Gerek normal yaşantımızda gerekse sahip olduğumuz hobilerimizde en temel nokta karakterimizdir. Öyle ki, seçtiğimiz hobiler bile risk teşkil edenler ve etmeyenler olarak ayrılabilir. Risk, aslına bakarsanız hayatımızın her yerindedir. Ancak hepimiz aynı şekilde işlerimizi riske atamayız. Örneğin ben hayatımı sağlam taşlar üzerine inşa etmeyi ve garantici olmayı tercih ederken siz, risk almayı sevebilirsiniz. Hal böyle olunca da bilim insanları bu durumunun sebebini araştırmaya koyuldular. Fakat sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı çünkü risk alma yetisi bizlere atalarımızdan miras kalıyordu.
Bu konu üzerindeki genetik faktör etkisi daha önce de gündeme gelmesine karşın, kesin bir sonuç içermiyordu. Ancak İletişim Biyolojisi dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre, risk alma hissiyatı sahip olduğumuz 26 gen ile bağlantılı işliyordu. Bunun üzerine bir anket başlatan ekip 500.000 kişiye ‘Risk alır mısınız?’ diye sordu ve çoğu katılımcı soruya ‘Evet’ yanıtını verdi. Durumu onaylayan katılımcıların özelliklerine bakıldığında ise çoğunun sigara, alkol kullandığı ve tehlikeli sporlara ilgi duyduğu ortaya çıktı.
Beynimiz, risk alma davranışı üzerinde büyük bir etkinlik taşıyordu ve analiz sonuçlarında dört spesifik bölgenin önemi vurgulandı. Ön frontal korteks, hipokampus, anterior singulat korteks ve hipotalamus risk alma hissiyatı ile kişiliğimiz arasındaki köprülerdi. Örneğin hipokampus, davranışsal eğilimi düzenleyerek alışılmamış olaylara karşı çekinme dürtüsünde bulundururdu.
Çalışmanın sonuçları bunlarla sınırlı değildi tabii ki. Diğer yandan risk alma genetiği bağışıklığınız üzerinde de etki sağlarken, sizi bipolar bozukluğa ve şizofreni gibi psikiyatrik hastalıklara da yönlendirebilirdi. Kahvaltı etme ve öğün atlama alışkanlarımızın dahi genetiğe bağlı olduğunu düşünürsek, atalarımın yaşam tarzı bizim için çok şey ifade ediyor diyebiliriz. Peki siz risk almayı sever misiniz?
