Başarılı Bir Mobil Uygulama Yapma Şansınız Neredeyse 'Sıfır'

94
29
7
6
3
Büyük sermaye sahiplerinin piyasa hakimiyetleri ve uygulama mağazalarında gerçekleştirilen, sıradan geliştiricilerin aleyhine işleyen bir dizi değişiklikler, başarılı bir uygulama yapma şansınızı sıfıra eşitliyor.

Teknoloji endüstrisi her geçen yıl ciddi anlamda büyümeye işaret eden bir yığın yeni istatistiklerle hercümerç oluyor. 2016 yılında Android ve iOS platformlarında 90 milyar mobil uygulama yüklenerek geliştiricilerin kazanç oranlarını %40 oranında artırmış. Siz de bu gelişmeden hareketle iş ortağınızı karşınıza alıp, muhteşem bir uygulama yapmayı düşündüğünüzü ve bu uygulamanın mevcut pazarın küçük bir bölümünden dahi pay kapsa sizi multimilyoner edeceğini anlatmaya kalksaydınız eğer, kelimenin tam anlamıyla ‘saf’ konumuna düşerdiniz. Multimilyoner olmayı boşverelim, rahat bir hayat yaşamaya ne dersiniz? Hala oldukça safça bir düşünce. Neden mi? Anlatmaya başlayalım.

Uygulama geliştiricilerinin yüzde 60’ı 2015 yılı itibariyle fakirlik sınırının altında kazanç elde ediyorlardı. Aylık gelirleri 500$’dan daha azdı. Daha eski istatistikler ise geliştiricilerin yüzde 80’inin, geliştirdikleri uygulamaları hayata geçirecek kadar dahi para kazanamadıklarını gösteriyor. Fakat işler gelişerek değişiyor. Artık daha fazla para dönüyor piyasada. Bu durumda geliştiriciler de daha çok kazanıyorlardır, değil mi? Aslına bakarsanız şöyle: Apple’ın App Store’unda ve Google’ın Play Store’unda büyük oranda piyasadaki büyük oyuncuların uygulamalarıyla yığılmış durumda. Üstelik piyasaya girişte uygulanan bariyerler görünürde azalıyor olmasına rağmen, mevcut gidişat bu bölünmenin giderek artacağına işaret ediyor.

Gerçek şu ki bu bariyerler bir yerlere doğru kayıyor, ve daha da kötüsü, uygulama piyasasının büyük parçasını kapma kavgası kızıştıkça, artış gösteriyor.

İşte bu noktada bir uygulama geliştiricisi olarak önünüzde bariz, büyük bir engel bulunuyor: uygulamanızın herhangi biri tarafından görülmesi için ödemeniz gereken fahiş sermaye miktarı.

Kate Upton’ın canlandırdığı şu eski ‘Game of War’ reklamları hatırlar mısınız? O oyun yapımcısı ‘Machine Zone’a günlük ortalama 1 milyon dolar kazandırıyordu. İşin sırrı ne peki? Sadece o kampanya 40 milyon dolar gibi müthiş bir fiyata mal olmuştu.

Uygulama mağazası keşfedilebilirliği en düşük seviyelerinde. Bu durum sayısız geliştiricinin ve girişimcinin kafasını karıştırıyor. Wright State Üniversitesi’nden mobil uygulama pazarı araştırmacısı John Dinsmore’un söylediği gibi piyasadaki bir çok yarı zamanlı uygulama geliştiricisi, rekabet için yeterli pazarlama bütçesine sahip değil ama yine de çabalarının takdir olunacağı inancıyla bir şeyler yapmaya devam ediyorlar. Yani, eğer uygulamanız kaliteliyse ve insanların isteyecekleri özelliğe sahipse, doğal ve sağlıklı bir büyümeyi beraberinde getirecek ve bunun neticesinde de tanınmış bir uygulama haline gelecektir şeklindeki beklenti. Ama maalesef kazın ayağı öyle değil. İşin raconu şu: uygulama mağazalarında keşfedilebilirlik üç temel aşamaya bağlı

