Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eşref Abay başkanlığındaki ekip tarafından Beycesultan Höyüğü'nde sürdülüren kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor. Beycesultan Höyüğü ise adını Selçuklu'daki Behice Sultan'dan almış.
Profesör Doktor Eşref Abay, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada, çalıştıkları alanın yüzyıllar önce zamanının en büyük yerleşim yerlerdinden biri olduğunu, yerin yaklaşık 7 bin yıl önce kurulduğunu düşündüklerini söyledi.
Abay, en son yapının Selçuklu zamanından kalma olduğunu belirtirken, tespit edilen ve kesintisiz devam eden 40 kültür tabakasının Geç Kalkolitik Dönemden Geç Tunç Çağ sonuna kadar tarihlendiğini söyledi. Bölgede 2008 yılından beri kazı yapıldığının altını çizen Abay, ortaya iki büyük yerleşim tabakası çıkartıldığını belirtti.
%2Fhoyuk_1.jpg)
Bu tabakalardan en eskisinin 3600 yıllık olduğunu, Beycesultan'ın ise o zamanlarda Batı Anadolu'nun en mühim kentlerinden biri olduğunu söyledikten sonra Abay, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bulduğumuz ve iki katlı olduğunu düşündüğümüz 3-4 odadan oluşan evlerin alt katlarında günlük ev ihtiyaçlarının karşılandığı ve bunun dışında yoğun bir tekstil üretiminin yapıldığı anlaşılmakta. Üst katların daha çok yatmak için kullanıldığını düşünüyoruz, buluntular bize onu gösteriyor. Bir de bu evler kendilerine özgü büyük depo alanlarına sahipler ve bu depolama kapasitesini hesapladığımızda evlerin içinde yaklaşık olarak bir hanenin en az 15 kişiden oluştuğu anlaşılmakta, yani büyük aileler olarak yaşamışlar gibi gözükmekte. Kullanılan bütün eşyalar evin içinde kalmış ve yanmış. Evlerin içinde özellikle kadın ve çocukların çoğunlukta olduğu her evde 7-8 iskelet tespit ettik. Bu da burada bir istila sonucu büyük bir yangın olduğunu göstermekte. Bu yıkımdan çok uzun süre geçmeden, burada hayatta kalanlar evlerini yeniden inşa etmişler."
%2Fhoyuk_3.jpg)
Milattan Önce 1600 Yılına Dayanan Tekstiller
Yapılan kazılarda milattan önce 1600 yılına kadar uzanan dokuma tezgahı ağırlıklarını bulduklarını da belirten Abay, sözlerine şu şekilde son verdi:
"Denizli'de tekstil üretiminin çok daha eski bir geleneğinin olduğunu biz buradaki Beycesultan'da yapmış olduğumuz kazılarla anladık. Özellikle milattan önce 1600 yılında evlerin içinde yoğun bir tekstil üretiminin yapıldığı gözükmekte. Burada bu yıl yaptığımız kazıda olasılıkla bir tekstil tezgahını yanmış vaziyette tespit ettik. Bunda tekstil üretimi ile ilgili dokuma tarağı, dokuma bıçağı, ağırlıklar ve yanmış tekstil parçaları hatta dokuma farkı olan birkaç tekstil örneği ortaya çıkardık. Bunlar da bize Denizli'nin özellikle milattan önce 1600 yılına kadar, şimdilik bildiğimiz 1600 yılına kadar geriye giden bir tekstil üretimi geleneğinin olduğunu ve bu tekstil üretimi geleneğinin modern çağa kadar olasılıkla nesillere aktarılarak devam ettiğini gösteriyor."
