Uber'de Çalışan Türk Mühendisle Röportaj (Gündeme Dair Her Şeyi Konuştuk)

23
1
1
0
0
Webtekno Silikon Vadisi Röportajları’nda bu haftaki konuğumuz, Microsoft’ta yaklaşık 4 yıllık bir mühendislik kariyerinin ardından Uber’e transfer olan Eren Algan. Kendisiyle Türkiye’nin ve dünyanın gündemindeki son tartışmaları, Uber’in bu tartışmalara ilişkin görüşünü, teknoloji sektöründe kariyer yapmak isteyen gençlere yönelik olan tavsiyelerini konuştuk. Hoş geldiniz.

Yolcu taşımacılığı sektörünü teknolojik çözümlerle tanıştıran Uber, 70+ ülkenin çoğu metropol olan 750+ farklı şehrinde kullanılıyor. Yolcuların taşıma hizmetini uygulama üzerinden satın aldıkları anlayış, Uber’in çoğu ülkede tartışma konusu olmasına neden oluyor. Yolcu taşımacılığı sektöründeki rekabeti bitiriyor mu, yerel esnaflar haklılar mı, yoksa Uber ile anlaşmak zorunda mı kalacaklar? Daha pek çok soru ve sorun gündemde.  

Bilkent Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği dalında yüksek lisansını yaptıktan sonra, Microsoft’un Skype ve Windows Store birimlerinde yazılım mühendisliği görevinde bulunan Eren Algan, röportaj talebimizi kırmadı. Zira kendisi, 2.5 yıl önce Microsoft'tan ayrılarak transfer olduğu Uber’in Seatle’daki ofisinde çalışıyor. Gündemdeki tartışmalara ilişkin içeriden bir göz, Türkiye’den bir vatandaş olarak süreci bizim için değerlendirdi. Ayrıca, dev şirketlerde kariyer yapmak isteyen gençler için de kendisinin tavsiyelerini aldık. Lafı daha fala uzatmadan röportaja geçelim.

  • Eren ağabey bize biraz kendinden ve kariyer yolcuğundan bahseder misin?

Eren: Öncelikle herkese selamlar. Biraz özgeçmişimden bahsedeyim. 2003 yılında Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümüne burslu olarak girmeye hak kazandım. 2007'de mezun olduktan sonra aynı bölümde yüksek lisansa başladım. Aynı zamanda da ODTÜ Teknokent'te bir savunma sanayi firmasında işe girdim. Yüksek lisansın son yılında işten ayrılıp Erasmus için Viyana'ya gittim ve eğitimime yaklaşık 9 ay kadar orada devam ettim. Viyana dönüşü bir savunma sanayi firmasında yaklaşık 2 yıl kadar çalıştıktan sonra, bir arkadaşım sayesinde Microsoft'un Türkiye'ye alım yapmak için geleceğini öğrendim. İşten hemen izin alıp yaklaşık 15 gün boyunca Microsoft'un teknik mülakatlarına hazırlandım.

Doğruyu söylemek gerekirse, o zamana kadar büyük teknoloji şirketlerinin görüşmelerine alışık olmadığım için bu hazırlanma süreci bana oldukça zor geldi. Uzun bir görüşme sürecinden sonra, Microsoft'un bana teklif vereceğini öğrendiğim o an hayatımın en mutlu anlarından biri oldu. Haberi veren insan kaynakları personeline sarıldığımı hala hatırlıyorum. Vize işlemlerini bekleyip biraz daha Türkiye'de çalıştıktan sonra, 2012 yılının sonunda Seattle'a taşındım ve yaklaşık 4 sene Microsoft'un iki farklı departmanında yazılım mühendisi olarak çalıştım. Bizim sektörde biraz vakit geçirince, farklı şirketlere transfer olmanın genel olarak faydalı olduğunu öğreniyorsunuz. Tam da bu yüzden farklı bir şirkete gidip orada kendimi daha da geliştirmek istiyordum. 2016 senesinde UBER, girmek istediğim tek şirketti ve zorlu çalışmalara yeniden başladım. Amazon ve UBER'den teklif alıp UBER'i kabul ettim. Yaklaşık 2.5 senedir de UBER'de yazılım mühendisi olarak çalışmaktayım.