1. Zirvedeki uygulama tabloları

2. Tavsiye içerik (örneğin: en çok tutulan uygulamalar)

3. Arama

 

NBA’de oynama şansınız, uygulamanızı viral hale getirmekten daha yüksek

Farz edelim ki siz ve iş ortağınız öyle ya da böyle çıkardınız uygulamayı ve yayınladınız. 6 ayınızı ufak tefek ayrıntılara göz atarak, sorunları gidererek, işe yeniden başlayarak sıkı şekilde çalışmakla geçirdiniz. Kodamanlarla baş edemeyeceğiniz bilincinden hareketle pazarlama masrafları gibi şeylerden kısmaya çalışarak tutumlu davrandınız ve 6 ayınızı tüm bu işlere harcadınız. Yukarıda belirttiğimiz üç yoldan hangisiyle kullanıcıları cezbedeceğinizi düşünüyorsunuz. ‘Zirvedeki uygulama tabloları’nı bir kalemde geçebilirsiniz. Zira bunlar büyük medya firmalarının yaptıkları devasa ödemelerle domine ettikleri birimlerdir, ki sizin bu tablolara girme ihtimaliniz sıfır. Dolayısı ile geriye tek bir yol kalıyor, o da viral olmak. Ama maalesef bu konuda da ilk 50 arasına girme ihtimaliniz bile yok gibi. Dinsmore’un da gayet mantıklı bir şekilde belirttiği üzere “Bir programcının NBA’de yer alma şansı, viral hale gelecek bir uygulama yapma şansından daha yüksektir.”

Uygulama mağazası değişiklikleri, öne çıkanlar arasında yer almayı daha da zorlaştırıyor

Peki önerilen listelerle öne çıkma ihtimaliniz işinize yarar mı? Bir ihtimal, ama buna bel bağlamamalısınız. Bunun için genellikle içerden bir tanıdığa ihtiyaç vardır (Örneğin Google ya da Apple’da çalışan birilerine). Eğer varsa böyle biri, ne ala. Peki ama yoksa? ‘My Film Buzz’ın yapımcılarından Sami Rehman, uygulamayı kullanıma sunduktan kısa bir süre sonra radarın altına düştüğünün farkına varmış ve zamanını araştırmayla ve uygulama mağazası yöneticileriyle iletişim kurma çabalarıyla geçirmiş. Uygulamayla ilgili Google Campus’te yapılan muhteşem sunuma, TechCrunch London’da yer alan bir habere ve Londra Film Festivali ve Comic Con’da sahneye çıkmasına rağmen, çabaları işe yaramamış. Maalesef bu tip hikayeler artık fazlasıyla sıradanlaşmaya başladı. Özellikle de iOS App Store için önerilen değişiklikleri göz önünde bulundurursak. Aşağıda yeni uygulama mağazasının ekran görüntülerine göz attığınızda, herhangi bir anda kullanıcıların dikkatini çekebilecek uygulama sayısının ne kadar az olduğunu göreceksiniz. En iyi ihtimalle iki adet.

Daha önce öne çıkarılan uygulama sayısı bir elin parmakları kadarken, şimdi ise daha da az. Maalesef böyle yapmak Apple’ın işine geliyor zira ortalama bir kullanıcı zamanının %42’sini tek bir uygulamaya bakmakla geçiriyor. Üstelik kullanıcıların %60, sadece birkaç uygulamaya bakmakla yetiniyorlar. Dolayısılı tabii ki mağaza yöneticileri de oldukça seçkin, öne çıkan uygulamalar üzerinde yoğunlaşmak zorunda kalıyorlar. Bunun neticesinde de oldukça kısıtlı sayıda, elle seçilmiş bir uygulama listesi kalıyor geriye. Öne çıkma şansı ise yok denecek kadar azalıyor bu durumda.

