC kanadından bunu hiç görmemiştim. Ancak Suicide Squad’da böyle bir şey yapmaya soyunmuşlar. (Ben After Credits olduğunu bilmiyordum, lan Marvel’mi bu ne afteri ne creditsi diye takılıyordum sinemadan çıkarken.) Sonra öğrendikten sonra ‘’Marvel’e neden özeniyorsunuz?’’ düşüncesine kapıldım. Deadpool renkliydi sevildi diye, güzelim filmi darmadağan ettiniz. Marvel özentiliğimiz biraz daha olsun mu dediniz? After Credits’i DC için tamamen saçmalık olarak buluyorum. Böyle bir şey yaparak değerlerini düşürdüler.

Uzun ve yorucu bir eleştiriden sonra artık sonuca bağlamak istiyorum.  Suicide Squad beklentimizi karşıladı mı? Evet, çok fazla beklentiye girmeyen bir insan için son derece harika bir film. Ancak yazıda belirttiğim gibi Warner’in saçma dokunuşları olmasaydı harika bir karanlık film izleyebilirdik. Umarım Warner bu eleştirilere kulak asar ve yanlış anlamaz. Ayrıyeten Warner Bros’ gişe kaygısını aşıp Marvel’e özenmeyi bırakmalı. (DC apayrı bir dünya, yapmayın öyle şeyler.)

Sonuç olarak, Suicide Squad son derece iyi bir film. Seyirci kanadından çok fazla beklentiye girilmeden izlenirse son derece keyif alınacaktır.  Oyunculuklara söylenecek bir kelime yok, hepsi elinden geleni yapmış ve harika bir performans sergilemişler. ‘’Komikli’’ diyaloglara takılmadan tamamen karanlık film olduğunu düşündüğünüz zaman filmin kalitesi ortaya çıkıyor. Tamam, burada bunlar olmamış diyoruz, hayal ediyoruz seyircinin istediği gibi küçük dokunuşlar olsaydı diye. O zaman Suicide Squad’ı yere göğe sığdıramazdık. Umarım bundan sonra Warner artık burnunu çok fazla sokmaz. Çünkü yakın gelecekte karşımıza harika senaryolu filmler çıkacak. Harika yönetmenlerin kalitesiyle gelecek, ve kalitelerini konuşturacaklar. Tıpkı Ayer’in bu filmde konuşturduğu gibi. (İçimden bir ses, Warner artık pek burnunu sokmayacak diyor, hayırlısı.)

Filmi izlemenizi kesinlikle ve şiddetle TAVSİYE EDİYORUM! Bu haliyle bile birçok filmi tokatlayacak bir kapasitede. Çok ağır eleştirilere de kafanızı takmayın. (Biz burada aslında daha çok filmi değil, Warner’i eleştirdik.) Ayaklarınızı uzatın, (karşıdakinin kafasına değil) keyfinize bakın ve bazı şeylere çok takılmayın. Göreceksiniz ki, salondan mutlu ayrılacaksınız.

Keyifli seyirler.

2
0
0
0
0
Emoji İle Tepki Ver
2
0
0
0
0