Bildiğiniz üzere zaman kavramımız yer çekimine bağlıdır. Dolayısı ile kuantum teorileri ve evren fiziği ile çok yakından ilişkilidir. Gün içinde saatimize defalarca bakabiliriz ama bunu aklımıza bile getirmeyiz. Dünya üzerinde bulunan birkaç atom saati sayesinde zamanı olabildiğince kesin bir şekilde bölümlendiriyoruz. Bu saatler ise kuantum fiizikçilerinin yıllar süren araştırmalarıyla inşa edilebiliyorlar.
Atomik saatler, atomların titreşimlerini çok hassas bir şekilde ölçebildikleri için yer çekimini oldukça hassas bir şekilde ölçümlüyorlar. Bu hassaslığı elde edebilmek için en ideal element ise stronsiyum. Atom numarası 38 olan gümüşümsü beyaz renkteki katı bir malzeme olan element, metal grubuna dahil.
Dünyanın en doğru saatini inşa eden araştırmacılar, stronsiyum atomlarını önce lazerler aracılığıyla titreştirdiler. Ardından da hareket etmelerini ve birbirlerine çarpmalarını engellemek için onları soğuttular. Bu soğutma işlemi mutlak soğukluk derecesi olan -273 santigrat derecede yapıldı.
Atomlar soğuyunca lazerler tarafından sıkıştırıldılar ve böylece potansiyel enerji bölgeleri yaratıldı. Bu bölgelerin her birinde bir stronsiyum atomu bulunuyordu. Bir yumurta kutusu düşünüp, yumurtalar yerine atomları koyduğunuzu hayal edin. Bu aşamaya kadar her şey bu fiziksel ortamı yaratmak için gerçekleştirildi.
Bu noktadan sonra araştırmacılar, atomları lazer darbeleriyle vurmaya başladılar. Bu titreşimler ve atomların etrafında bulunan elektronlar incelenerek, periyodik bir şekilde salınımları izlendi. Bu ölçüm standardının binlerce atomda uygulanıp ortalamasının alınması, saatin hassasiyetini arttırdı.
Böylece dünyanın en kesin ve en doğru saatine kavuşmuş olduk. Bilimin ne kadar heyecan verici olduğunu vurgulamaya gerek yok sanırıyoruz.
“Madem böyle atom saatleri bu kadar doğru biz neden kullanmıyoruz?” diyenler için: İnternete bağlı her cihazda gördüğünüz saat zaten atom saatlerinin ölçümleri baz alınarak gösterilirler. Yani fazla uzakta aramayın :)
