2008 yılında göreve başladıktan sonra yaklaşık olarak on yıldır nükleer yakıt buharı ile çalışan NASA'nın 600 milyon dolarlık Kepler uzay teleskopu, Perşembe günü dört haftalık bir hazırda bekletme aşamasından çıktı ve verileri tekrar Dünya'ya iletiyor. Her şey yolunda giderse, uzak yıldız sistemlerinde daha fazla ötegezegeni tespit etme mümkün olabilir. Kış uykusundan uyandıktan sonra, Kepler, K2 aşamasının 80 günlük araştırmadan elde ettiği verileri aktarmaya başladı. “K2” aşaması 2013 yılında direksiyon sisteminde mekanik bir arıza yaşadıktan sonra başlatılan orijinal görevin bir uzantısı.
Kepler, “geçiş yöntemi” denen şeyle, yabancı gezegenleri tanımlar ve keşifleri, kendi güneşimiz gibi yıldızların yaklaşık yüzde 20'sinin, en az bir gezegen içeren yaşanabilir bölgelere sahip olduğunu ve aynı zamanda pek çok yıldız sisteminin, yaşamı potansiyel olarak barındıracak kadar geniş olan devasa gezegenlere sahip olma olasılığını ortaya çıkarır. Akaryakıt kaynaklarının başlangıçta sadece K2 fazı boyunca 10 seans sürmesi bekleniyordu, ancak Kepler şimdiye kadar devam etti. Hazırda bekleme aşaması, Kepler’in kalan az miktarda yakıtını daha da genişletmek ve kendisine atanmış Deep Space Network zaman aralığı boyunca kendisini Dünya'ya yönlendirebilmesini sağlamaktı.
2015 yılında Kepler ekibi, yıldız, yörünge ve şimdiye kadar saptanan büyüklüğü açısından Dünya'ya en çok benzeyen gezegenlerinden biri olan Kepler 542-b'nin keşfini duyurdu. Fakat Kepler yavaş yavaş sona yaklaşıyor çünkü Kepler'in devamı niteliğindeki Transitlanın Ötesi Gezegen Araştırması Uydusu (TESS), Kepler'den çok daha parlak yıldızlara bakabilme kapasitesine sahip olup, dışsal gezegenlerin kimyasal bileşimini belirlemek için sınırlı miktarda spektroskopi yapar ve özellikle yörüngedeki gezegenlerin araştırılmasında iyidir.
