Teknoloji devi Google, bir arama motoru olarak başladığı yolda, dünyanın en büyük internet girişimi haline geldi. Firma artık geleceğin teknolojilerini belirleyen geniş bir çalışma alınına sahip. Otonom araçlardan uzay teknolojilerine, ücretsiz internetten yapay zekaya kadar her alanda onun adını görmek mümkün. Ayrıca en çok kullanılan işletim sistemi Android’in de sahibi. Yani Google, modern hayatın gerçeklerinden birisi.
Her şey yaşlandıkça yavaşlar. Kimileri bunu biyolojik şartların dışında, çok şey öğrenmekle bağdaştırırlar. Şirketlerin biyolojik varlıklarından söz edemediğimiz için, büyümek ve daha çok alanda çalışıp daha çok bilginin sahibi olmak gibi bir durumun onları yavaşlattığı söylenir.
13 yıl Google’da çalıştıktan sonra, Uber’in Singapur merkezli rakibi olan Grab’a katılmak için istifa eden mühendis Steven Yegge de Google’ın artık yaşlandığını (büyüdüğünü) söylüyor. Fakat Steven, 13 yıl boyunca ter döktüğü şirketteki son zamanları için hiç de nazik bir tavır içinde değil:
“Google’dan ayrılmamın ana nedeni, artık yenilik yapamayacak olmasıydı”
Bu tip durumlar aslında Apple, Facebook ve Twitter gibi, öncelik amacı para kazanmak olmayan, artık teknolojinin ve geleceğin gidişatlarına yön vermeye çalışan firmaların başına gelebiliyor. Örneğin Facebook ilk çıktığında genç bir kullanıcı kitlesini kendine çekmeyi başarmıştı. Ancak o kullanıcı kitlesi yaşlandıkça Facebook da yaşlandı. Bu nedenle yeni nesil kullanıcılara seslenmek için Instagram’ı satın alarak, damarlarına gençlik kanı almış oldu.
Google’ın gelirlerinin %90’ı reklamcılık uygulamalarından geliyor. Bu oran eskiden %99’ seviyelerindeydi. Yani firma bir teknoloji devi olarak anılmak için kağıt üzerinde de savaş veriyor. Bu nedenle yenilikçi öngörülerle otonom araçlar, NASA ile kurulan ortaklıklar gibi alanlara kaymaya devam ediyor. Hatta Google’ın bağlı olduğu ana şirket olan Alphabet bile benzer sorumluluklar üstlenmeye başladı.
Peki bu kadar büyük olmasına rağmen eski mühendisine göre Google, neden yenilik yapamıyor?
Yegge, Google’ın gün geçtikçe daha muhafazakar bir hale geldiğini savunuyor. Elbette burada kastedilen şey, politik bir muhafaza iç güdüsü değil, risklerden ve yeniliklerin getirdiği risk sorumluluklarından korkmak, mevcut durumu korumayı istemek. Durup düşündüğünüz zaman bütün reklamcılık devlerinin aslında muhafazakar olduklarını görmek de mümkün. Çünkü eskiden kalma “olabildiğinde çok para kazanmalıyım alışkanlığı” devam ediyor.
Yani bu muhafazakarlık sağ-sol siyaseti türünden bir muhafazakarlık değil. Ofis çeşitliliğinden, yeni adımların büyümeleri ve gelişmelerinden bahsediliyor. Aynı zamanda bürokrasi trafiğinin işleyişi yavaşlatması dolayısıyla Yegge, düşüncelerini daha sert bir şekilde savunabiliyor:
"Mütevazı kişilerle dolu bir şirketin, kibirli bir şirket olabileceğini anlamak yıllarımı aldı.”
Yegge’ye göre Google'ın en büyük sorunlarından biri, insanları gerçekten anlama konusunda son derece yavaş olması. Çoğu zaman, insanlardan değil de önce kendi çalışanlarından yola çıkarak yeni ürünler ortaya çıkartmış. Biri örnek mi istedi? Google + platformunu hatırlayın, eğer unuttuysanız çok normal. Yegge hatırlıyor ve Google’ın geri kalışını ve çarpık yenilik anlayışına bur durumu bir örnek olarak veriyor. Google, 2011 yılında Facebook ve Twitter’a rakip olmak için Google + platformunu hayata geçirmişti. Sonrasında büyük bir hüsran yaşandı.
Yegge, Google’ın ürün ve hizmetlerini kullanan insanları önemsemediğini düşünüyor. Hatta, “Google, müşteri odaklı olmaktan çok yüzde 100 rakip odaklı bir şirket haline geldi" diyor.
Peki ya o mükemmel algoritmalar, yapay zeka çalışmaları, mobil işletim sistemi Android? Bunlar yenilik değil mi şimdi? Muhtemelen çok yakın zamanda öyle olmaktan çıktılar. Kurumsal sorunlar, kurum kültürü ve egosu, Google bile olsanız bir gerçek.
Bakalım Steven Yegge’nin bu sözlerine Google cephesinden bir cevap gelecek mi?