"Değişimler her zaman sancılı olmuştur"

  • Şahin: Gündemden devam edelim. Uber, Türkiye gibi pek çok ülkede benzer sorunlar yaşıyor. Bunun ana nedeni sence nedir? 

Eren: Öncelikle burada yazdıklarımın kendi düşüncelerim olduğunu, şirketin medya temsilcisi olmadığımı belirtmek istiyorum. 

UBER, Türkiye'ye geldiği ilk yıllarda bir dönem popüler olmuştu, ama yine de bilmeyenler için kısaca bahsedelim; tek bir dokunuşla özel bir aracı, bulunduğunuz adrese çağırıp, istediğiniz yere seyahat edebildiğiniz bir uygulama. Sadece araç çağırmakla kalmayıp, yemek de isteyebileceğiniz, yoldaki bisiklet, scooter gibi araçları da kullanabileceğiniz bir platform olma yolunda ilerledi.

Eren: Böyle bir platform anlayışına sahip olan teknoloji şirketi olmakla beraber, şu anda dünyanın farklı yerlerinde, UBER gibi bir çok firma mevcut olmaya başladı. İlk yıllarında büyüme hızıyla rekorlar kırdığı için teknoloji sektörüne de pek çok terim ve anlayış kazandırdı. Mesela, dünya ekonomisine "Gig economy" adında yeni bir terim getirdi. Ayrıca "Uberisation" denilen bir iş strateji şeklini de farklı sektörlere bir terim olarak kazandırdı. Son zamanlarda çok meşhur olan ve yazılım sektörünün, farklı iş alanlarını iyileştirerek form değiştirmeye zorlaması anlamında kullanılan "disruptor" teriminin de baş aktörlerindendir. Yani, ciddi anlamda dünyada belli değişikliklere sebep olmuş, son zamanların en önemli teknoloji firmalarından bir tanesidir.

Gelelim sizin sorunuza: Değişimler her zaman sancılı olmuştur, bir çok insan bu değişimlerden olumsuz şekilde etkilenmiştir. Ancak değişimden olumlu etkilenen insanların sayısı, bundan olumsuz etkilenen insanların sayısından fazla olduğu için bu değişiklikler bizim yaşamımızda kalıcı yerler edinmektedir. Zamanında daktilo ile sokakta dilekçe yazan kişiler vardı ve bu kişilere gidip hizmet alıyordunuz. Bilgisayarlar çıktı ve insanlar artık kendi dilekçelerini kendileri yazıyor diye, Microsoft'a veya Apple'a tepki mi göstermemiz gerekiyor? UBER özelinde olan da tam olarak budur. Daha iyi hizmet veren, mevcut olanın eksik olduğunu gösteren bir sistem gelmiştir ve bu da belli kesimlerde tepkilere yol açmıştır.

"UBER'in amacı taksi sektörüyle yarışmak veya onu ortadan kaldırmak değildir. Türkiye'de medyanın doğru yansıtmadığı şey bu."

  • Şahin: Bir teknoloji devi ile yerel taksi esnafını kıyaslamak ne kadar doğru? Rekabet devam edebilir mi? 

Eren: Size başka bir örnek vereyim. Bundan yıllar önce ilk araba yapıldığında, at ve atla ilgili ürünleri (nal, semer vb.) satan iş sahiplerinin nasıl tepki gösterdiğini düşünün. Bu değişikliğin zamanında kimleri nasıl etkilediği şu anda aklımıza bile gelmiyor. Bir başka örnek olarak, bakkalların süpermarketler ile değiştirildiğini düşünün, şimdi süpermarketler de online alışveriş ile değiştirilmeye başlandı. Yani değişim kaçınılmaz. Rekabet tabii ki de devam edebilir, ama kuralların değiştini ve yenilikçi girişimlere ihtiyacımızın olduğunu bilmek gerekir.