Bir çok geliştirici gibi Rehman ve ortakları da son yolu, yani ‘arama’ ile bulunma özelliğini seslerini duyurmaya çalışmışlar. Uygulama Mağazası Optimizasyonu (ASO) ile öne çıkabilmek için anahtar kelimeler, başlıklar ve tanımlamalar gibi faktörleri el sanatları derecesinde ortaya koymak gerekir. Rehman ancak son zamanlarda gecesini gündüzünü ASO’ya ayırmaya başlamış olmakla birlikte ‘Ultimate Driving Mode’un yapımcısı David Nicholson ise uygulamasının yüklenmesini sağlamak için daha başından beri ASO ile haşır neşir olma çabasını gösterenlerden biri. Bir dizi başarısız ödeme ve Pazar kazanma stratejileri sonrasında Nicholson uygulamasının Amazon Alexa’da 30. Sıraya yerleşmesini sağlamış. Ki bu, minimum anlamda yüklemeyi beraberinde getiren bir strateji. Buna mukabil an itibariyle diğer pazarlama stratejileriyle öne çıkma ya da somut anlamda yatırım getirisi sağlama konularında hala bir başarı elde edememiş.

Yine de durum o kadar da vahim değil. Yılların getirdiği anahtar kelime ve metadata optimizasyonu tecrübesiyle birlikte düzenli güncelleme ve yüksek sayıda kazanç getiren medya kazanımlarının sahibi olan, iBirth App’in CEO’su Judith Nowling, ‘Pregnancy Nutrition (Hamilelikte Beslenme)’ adlı uygulamasını en üst sıraya, ‘Baby Trackers (Bebek Gözetleyicileri)’ adlı uygulamasını ise ilk 10’a yerleştirmeyi başarmış. Bu demek değildir ki Nowlin iniş çıkışlarla karşılaşmıyor. Uygulama mağazası mekaniklerine ya da ASO’ya ikide bir getirilen her bir değişiklik, iBirth App’ı birkaç aşama geriye götürüyor. Fakat genel itibariyle Nowlin ve arkadaşları iyi ve sürekli bir yer edinmişler.

Gelir getiren medya kazanmak çok büyük zaman yatırımı gerektiriyor

Peki yüksek arama sıralamaları devşirebilen uygulama geliştiricilerinin deneyimleriyle, bunu başaramayanların arasındaki fark nedir? Medyaya yeterince ödeme yapılmıyor, marka farkındalığından mahrum kalınıyorsa, geriye tek bir seçenek kalıyor, o da büyük oranda zaman harcamak. Dinsmore’un da belirttiği üzere liyakate dayalı ödüllendirmenin olmadığı bir piyasada gelir getiren medya edinme çabası, tam zamanlı bir uğraşıya dönüşüyor. Geliştiricilerin makul gelir seviyeleri edinmek için günlük işlerini terk etmeleri gerektiği anlamına mı geliyor bu? Haftasonları ve akşamları ayıracağınız zamanla kazanç getirecek yazılım yapma günleri geride mi kaldı? Belki de. Fakat öyle olmasa bile mücadelesini vereceğiniz çok savaşımlar olacak. Arama sonuçları tedricen sponsorların ve paralı derecelendirmelerin lehine kaydığı içindir ki parasız, ya da düşük bütçeli geliştiricilerin son kaleleri de düşmek üzere.

Mobil uygulama ekonomisinin gerçeği işte bu. Aslında dünyanın acı gerçeği. Parayı veren düdüğü, ya da çalınacak şey her ne ise onu çalıyor. Bize de verilen resitali dinlemek kalıyor.

Kaynak : https://venturebeat.com/2017/09/24/your-chances-of-making-a-successful-mobile-app-are-almost-nil/
94
29
7
6
3
Emoji İle Tepki Ver
94
29
7
6
3