Günümüzde drone’ların çeşitli meslek gruplarına entegre olmuş versiyonlarını görmeye yavaş yavaş alışıyoruz. Bu tür drone’lar dışında standart yapıda bir tanesine günlük hayatta rastlamak, redeyse ilgimizi dahi çekmiyor. Ne şekilde modifikasyona uğrarsa uğrasın drone dediğimiz vakit aklımızda hep pervaneleri olan, gürültülü minik helikopter benzeri bir cihaz canlanıyor. Yeni geliştirilen, daha doğrusu üstünde uzmanlaşılan bir teknoloji ile artık havada uçan bir drone’u herhangi bir kuştan ayırt etme ihtimalimiz gittikçe zorlaşıyor.
İzlandalı Flygildi tarafından geliştirilen “Silent Flyer”, tüm otonom drone'larla aynı işlevselliğe sahip olmasın karşın sessizliği ve tasarımıyla tam anlamıyla bir kuşa benziyor. Uzaktan bakıldığında kuş olduğuna yemin edebileceğiniz bu cihaz, yalnızca siz değil radarlar tarafından da kuş gibi algılandığı için, askeri alanda devrim niteliğinde bir casusa dönüşme potansiyeli taşıyor.
Cihazın mucidi Hjalti Hardarson, Silent Flyer’ın fikir sürecinin son derece basit olduğunu söyleyerek, “ Tabii ki çıkış noktamız deniz kuşları oldu. Bu tür hayvanları gözlemleyerek cihazımıza doğru tekniği aktarabilmek için bir dizi evrimsel hesaplama yöntemi uyguluyoruz.” dedi. Sıradan bir drone’a oranla çok daha fazla fiziksel artısı bulunan drone'lar tıpkı deniz kuşları gibi minimum kanat çırpma ile maksimum sürede havada kalması için tasarlanmış durumda. Eğer bu betimlemeye aşina değilseniz vapurların peşinde uçan martıları gözlemleyerek aslında ne kadar az kanat çırptıklarını gözlemleyebilirsiniz.
Halen geliştirmeleri devam eden drone’un şu ana kadar tüm test aşamalarını başarılı bir şekilde gerçekleştirdiğini ve 2019 yılında pilot satışlarının başlanmasının hedeflendiğini belirtmek gerekiyor. 2020 yılında tam gelişmiş sürümünün pazara sürülmesini planlayan ekibin, cihazları için biçtikleri değerin ise 80.000 ila 92.000 dolar arasında olması bekleniyor.
Oldukça ilginç yerlere çekilebilecek bu kameralı casus kuşlar, etik olarak nasıl satılacak ve ne gibi şartlar gerektirecek bilinmese de askeri alanda devrim niteliğinde bir icat ile karşı karşıya olduğumuzu kabul etmek gerekiyor.
