Sosyal medya devi Facebook, geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan skandal detaylara göre, 87 milyon insanın verisini Cambridge Analytica isimli bir şirkete kaptırmıştı. 2015 yılında Facebook’un da finansörleri arasına katılarak açılmasını sağladığı bu şirket, 2016 ABD başkanlık seçimlerinde ve daha pek çok seçimde kullanıcı verilerini ele geçirdi. Ele geçirilen bilgiler, seçim araştırmalarında kullanıldı.
Facebook, CAmbridge Analytica tarafından yapılan anket uygulamasının, insanların profillerine ilişkin bilgileri çaldığını fark etmediğini söyledi. Ardından açıklanan raporlar, benzer şekilde yüz binlerce “Facebook ile giriş yap” butonuna sahip uygulamanın verileri çalma ihtimali olduğu anlaşıldı. Facebook, Zuckerberg’in ağzıyla defalarca kez özür diledi. Elbette bu özürlerin amacı, olası cezaların etkisini azaltmaktı.
İngiltere, Facebook’un teknolojilerine karşı en sert yaptırımları gerçekleştiren ülkelerden birisi. 2012 yılında, sosyal medya devinin fotoğraflardaki yüzleri otomatik olarak algılayıp etiket önerisi sunmasına itiraz eden İngiliz hükümeti, bu özelliği kendi ülkesinde geçersiz kalmıştı. Cambridge Analytica skandalında etki altında kalan tek ülke ABD değildi. İngiltere de şu sırada Brüksel’deki NATO zirvesinin en büyük tartışma konusu olan Brexit oylamalarında da kullanıcı verilerinin çalınmasıyla yüzleşti. Hatta skandalların ortaya çıkışından sonra Zuckerberg, Avrupa’da ifade vermeye gelirken İngiltere’de suçlu ilan edildi.
İngiltere Bilgi Komisyonu Ofisi, tüm bu çalkantılı sürecin ardından FAcebook’a yalnızca 500 bin sterlin tutarında para cezası verdi. Bu tutar, Facebook’un 2017 yılında 40 milyar dolar para kazandığını düşünürsek, şirketin 8 dakikalık gelirine eş değer bir tutar.
İngiltere’nın neden böyle bir ceza verdiği bilinmiyor. Cambridge Analytica, İngiltere merkezli bir şirketi. Hatta Cambridge ÜNiversitesi akademisyenlerinden birisi tarafından kurulmuştu.
Facebook’un da artık derinlemesine bir şekilde karıştığı politika dünyasında son derece ilginç gelişmeler yaşanmaya devam ediyor.
