İnsanlar Dünya’nın Düz Olmadığına Neden İnanmıyorlar?

18
11
5
4
0
Bilim insanları, asılsız inanç ve düşüncelerin ardında yatan nedenleri ortaya çıkartan önemli bir çalışma yaptı. Tüm bilimsel kanıtlara rağmen Dünya’nın küresel olduğuna, iklim değişikliğinin doğal değil, insan kaynaklı olduğuna inanmayanlar var. Peki bu düşüncelerin bu kadar çok insanı çekmesinin sebebi ne?

Orta Çağ’da pek çok aydınlıkçı düşünceye sahip bilim insanının baskı altında tutulduklarını, ölümle tehdit edildiklerini ya da öldürüldüklerini biliyoruz. Bilimin ve somut kanıtların karşısında duran sahte düşüncelere duyulan inanç isteği, elbette din ile açıklanamaz. Yeni bir araştırma ise insanların neden sapkın düşüncelere kapıldıklarını; tüm kanıtları reddedip, gerçekliği ispatlanmış konuların aksine inandıklarını gösteriyor. 

Dünya’nın şekline, iklimlerdeki tuhaf değişikliğe, genetik mutasyona inanmayan milyonlarca insan var. Tüm kanıtlara ve emeğe rağmen bu fikirler, hala modern bilimin ve dolayısıyla insanoğlu gelişiminin önünde birer engel teşkil ediyorlar.

Araştırmacılara göre yaptığınız ya da söylediğiniz şeylere pozitif ya da negatif tepkiler almak, düşüncelerinizin temel motivasyonunu oluşturuyor. Yani eğer size hak veren, sizinle benzer fikirde olduğunu söyleyip destekleyen bir gruptaysanız, fikrinizin hangi nitelikte olduğu çok da önemli değil. 

Düşündüklerimize ve yaptıklarımıza karşı iyi tepkiler almak, her zaman daha fazlasını bildiğimizi, yapabileceğimizi gösterir. Ayrıca bu durum insanları teşvik eder. Mevcut düşünce ya da içinde bulunduğunuz eylemin haklı olduğundan emin olmak için çevremizden gelen tepkilere bakarız. Kendimizi ne kadar diğer insanların gözünde de haklı görürsek, karşıt bilimsel argümanlara inanmamız o kadar zorlaşır. Bunu yapılan araştırmanın sonuçlarına göre söylüyoruz. 

Kaliforniya Üniversitesi’nden Louis Marti, “Bir şey hakkında çok şey bildiğinizi düşünüyorsanız, o konuyu daha fazla araştırmaya heveslenirsiniz.” diyor. Yapılan araştırma için 500’den fazla katılımcı ile anlaşıldı, deney için “daxxy” adında sahte bir kelime öne sürüldü. Katılımcılar bu kelimenin var olup olmadığı konusunda fikirler beyan ettiler.

Deneklere “daxxy” kelimesinin en olduğuna ilişkin hiçbir ipucu verilmedi, onların kelime ve anlamı hakkında tahminde bulunmaları istendi. Sistem onlara bir şekil göstererek adının daxxy olup olmayacağını sordu, sonrasında ne kadar emin oldukları soruldu. Böylece geri bildirimlerin etkisi ile ilgili kesin bir ölçüm yapılabildi. Deney sonucunda katılımcılarının verdikleri yanıtlara duydukları güvenin, tahminlerine yönelik değil de aldıkları geri bildirimlere yönelik olduğu anlaşıldı. Yani aslında düşüncenin nasıl oluştuğu ya da nelerle kanıtlandığı değil, ne kadar onay aldığı ya da reddedildiği önemli. 

Bu sonuçlar ise doğrudan insanın öğrenme alışkanlığı ile ilgili bir detayı gündeme getiriyor. Eğer bildiğiniz bir konuda eksiğinizin olmadığını düşünürseniz, otomatik olarak o konuda yeni şeyler öğrenme ihtiyacı hissetmemeye başlıyorsunuz. Üstelik bildiklerinizin hatalı olduğunu söyleyen binlerce kişiye karşılık olarak, sadece onlarca kişiden haklı olduğunuza dair onay almanız yeterli. Mesela deneydeki katılımcılara toplam 19 tahminlerinin yanlış olduğu söylendi, sadece son 5 tahminlerinin doğru olduğu aktarıldı.

Dünya’nın düz olduğuna inananlar, komplo teorilerini gerçek olarak kabul edip yaşayanlar da aynı durumdan muzdaripler. Aynı bilişsel süreç, sosyal medya aracılığıyla kitlesel yönetimi kolaylaştıran, halkı kutuplaştıran, bireysel silahlanmayı arttıran yalan haberlerde de geçerli. Bu araştırmanın sonuçlarını çok fazla alana uyarlamak mümkün. 

Kaliforniya Üniversitesi’nden psikolog Celeste Kidd, “Onay gören bir öngörüyü desteklemek için ortaya çılgın bir teori atarsınız, bu inanca bağlı kalan insanların sayısı arttıkça, diğer ihtimaller hakkında daha fazla bilgi toplamaktan uzaklaşırsınız” diyor. Hatta bu süreç, göz önünde bulunan bütün kanıtları reddetmeye, o kanıtları sunan insanlara karşı kin beslenmeleye kadar uzanabilir.

Bir örnek daha verelim: Eğer aşıların insan bünyesine zararlı olduklarını düşünüyorsanız, aslında zararlı olmadıklarını kanıtlayan bir araştırmanın sonuçlarını otomatikman reddedebilirsiniz. Devreleriniz öğrenmeye kapatılır, düşünceniz hakkında destek buldukça, tabiri caizse pohpohlandıkça bir daha asla aksine hak verme şansınız kalmaz. Aslında aşıların zararsız olması, hiç aşı olmadığınız için sizi ölüme kadar sürükleyebilir. 

Kaynak : https://www.sciencealert.com/feedback-study-explains-why-false-beliefs-stick
18
11
5
4
0
Emoji İle Tepki Ver
18
11
5
4
0