Dünya, hala yakın uzaydan daha çok çözülmesi gereken gizemi barındıran bir gezegen. Uzay boşluğundaki engin yalnızlığımıza eşlik eden Ay, çorak topraklarıyla gezegenimizdeki yaşam için kilit bir rol oynuyor.
Hiç kuşku yok ki Ay olmasaydı, bugün yaşadığımız Dünya çok farklı bir yer olurdu. Aramızdaki ufak yerçekimsel etkinin sonsuza kadar süreceğini düşünerek yaşıyoruz. Çünkü elimizde değil. Ortalama bir insan ömrünün, yanlarında çok çok küçük kaldığı kozmik mesafeler ve ölçüler, zaten kafamızı yeterince karıştırıyor.
Ancak tüm bu karmaşaya rağmen, küçük bir mavi noktanın üzerinde yaşanan sıkıntıları göz ardı edebilen ve insanoğlunun ufkunu genişletmek için çalışanlar da var. NASA, sadece gezegenlere ve onların uydularına merak salmıyor. OSIRIS-Rex adındaki uzay aracıyla, hayatın temel yapı taşlarını barındırdığı tespit edilen ve karbon açısından oldukça zengin olduğunu düşünülen Bennu asterioidine doğru yol alıyor.
Bu yolculuk sırasında OSIRIS-Rex, belki de son yılların en etkileyici fotoğraflarından birisini çekti:
Kocaman davalarımızla yaşadığımız, kimi zaman öldüğümüz, insan olarak doğup tekrar insan olmaya çalıştığımız yer burası.
Dünya'ya yakından bakıp sağ üst köşede, alt alta duran iki "büyük" bulut kümesi görebilirsiniz. Bunlar, geçtiğimiz son baharda Kuzey Amerika’nın güneydoğusunu vuran Maria ve Jose kasırgaları.
2 Ekim 2017 tarihinde, Dünya ile Ay’ın arasındaki mesafenin yaklaşık 13 katı olan 5 milyon kilometrelik uzaklıktan çekilen bu fotoğraf, 3 katman halinde yeryüzüne gönderildi. Sonrasında bu üç fotoğraf bir araya getirildi ve renkleri düzeltildi.
OSIRIS-REx, Ağustos 2018’de Bennu’ya ulaşacak ve yüzeyinden bazı kaya örnekleri alacak. Ardından uzun bir dönüş yolculuğu onu bekliyor olacak. Bir aksilik yaşanmayıp her şey tamam olduğunda, takvimler 2023 yılını gösteriyor olacak.
