GFZ Geoscience Araştırma Merkezi'nden Marco Bohnhoff başkanlığında yürütülen araştırmalar, bir sonraki depremin İstanbul’un Marmara Denizi’nin doğusunda kalan kısmında olacağını ortaya koyuyor. Bohnhoff, yaklaşık 15 milyonluk nüfusa sahip İstanbul için bir iyi bir de kötü haber verdi. İyi haber yırtılmanın doğuya doğru, yani şehirden uzak bir yere doğru yayılacağını söyledi. Kötü haber ise uyarı aşamasının yalnızca birkaç saniye gibi çok erken bir zaman diliminde olması.
İstanbul’da (1999 Gölcük depremini bir kenara bırakırsak) en son yıkıcı deprem 1766 yılında gerçekleşti ve o zamandan beri ciddi sayılabilecek bir depremle karşılaşılmadı. Fakat tarihi kayıtlara bakacak olursak her 250 yılda bir depremin oluştuğu belirtiliyor ve bu tarih, şu an İstanbul için doldurulmuş durumda.
Kırılma bölgesi, nüfusun ağırlıkta olduğu batı kesimlerde daha düşük. Bu da olası bir depremin insan hayatına yapacağı etkinin kısmen daha az olacağını gösteriyor. Bu bölgede iki tektonik plakanın sürünme hızı çok yavaş, ayrıca fay hattını tetikleyecek tektonik plakalarda bir hareket görülmüyor. Bu durum, tektonik enerjinin birikmesi ve büyük bir depremin oluşması ihtimalini güçlendiriyor.
‘Batı Marmara Denizi’nin altında tekrarlayan depremler bulduk’ diyen Dr. Bohnhoff, buradaki iki tektonik plakanın birbirlerinden çok yavaş ilerlediklerini ve bunun, enerjinin daha düşük seviyede toplanmasına sebep olduğunu belirtti.
Biraz önce bahsettiğimiz ‘kötü’ haberi biraz daha detaylandıralım. Mevcut veriler, İstanbul’un bir merkez üssüne sahip olacağı yönünde. Bu, insanların sarsıntıdan yalnızca birkaç saniye önce uyarılacağı anlamına geliyor fakat bunun gerekli önlemleri almak için yeterli bir süre olmadığını belirtmemize gerek yok sanırım.
