Eski Bir Televizyonla Büyük Patlama’yı Nasıl Kanıtlayabilirsiniz?

25
4
2
2
1
Anten ile çalışan eski bir televizyona sahipseniz, büyük patlamanın kalıntılarını görüntülüyorsunuz demektir. Evet, büyük patlamanın kalıntılarını görmek için 'basit' bir televizyon yeterli oluyor.

20. yüzyıla kadar bilim insanlarından, filozoflara, hatta din adamlarına kadar birçok insan Dünya’nın nasıl meydana geldiğini düşündü. 20. yüzyılda fizik ve astronomi gibi bilimlerde meydana gelen gelişmeler, Dünya’nın ve evrenin nasıl meydana gelmiş olabileceğine dair ciddi fikirler ortaya çıkardı. 

Büyük Patlama, 1922 yılında Alexander Friedmann tarafından ortaya atıldı. 1922’den sonra ise Büyük Patlama’nın kanıtlanması ile ilgili deneyler geliştirilmeye başlandı. 1960’lı yıllarda dikkatli bir gözlemci, Büyük Patlama’dan kalan mikrodalga arkaplan parlamaları tespit edebilirdi. Bunun nasıl olabileceğini anlamak için önce kozmik mikrodalga altyapısının ne olduğunu anlamamız gerekir. 

Evreni incelediğimizde, galaksilerle dolu olduğunu görüyoruz. En azından bir tahmine göre evrende 2 trilyon galaksi bulunuyor. Bizim galaksimize benzeyen bu galaksilerin yıldızları da galaksimizdeki yıldızlara benziyor. Ancak bu galaksilerden, bizim galaksimize ulaşan ışıklar farklıdır. Galaksimizde bulunan ışımalarda atomlar yüksek enerjiden düşük enerjiye geçerler. Diğer galaksilerden, galaksimize gelen ışınların atomik enerji geçişleri ise daha farklıdır.

büyük patlama televizyon

Bu atomik geçişler, her galaksi için kendisine özgüdür. Galaksilerin uzaklıkları, spektral çizgideki spektrumlarının kırmızıya doğru kaymasını sağlar. Ne kadar uzaktaki bir galaksiye bakılırsa kayma o kadar büyük olur.  

Bir başka açıklamaya göre de galaksilerden yayılan ışık, araya giren maddeler nedeniyle dağılarak daha da kırmızılaşıyor ve bulanıklaşıyor. Ancak buna rağmen uzaktaki galaksiler, yakındakiler kadar keskin görünürler. Evren sürekli genişlediği için bu galaksilerin galaksimize olan uzaklığı gittikçe artıyor. Mesafenin artması da ışık kaymasının miktarını artırıyor. 

Günümüze kadar yapılan gözlemler evrenin zaman içinde genişlediği konusunda bizlere daha iyi kanıtlar sundu. Uzaydan gelen ışığa bakıldığında daha kırmızı olmasının nedeni, evrenin bu zaman içerisinde daha genişlemiş olduğunu gösteriyor. Işık ne kadar uzun süre hareket ediyorsa, kırmızıya doğru kayma o kadar fazla oluyor. 

Zaman içinde ileri doğru hareket ettikçe, yayılan ışık daha düşük sıcaklıklara ve daha küçük dalga boylarına geçer. Işığın kaynağı olan galaksiye olduğumuzdan daha uzakta olsak, daha yüksek sıcaklığa ve enerjiye ve daha düşük dalga boyuna sahip ışık görürdük. Ne kadar uzakta olursak o kadar sıcak ve enerjisi yüksek ışık görüyoruz.

büyük patlama televizyon

Bu yaklaşım ciddi bir teorik sıçramaya neden oldu. Ancak bilim insanları, birkaç bin Kelvinlik sıcaklık değerinde ışığın yolculuğunu hesapladılar. Bu noktadan sonrası için akıl yürütme yapıldı. Mevcut radyasyon, tekil fotonların bazılarının nötr hidrojen atomlarını iyonize edebilecekleri kadar enerjili olmalıydı. 

