Her geçen gün Dünya üzerindeki nüfusumuz artıyor. Ancak özellikle Çin ve Hindistan, sahip oldukları nüfus ile toplam Dünya nüfusunun %35'inde fazlasını barındırmaktalar. Peki bu durumun sebebi tam olarak ne? Neden Çin ve Hindistan'da nüfus almış başını gitmişken diğer ülkeler yanlarına bile yaklaşamıyor?
Aslında bu durumun sebebi, insanlık tarihi ve bu tarih içinde insanların ihtiyaçları ile doğru orantılı. Endüstride, sanayide gerçekleşen devrim öncesinde nüfus dağılımı kaynaklara erişilebilirlik miktarı ile şekillenmekteydi. Yani bir bölgenin iklimi, topraklarının verimliliği ve en temel ihtiyaç olan su gibi faktörleri varsa orası yaşamaya elverişli bir yer olarak değerlendiriliyor ve nüfus, burada daha hızlı şekilde artıyordu.
Buna en güzel örnek olarak da Doğu Çin gösterilebilir. Tabi bu bölgede ve civarında olay sadece iyi hava koşulları değil, aynı zamanda üretilen ekin tipi de. Çin'de sizin de bildiğiniz gibi pirinç üretimi zirvededir ve pirinç, özellikle Uzak Doğu mutfağının olmazsa olmazıdır.
Peki pirinç ile nüfusun arasında nasıl bir ilişki var?
Şöyle ki; pirinç, geniş tarlalarda üretilmesi gereken bir ekin ve bu tarlaları işleyebilmek için insan sayısının da fazla olması lazım. Bu nedende özellikle eski dönemlerde aileler tarlada çalıştırabilmek adına daha fazla sayıda çocuk sahibi oluyorlardı. Tabi bu durum kontrol altına alınmayınca nüfusta da zaman içinde giderek şiddeti artan bir patlama meydana geldi. Aşağıdaki görselde pirinç üreticisi olan ülkeler ve bu ülkelerin pirinç üretim miktarları gösterilmekte:
İşin bir de şu yanı var; bütün nüfusu sadece ''tarlada çalışacak eleman açığı'' durumu değil, aynı zamanda pirinç vb ekinlerin sahip olduğu besin değerleri de üstlenmekte. Zira insanlar pirinç sayesinde rahatlıkla doyabiliyor, bu da popülasyonu genişletme açısından bir nevi onlara güven veriyor (10 çocuğum olsa da doyururum mantığı).
Bunların dışında bir diğer sebep ise ''kalabalık, dolayısıyla güçlü ordu'' mantığı. Tarımın da ilk ortaya çıktığı bölgelerden biri olan Çin, hüküm sürmüş kişilere de fayda sağlamış ve zaten döneminde normale göre fazla olan nüfus, kalabalık orduyu da beraberinde getirmiştir. Hatta sırf daha güçlü ordu için toplumlar erkek çocuk sayısını arttırmak istemiş, bu istek de yine nüfusa yansımıştır.
Tabiki tarihde bu durum her zaman böyle olmamıştır. Özellikle Endüstri Devrimi zamanında Avrupa nüfusu Çin'e ulaşmış, ancak Endüstri Devrimi'nin Çin'e varmasının ardından tekrar nüfus bağlamında ara açılmıştır. Günümüze doğru yaklaştığımızda ise artık sadece tarım ile toplumu destekleyemeyen Çin, 1979 yılında ''tek çocuk politikası'' denen sisteme geçmiş ve bu sayade ortalama 400 milyon yeni çocuğun doğmasının da önüne geçilmiştir.
Yani sonuç olarak toplumu fazlası ile doyuracak ve hep daha fazla çalışan ihtiyaç duyacak tarım sistemi ve güçlü ordu kurma çabası Çin ve Hindistan gibi ülkeler ile bu ülkelerin bulunduğu topraklardaki nüfusu ciddi oranda arttırmıştır.