Ayrıca UBER'in amacı taksi sektörüyle yarışmak veya onu ortadan kaldırmak değildir. Türkiye'de medyanın doğru yansıtmadığı şey bu. Temelde UBER, herkesin araç sahibi olmasını mantıksız bulduğu için, özel araç sahibi olamayanları hedefleyen, özel araç sahipliği oranını düşürme stratejisine sahip bir teknoloji şirketidir. Düşünün ki kişisel aracınız var, size ait olduğu sürenin %90 'ında park halinde duruyor. Ne kadar verimsiz bir durum. Mesela Amerika'da olan durum tam olarak böyle ve UBER, bu araçların insanları taşımak için de kullanılmasını amaçlıyor. Önümüzdeki yıllarda sürücüsüz araçların ortaya çıkmasıyla, ulaşılması istenilen hedef de budur. Bir düğmeye basarak istediğiniz yere sizi taşıyacak ortak araçlar ve daha az kişisel araç sahipliği.

"Türkiye'de bu tarz girişimlerin önü açılırsa, global rekabet için bir engelleri kalmaz"

  • Şahin: Türkiye’den çıkan Uber benzeri yerli çözümler, Uber ile küresel ortamda rekabet edebilir mi?

Eren: Çok beğendiğim yerli bir girişim olan Scotty'den bahsedeyim, Scotty'yi kuran Tarkan Anlar, UBER'in Türkiye'ye girdiği ilk zamanlarda, çok önemli bir boşluğu gördü. Şu anda çok iyi bir teknik ekibe sahipler, çok güzel işler yapıyorlar Türkiye'de. Eğer bu tarz girişimlerin önü açılırsa, global bir şirket olmaması için hiç bir neden olmadığını düşünüyorum.

Dünya devleri ile yarışıp kazanan Türk firmalarına en güzel örneklerden biri "kariyer.net" olmuştur. Zamanında dünya devi olan "monster.com", Türkiye'ye girmiş ancak kariyer.net ile yarışamayıp Türkiye'den ayrılmıştı. Günümüzdeki ekonomik sistemde en iyi oyuncular kazanıyor. Bunun örneklerini başka ülkelerde de görmek mümkün. Şunu unutmamak lazım ki rekabet, her kesim için iyidir. Şirketleri yeniliğe sürükler ve kendilerini geliştirmeye mecbur kılar. Böylelikle müşterilere daha kaliteli ve daha ucuza hizmet sunulmuş olur.

"Eğer her problem yaşadığımızda şiddete başvuracaksak, tarih boyunca kurduğumuz devletlerin, sistemlerin hiç bir anlamı kalmıyor."

  • Şahin: Mevcut tartışmalarda kimi haklı gördüğünü sormak, çok abes ve bayat olur. Yine de şiddet ve tehdit olaylarına ilişkin düşüncelerini merak ediyoruz. Çok sık olmasa da Uber sürücülerinin de yolcu ya da taksicilere şiddet uyguladıkları basına yansıdı. Uber, bu iddialar karşısında nasıl bir tavır takınıyor? 

Eren: Başta belirttiğim gibi şirketin basın temsilcisi olmadığım için Uber adına konuşmayı doğru bulmuyorum. Hangi tarafın uyguladığından bağımsız olarak, şiddetin her türlüsünü kınadığımı söyleyebilirim. Hukuk devletlerinin de ne kadar önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Eğer her problem yaşadığımızda şiddete başvuracaksak, tarih boyunca kurduğumuz devletlerin, sistemlerin hiç bir anlamı kalmıyor. Orman yasalarına geri dönmüş oluyoruz.

  • Şahin: Bu röportajın ardından yerel taksicilerin üyesi olduğu esnaf odalarıyla da bir röportaj yapacağız. Onlara doğrudan söylemek istediğin herhangi bir şey var mı? 

