Sapkın düşüncelerin ve cehaletten doğan özgüvenin verdiği cesaret yüzünden o insanları suçlayamayız. Dünyanın birçok bölgesinde modern bilimden ve gerçeklerden uzakta yaşayan toplumlar var. İnsanlığın asıl görevi ise bu düşüncelerin kökenlerini yok etmek. Aksi takdirde daha uzunca bir süre hayatta kalmak tehlikeli olacak.
Şamanizm, dünya üzerindeki ilk mistik inançlardan biridir ve başta Asya toplumları olmak üzere birçok medeniyette benzer inanışlar yer alır. Ruhani varlıkların kontrolü ve bir başka varlığın bilişsel kontrolü şamanlara göre mümkündür.
Endonezya’nın Kutai Kartanegara kentinde yaşayan şaman Suprianto ise bilişsel yetenekleri ile vahşi sürüngen timsahları kontrol edebildiğine inanıyordu. Ölüm atlayışından önceki amacı, atladığı göle kendisinden önce düşmüş ve yüzeye bir daha çıkamamış olan Arjuna adında bir kurbanı çıkartmaktı. Nefesini aldı ve vahşi timsahların bulunduğu göle gözünü kırpmadan atladı.
İlk başta bir problem yoktu. Şaman, su yüzeyinin hemen altında dua ediyor ve kurbanın yerini arıyordu. Ta ki bir timsah bu durumdan rahatsız olana kadar:
Sürüngen tarafından saldırıya uğrayan adam bir anda suyun altına sürüklendi ve ne yazık ki peşinden gittiği kurban gibi o da timsahlara yem oldu (+18)
Polis, 16 Eylül’de gerçekleşen olayın ardından her iki kurbanın da cesedini buldu. O bölgede Temmuz ayından bu yana gerçekleşen üçüncü timsah saldırısı, bir şamanın inancı dolayısı ile gerçekleşmiş oldu. Üstelik Temmuz ayındaki ilk saldırı gene bir şamanın, benzer bir şekilde mistik güçlerine güvenip suya atlamasıyla gerçekleşmişti.
