Sonbahar serin havası ve berrak gök yüzü ile gelip kapımıza dayanmışken, ‘Gezegen Dışı Yaşama Mesaj (METI)’ başkanı Douglas Vakoch sizi, bu vesile ile galaksimizin ihtişamını temaşa etmeye çağırıyor. Ve tabii uzaylı cinsinin olası varlığını tefekkür etmeye.
Rosenberg bir röportajında şöyle demişti: “Gece gök yüzüne bakarsınız. Teorik olarak tüm bu yıldızların gezegenleri vardır. Belki de beş taneden biri, sıvı suyun bulunduğu bir yerde bulunuyordur. Artık biliyoruz ki yaşamın olabileceği bir çok yer var. Şimdiki önümüzde duran önemli soru şu: Bizimle temas kurmaya çalışıyorlar mı acaba, yoksa bizim temasa geçmemizi mi bekliyorlar?”
METI, ikinci ihtimalin gerçekliğine inanıyor. Bu amaçla olası herhangi bir uzaylı toplumuna ulaşmak için bilim adamlarından müteşekkil bir grup oluşturmuşlar. Üstelik, gelecek yıl için tasarlanmış bir iletişim planları da var. Fakat bu stratejiye karşı olan sesler de duymuyor değiliz. Belki de bunların başında en belirgin olanı, Stephen Hawking’tir.
Önemli bir fizikçi ve yazar olan Hawking, uzaylılarla ilgili araştırmaları destekliyor fakat, temas kurulmaması konusunda sürekli uyarılarda bulunuyor. CuriosityStream platformunda yayınlanan ‘Stephen Hawking’in Favori Yerleri’ adlı videoda Hawking uzaylıların bizden çok daha güçlü olabileceklerini, bu nedenle bizi, bakterilere verdiğimiz önemden daha değerli görmeyebileceklerini söylüyor.
Vakoch bu uyarıları hafife almıyor. “Evet, Stephen Hawking gibi parlak bir kozmolog ‘Ne yaparsanız yapın, iletişim kurmayın. Uzaylıların dünyaya gelmelerini istemiyoruz’ dediği zaman bunu ciddiye alırsınız” diyor.
Fakat Vakoch’a göre Hawking’in bu değerlendirmede göz önünde bulundurmadığı önemli bir nokta var:
“Dünya’ya seyahat etme kapasitesine sahip her toplum I Love Lucy’ (51-57 yılları arasında yayınlanmış bir komedi dizisi)’i çoktan duymuş olabilir. 78 yıldır uzaya radyo sinyalleri göndererek varlığımızdan haberdar ediyoruz. Hatta ondan da önce 2.5 milyar yıldır atmosferimizdeki oksijen nedeniyle evrene burada hayat olduğunu söylüyoruz. Yani eğer uzayda rekabete bu denli hevesli paranoyak birileri varsa, bu zamana kadar çoktan gelip bizi silip süpürmüştü. Eğer bunun için yola düşmüşlerse de, onlarla iletişim kurmak isteyen canlılar olduğumuzu belli etmemiz daha iyi bir strateji olsa gerek. Haydi yeni bir diyalog başlatalım.”
Vakoch’un inancına göre insanlık, biz ahirete göçmeden önce uzaylılarla ilk iletişimini kuracak. Fakat bu öngörü gerçekleşmese de, METI projesinin dünyamızın diğerleriyle iletişim kurma girişimlerinde temel olma özelliği göstereceğine inanıyor.
“Bazen insanlar bu yıldızlar arası iletişim girişimlerinden bahsederken, galaktik bir kulübe katılıyormuşçasına bir hava verirler. Ama kimse bunun için bir ücret ödemeyi, ya da en azından bu anlamda bir başvuruda bulunmayı düşünmez, ki bu da bana garip gelir. Ama işte METI bunu yapıyor” diyor Vakoch.
“Kuruluşumuz bana ver, ver, ver demek yerine galaksiye bir şeyler kazandırmaya çalışıyor. Daha ne yapabiliriz?” şeklinde serzenişlerini dile getiren Vakoch’a katılsam mı, katılmasam mı, karar veremedim.
Ucu bucağı belli olmayan, devasa tabirinin anlamını yitirdiği evrende, olası bir canlı hayatını ortaya çıkarmak için cepten para çıkarmak, ne denli makul bir yatırım olabilir? Buyrun size bir başka tartışma konusu daha. Hemen aşağıda döktürebilirsiniz mevzuyla ilgili değerli ve engin yorumlarınızı.
