Eskimolardan Mısırlılara, Kızılderililerden Romalılara; işte idrarın insanlık tarihindeki şaşırtıcı serüveni...
Antik Yunan ve Roma devrinde demirciler kızdırılmış çeliği sertleştirmek için üzerine soğuk su, keçi kanı ya da idrar dökerlerdi.
Sibirya’da deriler idrara batırılarak dayanıklı kılınıyordu.
Kızılderililer manda derilerini yumuşatmak için idrara yatırıyorlardı.
Eskimolar idrarlarını toplar, bununla postları tabaklarlardı.
Postlar böylece esneklik kazanırdı, kılları da daha kolay yolunabilirdi.
Bu işlemlerin Avrupa’da da bilindiği anlaşılıyor.
Eski Romalılar yünlerini temizlemek için idrar kullanırlardı. İrlandalıların da yün atkılarını idrara batırdıkları bilinir.
Yünlü eşyanın rengini koruması için idrara batırıldığı bir gerçektir. Bu yöntem Orta Amerika Kızılderilileri ve Afganistan halkı tarafından da biliniyordu.
Bir Kızılderili kabilesi olan Çinukların sevdiği 'Çinuk Zeytini' diye bilinen bir gıda maddesi vardır. Bu, 5 ay boyunca insan idrarında bırakılmış bir palamut çeşididir. Bu süre zarfında tümü mayalanır ve insana bir çeşit sarhoşluk verir.
Romalı yazarlar, barbarların sünnetli çocuk çişini kısırlığı önlemek için kadınlara içirdiklerini yazarlar.
Kutsal inekleri ile ünlü Hinduların, takdis olmak için ineklerin idrarını içtikleri bilinir.
Himalayalar'da inek idrarı dini törenlerde kullanılır, günahlardan en iyi idrar sayesinde arınıldığına inanılırdı.
Sibirya’da kadınlar sıklıkla kendi idrarlarını veya komşularındakini içerlermiş. Burada da idrar alkolle karıştırılıp; içki olarak, sarhoş olmak için içilir, sarhoşların idrarları da alkole doymuş vaziyette olduğundan tekrar içilirmiş.
Bira mayası bulunmadan evvel Avrupa’da fırıncılar mayalanması için hamura idrar katarlardı.
Amerika’da tütün yaprakları iyice tat alsın diye tuvaletlere asılır, ayrıca özel olarak kadın idrarında bekletilerek yumuşatılırdı.
Mısır’da da tütünler kadın idrarına yatırılarak yumuşatılır fakat erkek idrarı keskin olduğu için uygun bulunmazdı.
Yüzyılın başında, Berlin’de bir peynir tüccarı, peynire lezzet vermek maksadıyla genç kızların idrarlarını kullandığı için cezalandırılmıştı. İsviçrelilerin de peynirin çabuk mayalanması için idrar kullandıkları söylenir.
Balkan köylüleri, peynir hammaddesini erkek çocuk idrarına yatırıyorlardı. Böylelikle kurtlandırılan bu madde; lor peyniriyle birlikte ezilince son derece lezzetli, baharatlı bir peynir elde ediliyordu.
Kaliforniya’da Kızılderili kadınlar, sert havalardan korumak üzere çocuklarını kömür tozu ve idrarla karıştırdıkları bir madde ile ovarlardı. Yine kömür tozu ile idrardan oluşan bir karışımı da dövme yapmak üzere kullanırlardı.
İdrar, tüm dünyada bildiğimiz ilk sabun işlevini görmüş olmalı. 1917 yılında dahi, Fransa ve İngiltere’de kadınların ellerini idrarla yıkamak sureti ile yumuşattıkları görüşü yaygındı.
Eskimolarda idrar, saç temizliği için en çok tercih edilen maddeydi.
Eski bir Afrika âdetine göre süt fıçıları idrarla yıkanırdı.
Sibirya’da da halkın mutfak kaplarını idrarla yıkadığı biliniyor.
Eskiden İspanya’da insanların idrarla yıkandıkları anlatılır; hatta bu âdet yüzyılın başına kadar devam etmiş. Ayrıca sağlıklı olduğu inancı ile ağız ve dişlerin de idrarla çalkalandığı belirtiliyor.
Bu yöntem Mısır’da da biliniyordu. Orta Çağ'da bir Alman eczacı, kum ve idrar karışımı bir mahlut ile ağız ve diş temizliği yapılmasını bile önermişti.
Kuzey Afrika ülkeleri ve Afganistan’da, halılar renkleri daha parlak olsun diye hâlâ deve idrarı ile yıkanmaktadır.
