Geçtiğimiz ay CRISPR yöntemi kullanılarak, henüz doğmamış iki bebeğin genetiği değiştirilmiş ve CCR5 geninin etkisiz hale getirilmesiyle bebeklerin HIV virüsüne bağışıklık kazanarak doğduğu iddia edilmişti.
Yaşanan olayın ardından bir panelde konuşma yapan Çinli bilim insanı He Jiankui bu gelişmeyi doğrulamış, hatta yaptığı çalışmadan gurur duyduğunu belirterek yeni bebekler aramaya başladığını dile getirmişti. Konferanstan sonra adeta sırra kadem basan Jiankui'nin akıbeti bugünlerde belirsiz.
Yaşanan gelişmeler sonrası birçok sağlık ve bilim kuruluşu ayağa kalkmış ve Jiankui'nin yaptıklarının 'kabul edilemez' olduğunu savunmuştu. Tüm bu süreçte komplo teorisyenleri ve şeytanın avukatlığını yapanlar da yok değildi. Sağlık baronlarının bu devrimsel yeniliği çeşitli kalıplar uydurarak engellemeye çalıştığı, daha sağlıklı bir geleceğin önünün tıkanmak istendiğini düşününler dahi oldu.
Her ne kadar gen editleme yönteminin bu tür faydalı bir süreçte kullanılması kulağa hoş gelse de, bilim insanları bunun bizi oldukça tehlikeli bir sürece doğru sürükleyebileceğini düşünüyor. Bilişsel ve fiziksel noksanlıklar, organları gelişmemiş bebekler ve belki de yakın gelecekte mutasyona uğramış bebekler doğabileceği düşünülüyor.
Dünya Sağlık Örgütü ve benzer kuruluşlar, CRISPR yöntemi ile doğan 2 bebeğin ardından seferberlik ilan etmiş durumda. Gerekli izinler almadan bu yönde yapılan her operasyonun ciddi yaptırımları olacağının altı çiziliyor. Görünen o ki önümüzdeki süreç bizim için oldukça sancılı bir keşmekeşi de beraberinde getirecek.
