TÜBİTAK BİLGEM tarafından günümüzden 15 yıl kadar önce yerli çözümlerle askeri ihtiyaçların karşılanması amacıyla geliştirilen milli e-posta sistemi KurumNet, Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ (STM) iş birliği ile NATO’nun resmi mesajlaşma sistemi olmak için uluslararası arenaya çıkıyor.
TÜBİTAK BİLGEM, KurumNet’i geçtiğimiz yılın başından bu yana 2000 çalışanı ile birlikte aktif olarak kullanıyor. Ayrıca TÜBİTAK BİLGEM’in ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) de Kasım 2019 itibari ile ithal ürünleri bırakıp milli e-posta sistemine resmi olarak geçiş sağlayacak. Ancak geçişin öne alınma ihtimali de bulunuyor.
Uluslararası mesajlaşma standartları baz alınarak geliştirilen KurumNet oluşturulurken hiçbir ticari ürün ya da açık kaynak kod kullanılmadı. Bu da milli e-posta sistemi KurumNet’in ithal edilen herhangi bir sistemden çok daha güvenli olduğu anlamına geliyor. KurumNet’in NATO tarafından nasıl karşılanacağı ise kısa süre içinde belli olacak.
NATO, kritik ve stratejik konularda haberleşme ihtiyacını karşılamak için açtığı ihaleye teklif veren birçok ülkeyi direkt olarak eledi. Türkiye’ye ise bir şartname göndererek ihalenin ikinci aşamasına dahil etmiş oldu. STM, bedeli henüz açıklanmayan ihale süreci için ana yüklenici olarak bu hafta NATO’ya bir sunum gerçekleştirecek.
İhalenin kazanılması halinde STM, NATO’nun yeni resmi haberleşme sistemi KurumNet’i TÜBİTAK BİLGEM ile birlikte kuracak. Böylece NATO’nun kritik konularda kullanacağı mesajlaşma sistemi resmi olarak Türkiye’nin kontrolünde olacak. Türkiye Bilişim Derneği tarafından Antalya’da düzenlenen bir seminerde konuşan TÜBİTAK BİLGEM yetkilileri, sistem ile ilgili şu açıklamalarda bulundular:
‘’Sıkılaştırılmış hat güvenliği protokolüyle mesajlar uçtan uca şifrelenirken, ayrıca hat da şifreleniyor. Böylece mesajların üçüncü bir kişi tarafından görülmesinin önüne geçiliyor. Dünyadaki tüm sistemlerle uyumlu olan milli e-posta sistemi, Türkiye’nin ilk milli işletim sistemi olan PARDUS’la da uyumlu bir şekilde çalışabiliyor. Sistemin güvenlik düzeyleri kurumların talebine göre esnetilip sıkılaştırılırken, sunucular da yine kurumların isteğine göre ya TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde barındırılıyor, ya da kurum TÜBİTAK’tan bağımsız bir şekilde kendi sunucusuyla çalışabiliyor.’’
