Artık yılın o zamanlarına gelmiş bulunuyoruz. Yaz âşıkları evlerine kapanıp soğuk havadan dert yanarken kışı sevenler olarak kendimizi dışarı atabiliriz. Ancak her ne kadar kışı sevsek de belirli zorlukları da beraberinde getirdiğini kabul etmemiz gerekiyor. Bunlardan biri ise soğuk havalarda parmak izi okuyucularının biraz daha kötü çalışmaları. Mantıksız gibi gelse de özellikle ekrana gömülü parmak izi okuyucularının soğuk havalarda daha kötü çalışmalarının bir nedeni var. Ayrıca kötü bir neden değil, bir tasarım.
Birçoğumuz cisimlerin sıcak havalarda genleştiğini ve soğuk havalarda büzüştüğünü duymuşuzdur. Ayrıca soğuk havalar nemi daha az tutarlar. Bu da parmak uçlarınızın kurumasına sebep olabilir. Ayrıca ellerinizin eldiven içerisinde geçirdiği vakitlerde parmaklarınız kumaş parçaları ve tozlara maruz kalabilir. Bunlar ise parmak izi okuyucularının başa çıkmakta zorlandığı konulardır.
Galaxy Note9 ya da Pixel 3 cihazlarında gördüğümüz kapasitif sensörler fazlasıyla geliştiler. Örneğin iPhone 5S zamanının ilerisinde bir sensöre sahipti ancak atlattığı ilk kışın ardından şikâyetler çığ gibi büyüdü. Kapasitif sensörlerde parmağınızdaki izleri “gören” sıralı elektrik kapasitörleri vardır ve temas halinde elektriği iletirler. Kapasitif sensörlerde kullanılan donanım ve yazılım sayesinde haziran ayında nasıl bir performans alıyorsanız ocak ayında da aşağı yukarı benzer bir performans alabilirsiniz. Ancak OnePlus 6T ya da Mate 20 Pro’nun performansı kış aylarında ciddi anlamda düşebilir. Bunun sebebi ise kullandıkları teknolojinin farklı olması.
Bu gibi telefonlarda optik sensörler kullanılmaktadır. OLED katmanının altında yer alan parmak izi okuyucu sensörler, parmağınızı koymanız gereken alandaki pikselleri aydınlatır ve oradaki her şeyi tarar. Tarama sonuçları bir asma kilit gibi işlemeye devam eder. Parmak iziniz de bu durumda anahtar konumunda olur. Eğer eşleşme sağlanırsa izin verilir. Bu tip güvenlik önlemlerinin en büyük özelliği ise kandırılamamalarıdır.
Şimdi OnePlus 6T’nizin olduğunu düşünün. Yeni aldınız ve kullanmak için sabırsızlanıyorsunuz. Yüksek ihtimalle eski telefonunuzdaki uygulamaları ve telefon numaralarını yeni telefonunuza aktarırken yarım saat gibi bir süreyi yediniz bile. Parmak izinizi de tanıttınız. Yeni telefon almak fazlasıyla eğlenceli, değil mi? Bir süre yeni telefon almanın verdiği mutluluk sizi dışarı çıkıp koşmaya itti. Enerjinize artık hâkim olamıyorsunuz, neden olmasın? Ancak bir saatlik koşunun sonucunda telefon parmak izinizi okumuyor. İyi haber şu ki bu beklenmedik bir şey değildi.
Bunun olmasının sebebi ise telefonunuzun parmaklarınızı tanıyamıyor olması. Bu soğuk havalarda da geçerli. Soğuk havalarda parmaklarınız büzüşür ve kururlar. Bu durum da telefonunuzun parmak izi okuyucusunu zora sokabilen bir durum olabilir.
Kapasitif sensörler bu durumu halletmiş gibi görünseler de optik sensörlerin başarılı olduğu pek de söylenemez. En azından şu an için. Bunun sebebi ise yanlış pozitif kabul oranı olarak bilinen milyarda bir dahi olsa sensörün onaylamaması gereken bir parmağı onaylamasını önlemek.
Yanlış bir erişime verilen izni en aza indirgemek için alınmış bu güvenlik önlemi iyi mi kötü mü bilemiyoruz ama başkasının sizin telefonunuza olan erişimini tamamen kestiği konusunda kuşku yok.
