İngilizler ve Fransızların ortaklaşa giriştiği bir proje, bu zamana kadar görülmüş en hızlı ticari uçağın göklerde süzülmesini sağlamıştı. 60,000 feet irtifaya yükselebilen, ses hızını aşan yolcu uçakları Concorde’un sonunu getiren ne oldu? “Concorde’un Son Uçuşu” adlı kitabında gazeteci ve yazar Samme Chittum, Concorde’un tasarımının temellerinin atılmasından başlayarak, en hızlı uçağın hikayesini anlatıyor.
2000 yılında, Paris’teki Charles DE Gauile havaalanından havalanmaya çalışan Concorde alev almış, uçakta bulunan 100 yolcu ve dokuz mürettebatın tamamıyla yerde bulunan dört kişi hayatını kaybetmişti. Concorde’un yakıt deposundan başlayan yangın bir anda bütün uçağı sarmıştı.
Concorde’un üreticilerinin gözündeki yeri, ABD’lilerin gözünde uzay mekiklerinin yeriyle aşağı yukarı aynıdır. Gücün, hızın ve ilerlemenin bir sembolü olarak görülmüştür. On beş yıl gibi uçak teknolojileri açısından kısa bir sürede, hayal etmesi bile zor bir fikir uçan bir makineye dönüşmüştü.
Biletlerin oldukça pahalı olması ve ABD kara sahasında ses hızından hızlı sivil uçuşların yasak olması nedeniyle ABD’de pek tutmasa da Avrupa’da oldukça popüler bir uçaktı. Ses hızının iki katına çıkabilen bu araçlarla okyanusu 3,5 saatte aşmak mümkündü.
Her ne kadar Concorde’un sonunu getiren şey kaza olmadıysa da, çok da parlak bir imaj yarattığını da söylemek mümkün değil. Uçağın en temel problemi, yaşlanmaya başlaması ve yeterince bilet satamayan havayolu şirketleri için ciddi bir maddi yük teşkil etmeye başlamasıydı. İlk uçuşunu 1976 yılında yapan bir aletten bahsediyoruz sonuçta. Son seferini ise 27 yıl sonra, 2003 yılında yaptı. Jimmy Hendrix, Kurt Cobain, Amy Winehouse gibi hızlı yaşayıp genç öldü ama çok etkileyici bir figür olmayı başardı yani.
Kitapta ele alınan konular arasında bu muhteşem aletlerin ortaya çıkmasını sağlayan fikirlerden, meşhur kazaya sebep olan nedenlere ve bir gün yine sesten hızlı jetlere binip binemeyeceğimize kadar pek çok farklı konudan bahsedilmiş.