Eren: Esnaf odalarından daha çok taksicilik yapan emekçilere bir şey söylemek istiyorum. UBER, Careem, biTaksi, Scotty gibi sistemlere engel olmaya çalışarak kendilerini limitlediklerinin farkında değiller. Şöyle düşünelim: Bir taksi şoförünün kendi taksisini alıp girişimci olma ihtimali sıfıra yakındır. Çünkü ülkemizde taksi plaka ücretleri uçuk rakamlarda, ancak kendi araçlarını alıp mobil uygulamalar üzerinden kendileri için çalışmaları gayet mümkün. Yani bu sistemlerin kendilerine daha faydalı olacağının farkına varmaları gerek.

Uber'in ve Elon Musk'ın ortak amaca sahip farklı işleri var:

  • Şahin: Gündem dışına çıkalım. Uber’in uçan otomobiller ve hatta bu araçların trafiği üzerinde çalıştığını biliyoruz. Eğer kamuoyundan gizlenmeyen detaylar varsa, bu çalışmalardan bahsedebilir misin? 

Eren: UBER'in Elevate adı altında havacılık üzerine çalışan bir grubu var ve bu bahsettiğiniz çalışmalar o grup tarafından geliştiriliyor. Elektrikli dikey kalkış ve iniş yapabilen araçlar (eVTOL) için çalışan, çok ciddi çalışmalar yapan farklı şirket kuruldu. UBER, en başından beri bu araçları kendisi yapan bir şirket olmaktansa, bu araçların kullanılabileceği bir platform olmayı hedefliyor. Tam da bu sebepten dolayı, 2017'den beri her yıl UBER Elevate Konferansı düzenleyip, bu şirketlerle şu ana kadar gelinen aşamaları dünya ile paylaşıyor. Temelde baktığınızda yapılmaya çalışılan, önümüzdeki yıllarda form değişterecek olan ulaşım şekillerinin öncülerinden olmaya çalışmaktır.

Elon Musk, dikeyleşme hareketini ses, güvenlik vb. gibi belli sebeplerden ötürü mantıklı bulmayarak Boring adlı bir şirket kurup, tüneller kazmaya başladı. Tünellerdeki platformlara oturtulan aracınızla bir noktadan girip, çok uzak başka bir noktadan çıkmanızı ve trafiği belli rotalarda hafifletmeyi hedefleyen bir sistem. UBER ve eVTOL alanında çalışan diğer şirketlerse, dikeyleşme yönünde bir potansiyel görüp, kazı yapmanın çok pahalı olacağı kanaatindeler. Hangisinin daha mantıklı bir yol olacağını önümüzdeki yıllarda görmeye başlayacağız. Her zaman olduğu gibi buna benzer gelişmeler bizim gibi sıradan insanların hayatını kolaylaştırmaya yönelik deneylerdir ve bu değişim olumlu karşılanmalıdır.

"Mezun olalı 11 sene geçti, hala yeni şeyler öğreniyorum"

  • Şahin: Klasik bir soru. Silikon Vadisi merkezli şirketlerde eğitim mi önemli yoksa kişisel gelişim mi? 

Eren: Klasik bir cevap olarak, ikisi de çok önemli. Bütün dünyadan çok yetenekli gençler akın akın Silikon Vadisi'ne geliyorlar. Herkes bilgiye çok aç ve fazlasıyla motive. Kimse sizi sevdiği için şirketinde çalıştırmıyor, kapitalist düzen de biraz bunu gerektiriyor. Ben mezun olalı yaklaşık 11 sene geçti, her hafta kendimi yeni bir şey öğrenirken buluyorum. Yeni mezun olmuş, canavar gibi Stanford, MIT, Berkeley, Bilkent, ODTÜ, Boğaziçi mezunlarıyla başka türlü yarışmanıza imkan yok. O yüzden benim tavsiyem, bu adaylarla aynı düzlemde yarışabilmek için olabildiğince online derslerden faydalanmak ve öğrenebilmeyi öğrenmek.

