"İnsanlar Olmasaydı Dünyanın Sesi Nasıl Olurdu?" Sorusuna Cevap Veren Harita

20
6
5
5
2
"İnsanlar gerçekten çok gürültü çıkarıyor ve bu gürültü de sürekli artıyor." diyor küresel işbirlikçi ses projesi olan Cities and Memory'nin kurucusu Stuart Fowkes.

2014'te kurulduğundan bu yana Cities and Memory, kutsal mekanların ve fotoğrafların ses haritalarını çıkarmak için uğraşıyor. Şirketin en yeni projesi ise, insanlardan uzaklaşarak mekanların insansız hallerinin seslerini ortaya çıkarmak. Sounding Nature adı verilen koleksiyon, 55 ülkeden 500 farklı sese sahipken iki adet bölümden oluşuyor: sesin alan kaydının kendisi ve bundan ilham alınarak oluşturulmuş remix.

(Seslerin haritası)

The Verge'ün konu hakkında projenin kurucusu Stuart Fowkes ile yaptığı röportaj şöyle:

Bu projenin kökeni nedir?

Öncelikle amacımız insansız bir dünyanın sesini keşfetmekti. İnsanlar gerçekten çok gürültü çıkarıyor ve bu gürültü de sürekli artıyor. Örneğin denizlerdeki ses miktarı son elli yılda her 10 yılda bir ikiye katlandı. İkincil olarak, biz insanların çıkardığı seslerin doğa üzerinde nasıl ciddi ve dramatik bir etkiye sahip olduğunu göstermek istiyorduk. Sadece hayvanlara zarar vermek değil, hayvanların yaşadıkları habitat ve fizyolojik değişiklerinin de 'öncüsüyüz'.

Ne tür fizyolojik değişimlerden bahsediyoruz?

İlk ve en bariz olanı işitme kaybı; ki bu konuda da hayvanlarla empati yapmıyoruz. Hayvanların da yırtıcılardan kaçmak, kendilerini korumak için duymaya ihtiyaçları vardır. Örneğin ağaç kurbağalarına yapılan bir deney, onları bir süre boyunca trafik gürültüsüne maruz bırakmış ve sonuç da tepki verimliliğin %19 civarında düşmesi ile sonuçlanmış. Bu ise oldukça büyük bir problem.

Yaptığınız haritadaki seslerden bazıları nelerdir?

Proje bir bütün olarak 55 ülkeyi ve 500'den fazla sesi içeriyor. Su aygırları ve sırtlanlar gibi egzotik seslerin yanı sıra bülbüllerin, su gayzerlerinin hatta kasırgaların bile sesleri var. Hayatlarını doğanın seslerini kaydetmeye ve paylaşmaya adamış kişilerle de çalışmak bizim için büyük bir ayrıcalıktı.

Projenin ikinci kısmı, doğa seslerinden esinlenen bir remix, değil mi?

Evet, doğru. Birisinin kaydettiği gerçek sesin sanatsal olarak yeniden düzenlenmiş halini duyuyorsunuz. Bunlardan bazıları tamamen tekno müzik tarzındayken bazıları da Shakespeare edasında.

Cities and Memory'nin geleceğinde ne var peki?

Bu projede yaptığımız pek çok şey, benzersiz olan 'şeyleri' incelemeye yönelikti. Şimdiyse ilgilenmeye başladığımız şeyin, belirli bir şehri tanımlayan sesler olduğunu düşünüyorum; örneğin kendi şehrinizi düşündüğünüzde aklınıza ne geliyor? Bu sesler hep orada kalacaklar mı, kalmayacaklar mı; bunun sebebi nedir? Bu tarz sorulara cevap verebilmek için uğraşmayı düşünüyoruz.

Sesleri incelemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynak : https://www.theverge.com/2018/12/9/18129004/nature-map-sound-environment-cities-and-memory-interview
20
6
5
5
2
Emoji İle Tepki Ver
20
6
5
5
2