Vücudumuzda hasara sebep veren tek şey fiziksel rahatsızlıklar değildir ve aslında özellikle stres ve büyük travmaların kişinin kalbine ya da beynine hasar verebildiğini biliyoruz. Son yapılan çalışmalar ise sevdiği kişiyi kaybeden insanların özellikle ilk üç aylık süreçte kalp ve damar hastalıklarında %41 artış yaşandığını ve risk grubunda ön sıralara taşındığını kanıtladı.
Araştırmacılar bu acılı durumun ve kırık bir kalbin ölüme sebebiyet vereceğini söyledi. Kişilerde kalp atış hızı ve bağışıklık düzeyinde bazı değişikliklerin meydana geldiği ve bu iki durumun da ölüm riskini artırdığı düşünülüyor. Çalışma yalnızca kalp hastalıklarının değil depresyon oranlarının da ciddi derecede arttığını ve beraberinde birçok farklı hastalık getirdiğini gösteriyor, ancak risk artışı yaşanan hastalıkların %53'ünü kalp hastalıkları oluşturuyor.
Rice Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesinde psikoloji profesörü olan yazar Chris Fagundes, bu risk artışının denetlenmesi ve takip edilmesi gereken önemli bir konu olduğunu ve ölüm riski taşıyan bireylerin bu anlamda tedavi olmaları gerektiğini söyledi.
Çalışmanın kontrol grubunda yer alan bireylerin, deney grubundaki bireylere oranla daha düşük risk altında olduğu ve kalp atış hızlarının deney grubundakilere oranla daha düzenli olduğu gözlemlenmiş. Aynı zamanda deney grubunun depresyon oranı da %20 daha fazla. Araştırmanın, benzer durumlarda artan semptomların nasıl düzenleneceği ve ne gibi önlemler alınabileceği konusunda önemli bilgiler elde edilmesini sağlayacağı düşünülüyor.
Elde edilen sonuçların bireysel olarak büyük değişiklikler göstereceği ve tüm insanlara aynı oranları vermenin doğru olmadığı da verilen bilgiler arasında. Yani bir birey bu semptomlardan hemen hepsini taşırken ve büyük risk altındayken bir başka birey hiçbirini yaşamayabilir. Ancak yine de depresyon, stres ve üzüntünün fiziksel etkilerini kabul etmek ve gerektiğinde yardım almaktan çekinmemek gerekiyor.
