Bir dönem reklamlara dahi konu olan İmar Bankası; Türk Lirası, Mark ve Dolara yüksek faiz verdiğini iddia ediyordu. Bu şekilde halkın duygularını sömüren banka, müşterilerine “ocak ayında 1 TL yatırırsanız 1 sene sonra paranız 2 TL olacak” şeklinde paranızı ikiye katlayacak öneriler sunuyordu. Sonuçta hangimiz paramızın ikiye katlanmasını istemeyiz değil mi?
Ancak durum sanıldığı kadar masumane ilerlemiyordu ve banka 1 yıl geçmeden deyim yerindeyse müşterileri katakulliye getirerek sanal bir yaygara çıkarıyor ardından da bankanın batacağı söylentilerini yayıyordu. Halk ise tahmin edeceğiniz üzere hemen mevcut paralarını çekiyor ve akıllarınca zarar etmekten kurtuluyordu. Bu sayede müşteri vaat edilen faizi alamıyor fakat anaparasını kurtarmanın haklı gururunu yaşıyordu.
Halka bu söylentiyi yayan da, o dönem herkesin sözüne güvendiği Cem Uzan’dan başkası değildi. Tüm bankalarının batacağını ve bankada parası olanların çekmesi gerektiğini ifade eden Uzan, vatandaşın gözünde de kahraman ilan edildi. Oyunlar bununla da sınırlı kalmadı tabii. Kepez ve Çeaş’ın genel kurullarında söz sahibi olan ve yönetim hakkını bir şekilde devralan Uzan ailesi, nakit akışı su gibi akan bu 2 şirketin gelirlerini İmar Bankası’nda vadesiz mevduat hesaplarında tutuyordu. Bu sayede de şirketlere yüksek faizle kredi kullanarak finansman sağlanıyordu.
Aslına bakacak olursanız bu masa altından yapılan bir kar transferiydi ve tüm kar Uzan ailesinin sıcak cebine giriyordu. Devlet ise bu durumdan zararlı çıkıyor ve milyonlarca TL vergi kaybı yaşıyordu. İşin garip tarafı ise tüm bunlar gerçekleşirken, kimse “Sen ne yapıyorsun?” demiyordu.
Bir dönemin akıl almaz oyunlarına ev sahipliği yapmış olan Uzan ailesi, suistimal konusunda oldukça profesyonel olmuş diyebiliriz. Ancak sadece bir ikisini anlattığımıza bakmayın, durum tahmin edeceğinizden çok daha vahim durumdaydı ve şeytanın bile aklına gelmeyecek çakallıklar gerçekleşmişti.
