Diyebiliriz ki, ilk kaşifler dünyanın bilinmeyen bölgelerine doğru yola koyulduklarında, gördüklerine hazırlıklı olma gibi bir şansları yoktu. İşte bu dünyanın gördükleri yeni kısımları da, hayal ettiklerinin ötesindeydi hep ve sonra evlerine dönüp, gördüklerini sözle ifade etmenin yolunu aramaya çalıştılar. İşte karşınızda antik dünyanın pek bilinmeyen 5 kaşifi:
5.Hanno ve Yanan Orman
M.Ö. Altıncı veya beşinci yüzyılın ortalarında Kartaca'lı Denizci Hanno isimli bir gezgin, 76 gemi ve 30.000 kişi ile Afrika'nın batı sahillerine doğru yola koyuldu. Çünkü orada ne olduğunu görmek, keşfetmek istiyordu. O dönemde, kimsenin Batı Afrika ile ilgili ne beklemesi gerektiğine dair hiçbir fikri yoktu. Denizci, şimdiki Gana'nın olduğu yere kadar varabildi ve geri döndü. Hanno döndüğünde, Afrika'da gördüklerini "Mağaralarda yaşayan ve atlardan daha hızlı koşabilen; neredeyse efsanevi güçleri olan bir grup insan gördüm." diye tarif edebildi. Keşfi ile ilgili en ilginç hikayesi ise, gündüz ormandan başka bir şey göremediği bölgelede gece olunca çıkan pek çok sayıda yangın ve yangınlarla birlikte duyulan flüt, zil, tam-tam sesleri duyması. Muhtemelen dönemin Afrikalı yerlilerinin yaptığı bir çeşit ayine denk gelen Hanno, gördüklerinin etkisinden pek kolay kurtulamadı. Korku içinde gemilerine dönüp, hızlıca o bölgeden uzaklaşmaya çalışan Hanno, seyahatiyle ilgili aldığı notlara, dört gün boyunca, sahilin alevlerle dolu olduğunu yazdı.
4.Hecataeus'un Dünya'nın Çevresine Yolcuğu
M.Ö. 6. yüzyılda, Antik Yunan coğrafyacısı Hecataeus, elinden geldiği kadar dünyanın her bir bölgesini araştırmaya çalışıyordu. Mısır'a ve Afrika'nın bir bölümüne gittikten sonra, artık tüm dünyayı gördüğünden ve bir dünya haritası çizebileceğinden emindi. Gördüklerini "Dünyanın Çevresine Yolculuk" isimli kitabında anlatmaya çalıştı ve bir dünya haritası çizdi. Dünya ile ilgili görebileceği her şeyi gördüğüne inanan kaşif, Cebelitarık Boğazı'ndan daha uzakta, Hazar Denizi'nden daha doğuda, Kızıldeniz'den daha güneyde hiçbir şey bulunmadığına, bu noktaların ötesinde sudan başka bir şey olmadığını düşünmekteydi. Açıkçası çizdiği dünya haritası, ufak tefek bir kaç değişiklik dışında oldukça gerçekçi olmuştu.
3. Gan Ying'in Avrupa Yolculuğu
M.S. 97 yılında, Çin'de hüküm süren Han İmparatorluğu, Avrupa'yı keşif için Gan Ying adlı bir kaşif göndermeye karar verdi. Gan Ying, daha önce Batı ile ilgili öyküler duymuş ve bu yerlerin gerçekten var olup olmadığını öğrenebilmek için yanıp tutuşuyordu. Yolculuğuna çıkmadan önce, Batı ile ilgili toplayabildiği kadar bilgi toplamaya çalıştı. Oldukça temkinli bir kaşifti. Hatta öylesine temkinliydi ki, yolculuğuna başlayabilmesi tam 3 yıl sürdü. Gezisini tamamlayıp, ülkesine döndüğünde ise, okyanusun çok büyük olduğunu; Batı'nın insanlarının da çok uzun ve dürüst insanlar olduklarını ifade etti.
2. Wei Zhi ve Dövmeli Japonlar
297 yılında, Çin Wei Krallığı'ndan kaşifler, Japon adalarına doğru yola koyuldular. Bu kaşif grubu, Japonya ile temas kuran ilk insanlar olmasalar da bölgenin coğrafi özelliklerini o güne dek yapılandan çok daha detaylı bir biçimde araştırıp, rapor haline getirdiler. Japonya halkı ile karşılaştıklarında ise gördükleri şey karşışında biraz şaşırmışlardı, çünkü büyük, küçük her japon erkeğinin yüzünde değişik şekil ve desenlerde dövmeler olduğunu gördüler. Japon halkı ise, bu dövmeleri balık tutarken kamuflaj olsun diye yaptıklarını belirttiler.
1. Nearchus'un Indus Nehrine Zorlu Yolculuğu
M.Ö 330'lu yıllarda Büyük İskender, Pakistan'da bulunan İndus nehrini keşfetmesi için Nearchus isimli bir kaşif gönderdi; nehrin aşağıya doğru akan kısmının güvenli olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Yanında bol miktarda gemi ve asker olan Nearchus, yol boyunca karşılaştığı her halk tarafından saldırıya uğradı. Nihayet nehre vardığında, bölgede taş devri teknolojisine sahip yerli bir halkla karşılaştı. Bu halk da, Nearchus ve yanındaki askerleri korkutup kaçırmaya çalıştı. Hayvan pençelerine benzer tırnakları olduklarını ifade eden kaşif, maalesef yerlilerin çoğunu katletti. Nearchus'un elinden kaçan bir grup yerliler de tepelere sığınmak zorunda kaldı.
