Hayatımızın büyük bir kısmını çevrimiçi geçiren bizler bilgi kirliliğinin, sert görüşlerin, yalan ve taraflı haberlerin merkezinde yaşıyoruz. Üzerine bir de kişisel verilerimizin toplanıp tekrardan bize pazarlanması cabası. Peki bunlar bize neler yapıyor?
Bir araştırma ekibi 2 bin 100 internet kullanıcısının hangi platformu kullandıklarını ve kullandıktan sonra nasıl hissettiklerini sordu. Sonuç: sosyal medya olumsuzlukların üreme alanı. Araştırmaya katılan sosyal medya kullanıcılarının yüzde 61'i sosyal medyada çok fazla zaman harcamanın ruh sağlığı açısından kötü olduğuna; yüzde 57'si sosyal medyanın olumsuz yönünün yeterince konuşulmadığına inandığını belirtti. Nitekim büyük bir kesim “sosyal medya zararlıdır” dese de sosyal medya kullanmaya devam ediyor.
Araştırmanın devamında kullanıcıların, hangi platformda nasıl hissettikleri üzerine çalışıldı. Buna göre Snapchat kullanıcılarında uygulamayı kullandıktan sonra yüksek düzeyde FOMO (Bir şeyleri kaçırma-geri kalma korkusu) hissi; Instagram kullanıcılarında en yüksek düzeyde depresyon, yalnızlık hissi ve anksiyete; Twitter kullanıcılarında ise en fazla zorbalığa uğramış hissi oluştuğu ortaya çıktı. Bu saydıklarımızın hepsi de son dönemde yaygınlaşan anksiyete ve panik atak hastalıklarına yol açan büyük etmenler.
Peki çözüm nedir?
Kullanıcıların daha iyi hissetmelerini sağlayacak; eğlence ve içeriğe odaklanan birçok platform mevcut. Bunun yanı sıra sosyal etkileşimden ve kişisel kimlikten uzak platformlar bireyleri olumlu yönde etkileyebiliyor. Özetle nerede bir kimlik gösterimi varsa orada kaygı ve endişeler başlıyor.
Çalışmayı gerçekleştiren ekip çözümü kimlikle ön plana çıkmayan uygulamalarda ve anonimlikte buluyor. Kimlik tedirginliğine girmeyen kullanıcılar daha verimli, özgür paylaşımlarda bulunabiliyor bu da baskılanma hissini ortadan kaldırıyor. Kimliğinizin açık olduğu platformlar doğal olarak kıyaslama ve takipçilere uygun davranma hissi yaratırken anonim olmayı tercih ettiğinizde eğlencenin ve benliğinizin daha ön plana çıktığını göreceksiniz.