Son söylediğimi biraz açmak istiyorum: Öğrenmeyi öğrenmek benim çok sonradan farkına vardığım bir yetenek. İnsan beyni yeni şeyleri öğrenmeye ve uzmanlaşmaya çok açık şekilde yaratılmış. Çok farklı disiplinlerdeki konuları öğrenebileceğiniz ve uzmanlaşabileceğiniz yöntemler mevcut. Farklı hafıza teknikleri, tembellik yapmayı engelleme yöntemleri, düşünce tarzınızı değiştirmenize yardımcı olan teknikler ders olarak anlatılmakta. Bu konularda dersler alıp, kendinizi geliştirmenin çok faydalı olacağını düşünüyorum.

"Türkiye'de bilgi düzeyi yüksek olan insanların özgüven eksikliği var"

  • Şahin: Biliyoruz ki yabancı dil çok önemli. Peki gençlerin gözünden kaçan, onları dünya teknolojilerine yön vermekten alıkoyan şeyler neler? 

Eren: Tabii ki İngilizce olmazsa olmaz. 2018'de artık bunun tartışma konusu olmasını bile anlayamıyorum ben. Dünyada yayımlanmış 100 tane bilgi varsa, bunun 80'i İngilizce kaynaklardan gelmekte. Bunu göz ardı etmektense, dili öğrenip oradaki bilgileri kendimize fayda getirecek halde kullanmamız gerekiyor. 

Ne kadar doğru olduğu tartışmaya açık olsa da Türkiye özelinde benim bir gözlemim var. Genel olarak, yeterli bilgi düzeyine sahip insanların kendilerine güvensiz olduğunu ve yeterince büyük düşünemediklerini gözlemliyorum. Yeterli bilgi düzeyine sahip olmayan arkadaşlarda ise abartı düzeyde bir özgüven var, dünyayı değiştireceklerini zannediyorlar. Bunun tersinin olduğunu görmeye başladığımızda çok güzel işlerin çıkacağına inanıyorum. Microsoft'a geldiğim ilk yıllarda, çok üst seviyeden Çinli bir müdür beni yanına çağırıp, Türkiye'den başka arkadaşlarımın olup olmadığını, Microsoft için çalışıp çalışamayacaklarını sormuştu. Neden bunu istediğini sorduğumda, bana Türk'lerin ne kadar iyi mühendisler olduğunu söyleyip, ona CV'sini vereceğim arkadaşlarla konuşmak istediğini belirtmişti. Kendine güvenmeyen ve bunu okuyan arkadaşlara vermeye çalıştığım mesaj şu: Çok iyi yeteneklere sahipsiniz ve dünyanın büyük şirketleri de bunun farkında. Kendinize güvenin ve kendinizi geliştirmeye devam edin.

Diğer bir konu ise üniversiteler ile endüstrinin buluşamama sorunu. Amerika'da şirketlerin üniversitedeki hocalara araştırma/geliştirme için verdikleri bütçeler, Türkiye'deki bütün üniversitelerin toplam bütçelerinin bir kaç katı boyutunda. Bunun etkilerinin de nasıl olacağını kestirmek çok zor olmasa gerek.

"Türkiye'de gençler, şirket açıp risk almaktansa, bir şirkete girip çalışarak ev/arsa alıp-satmayı daha cazip görüyorlar."

  • Şahin: Türkiye’de yatırımcılık ve girişim sektörünün gelişmesi, daha çok gencin yerli teknoloji şirketlerinde istihdam edilmeleri için neler gerekiyor? 

Eren: Uzun vadede herkese küçük yaşlarda kodlama öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun matematik, fen gibi bir temel bilim haline gelmesi gerekiyor. Dünyanın değişik ülkelerinde bu uygulanmaya başlandı, çok olumlu etkilerini yakın gelecekte göreceğiz. 

