Yepyeni Bir Fenomen: Göl Dalgasıyla Jeolojik Tarama

6
2
1
0
0
Özellikle büyük göllerdeki dalgaların oluşturdukları mikro boyuttaki titreşimlerin, üzerinde yayıldıkları zeminin yapısına ışık tutabilecek bir özelliğe sahip oldukları keşfedildi.

Bir gölde yayılmakta olan huzur verici dalgaların altında aslında, sismometre haricinde kimsenin hissedemediği, tıpkı sahile vuran dalgalar gibi Dünya’nın derinliklerine yayılan sarsıntılar olduğu ortaya çıktı.

Bugün 'Journal of Geophysical Research Solid Earth’te yayınlanan bir çalışmada Utah Üniversitesi’nden bilim insanları, bu küçük sismik sinyallerin bilime yardımcı olabileceklerini bildiriyorlar. Herhangi bir gölde yayılan dalga hareketi kayıtlarına bakarak gölün ne zaman donacağı ya da donmuş gölün ne zaman çözüneceği tespit edilebiliyor. Yakın çevresindeki araziye küçük miktarda ve sürekli şekilde sismik enerji yayan bir gölün mikro boyutta oluşturduğu sarsıntılar, gölün çevresindeki jeolojik alanda keşiflere de ışık tutabiliyor.

Utah Sismograf İstasyonları Üniversitesi yöneticisi ve çalışmanın yazarlarından olan Keith Koper “Bu, bir çeşit yeni bir fenomen. Nasıl oluştuğunu hiç bilmiyoruz” diyor.

Titreşen göllerin keşfi

Sismologlar, rüzgarla gelişen okyanus dalgalarının, ‘mikrosisms (mikro titreşimler)’ olarak adlandırılan küçük sismik dalgaların oluşumuna sebep olduklarını uzunca bir süredir biliyorlar. Bu mikro titreşimler, dalgalar okyanus zemini boyunca sürüklenirken ya da birbirleriyle etkileşime girerlerken oluşuyorlar. Sahil bölgelerinde oluşan sismik seslerin arka planında yatan şeyler de işte bunlardır.

Koper “Göllerdeki dalgaların da aslında bu tip mikrosizmler oluşturduklarını keşfettik” diyor. Göl mikrosizmleri daha önce ‘Büyük Göller’, ‘Kanada Great Slave Lake’ gölü ve ‘Utah Great Salt Lake’ gölü çevresinde tespit edilmişlerdi. Koper ve çalışma arkadaşları Yellowstone Lake ve Çin’de bulunan 3 farklı göldeki mikrosizmlerin karakteristiklerini ortaya koyan ek gözlemleri de çalışmaya dahil etmişler.

Koper, titreşimlerin çok küçük olduğunu söylüyor. “Bu titreşimlerin farkına varamazsınız tabii. Ama örneğin 6 ay gibi uzun bir süreç boyunca bu sismik sinyallerin ortalamasını alırsanız, sürekli bir sinyalin ortaya çıktığını görürsünüz” diyor.

Dünya’yı taramak

İşte bu sinyal, Koper’ın “Dünya’nın CT taraması” olarak adlandırdığı, ya da diğer adıyla ‘Sismik Tomografi’ denilen işlemin yapılması için kullanılabiliyor. Sismik dalgalar, farklı jeolojik materyaller boyunca farklı hızlarda yayılırlar. Böylece dalgaların bir kaynaktan yayılırken nasıl değişikliğe uğradıklarını gözlemleyerek, altında bulunan jeolojik yapıyı da ortaya koyabilirsiniz. Araştırmacılar bu tip sismik kaynakları örneğin metal bir levha üzerine çekiçle vurarak, bir patlama gerçekleştirerek ya da özel olarak tasarlanmış titreşen plakaların bulunduğu bir kamyonetle oluşturabiliyorlar. Koper, göllerin, doğal ve düzenli bir kaynak olma özelliği taşıdıklarını söylüyor. “Beklediğimiz seviyede bir enerji elde etmek için oldukça çaba sarf etmek gerekecektir” diyor.

Göl mikrosizmlerini kullanarak keşfedilebilecek alan boyutu, gölün yakın çevresi ile sınırlı olacaktır. Fakat Koper, örneğin ‘Great Salt Lake’ gölünden yayılan göl mikrosizmlerinin önemli bir deprem esnasında, ‘Wasatch Fault (Wasatch fay hattı)’ üzerinde bulunan ‘Salt Lake City’nin altında ne şekilde hareket edeceklerinin gözlemlenebilmesi sağlayacak yeterli uzaklığa ulaşabileceğini belirtiyor çalışmada. Benzer şekilde Lake Thaoe gölü mikrosizmlerinin Nevada’da bulunan Reno bölgesine ulaşabileceğini, Lake Michigan gölü mikrosizmlerinin ise Chicago bölgesinin altındaki yapının gözlemlenmesini sağlayacak şekilde yeterli bir alana yayılabileceklerini söyleyebiliriz.

Kaynak : https://phys.org/news/2017-10-lakes-earth.html
6
2
1
0
0
Emoji İle Tepki Ver
6
2
1
0
0