Bilim insanlarının hesapladığı sıcaklık eşiğinin üzerindeki bir sıcaklıktan, altındaki bir sıcaklığa inildiğinde iyonize çekirdek ve elektronlarla dolu bir durumdan nötr atomlarla dolu bir duruma geçilirdi. Madde iyonize olduğunda radyasyona yayılır, madde nötrleştiğinde radyasyon doğrudan atomdan geçer. Bu, çerçeve doğru olduğu koşullarda bizi evrenin geçmişindeki en önemli olaya götürür: Büyük Patlama. Bilim insanlarının bu çarpıcı senaryosu gerçekleştiyse, uzayın her tarafından bize arkaplan ışıklarının geliyor olması gerekiyor.

Gözlerimizin görebileceği görünür bölge haricinde bulunan ve yayılan ışık ışınları da mevcuttur. Işık farklı dalga boylarında, enerjilerde ve frekanslarda yayılır. Ancak evren boyunca yayılan ışık, daha uzun dalga boylarına taşınır. Gözlerimiz bu ışıkları ne yazık ki göremez.

büyük patlama televizyon

1960’lı yıllara kadar bilim insanları, teorik radyasyonu tespit edemediler. Princeton Üniversitesi’nden Bob Dicke, Jim Peebles, David Wilkinson ve Peter Roll, Büyük Patlama’dan ortaya çıkan radyasyonu tespit etmek için bir radyometre inşa etmeyi planladılar. Ancak proje başarısız oldu.

Bilim insanları, boynuz şeklinde bir radyo anteni benzeri ekipman kullandılar. Ancak bilim insanları anteni tekrar tekrar kalibre etmekte başarısız oldular. Almaya çalıştıkları sinyal, Güneş ve galaktik düzlemden gelirken büyük bir sinyal gürültüsüne maruz kalıyordu. Sinyal soğuktu ve her yerdeydi. Princeton ekibi ile iletişime geçtikten sonra ne olduğunu anladılar: Sinyal Büyük Patlama’dan gelen bir parıltıydı. 

Bilim insanları, kozmik mikrodalga arka plan sinyali ile ilişkili radyasyonu ölçmeye devam ettiler. Ölçümler, Büyük Patlama tahminleri ile örtüşüyordu. Özellikle karanlık madde dağılımı takip edildi ve 3400 santigrat derece sıcaklığa ulaşıldı. Bu şekilde Büyük Patlama’dan gelen ışınlar tespit edilmiş oldu. 

büyük patlama televizyon

Bir televizyonun çalışma prensibi oldukça basittir. Güçlü bir elektromanyetik dalga, doğru yönlendirilmiş, uygun bir anten tarafından alınabilir. Bu dalga üzerinde kodlanmış olan görsel ve işitsel bilgiler taşıyan ek sinyaller mevcuttur. Bu sinyaller alınır ve uygun formata çevrilerek televizyonlardaki yayına dönüşür. Farklı kanallarda, farklı dalga boylarında yayınlanır. 

Eski televizyonlarda, televizyon herhangi bir yayın almadığında ekranda görünen “karıncaları” hepimiz hatırlarız. Aslında o “karıncalar”, birçok kaynağın bileşimidir. “Karıncaların” içinde insan yapımı radyo yayınları, Güneş, Kara delik ve pulsarlardan gelen kozmik ışınlar gibi birçok bileşen mevcuttur. 

Televizyonunuza gelen bütün sinyallerin yüzde 1’i bu şekilde Büyük Patlama’dan kalan artık ışıltılardır. Yani ne izlerseniz izleyin bir miktar Büyük Patlama ışıltısı izlemeye devam ediyorsunuz. Ay’ın karanlık tarafına yerleştirilecek bir anten, bu parıltının daha rahat görüntülenmesini sağlayabilir.

Kaynak : https://www.forbes.com/sites/startswithabang/2019/11/13/this-is-how-your-old-television-set-can-prove-the-big-bang/#679843f9e655
25
4
2
2
1
Emoji İle Tepki Ver
25
4
2
2
1