Daha kısa vadede, iş alanında belirli reformlar getirilmesi gerekiyor Türkiye'de. Amerika özelinde baktığınızda, endüstriye çok açık bir toplum olduğunu, yasalarının bunun çerçevesinde düzenlendiğini gözlemlemeniz mümkün. Türkiye'de vergiler başta olmak üzere, şirket kurmak ve para kazanmak gerçekten daha zor. Yazılıma hakettiği değer atanmadığı için şirketler çok düşük marjinlerle işler yapmak zorunda bırakılıyorlar. Gençler şirket açıp risk almaktansa, bir şirkete girip çalışarak ev/arsa alıp-satmayı daha cazip görüyorlar. Onlarca örnekten biliyorum ki verilen resmi hibeler, ciddi anlamda heba ediyorlar, hiç bir gelişme girişimler gösteremiyorlar.

  • Şahin: Gençlerin bireysel çalışma mücadeleleri için vereceğin tavsiyelerin neler, öncelikleri ne olmalı? 

Eren: Çalışmadan kazanan birisine henüz rastlamadım. O yüzden kısa yoldan bir şeyler elde etme planları yapmak yerine uzun vadeli kazanımlara yönelmelerini tavsiye ediyorum. Önceliklerini para değil, kişisel gelişim olarak belirlemeleri gerektiğini düşünüyorum. Özetlersek:

  • İngilizce öğrenin,
  • Öğrenmeyi öğrenin,
  • Kendinize güvenin,
  • Kişisel gelişim ve sosyal aktiviteler için vakit harcayın,
  • En değerli şeyiniz vaktiniz ve geri dönüşü yok, bunu unutmayın.

"Trump'ın göçmenlik yasaları bizi de etkileyebilir"

  • Şahin: Amerika'da hayat nasıl, Türkiye’ye kıyasla hangi farklar var? Memleket özlemi mi yoksa çalışma aşkı mı? 

Eren: Çok daha stressiz, sorunsuz ve temiz. Amerika uzun vadeli planlar yapmaya çok açık bir ülke. Evliyseniz ve çocuk düşünüyorsanız, çocuklarınıza çok daha iyi fırsatlar sunabileceğiniz bir yer. Her şey burada günlük gülistanlık değil tabii ki de. Memleket özlemi ve özellikle de harika yemeklerimizin özlemi hep var. Ayrıca Türkiye'deki insanların sıcaklığını da özlüyorum. Trump'ın göçmenlerle ilgili değiştirdikleri yasaların bizi etkileme ihtimali söz konusu. Yine de kendi alanımda doğru yerde olduğumu düşünüyorum ve burada mutluyum.

  • Şahin: Bir gün Türkiye’ye dönersen, yerli bir teknoloji firması için çalışır ya da kendi girişimini kurar mısın? 

Eren: Türkiye'de yaklaşık 4 senelik bir çalışma hayatım oldu. Şimdi dönüp baktığımda aynı koşullarda çalışmak isteyeceğimi düşünmüyorum ancak yeni startup'lar çok güzel ortamlar sunuyorlar yazılımcılara. Buradaki şirketleri örnek alıp harika işler çıkaran bir çok örnek var (iyzico, Scotty gibi). Aklımdaki belli hedeflere ulaştığımda, ben de ülkeme dönüp, ülkeye katkısının olacağını düşündüğüm bir şeyler yapmak istiyorum. 

Eren Algan’a bizi kırmayıp sorularımızı içeriden bir göz olarak yanıtladığı için teşekkür ediyoruz. 

Webtekno’nun gündemin kalbini tutan Silikon Vadisi Röportajlarının bu özel bölümü, yerel taksici esnafımızın üyesi olduğu bir ticari oda ile yapılan görüşmeyle devam edecek.

Not: Röportaj, Uber'den bağımsız olarak, sayın Eren Algan'ın davetimizi kabul etmesiyle gerçekleştirilmiştir, herhangi bir ticari ilişki yoktur.

Silikon Vadisi röportajları devam edecek, takipte kalın. Diğer röportajlarımıza aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz:

23
1
1
0
0
Emoji İle Tepki Ver
23
1
1
0
0