Özellikle son 10 yılındaki siyasi gelişmelerde internet ve özellikle sosyal medya önemli bir yer tutuyor. Birçok toplumsal hareket, internet aracılığıyla meydana geliyor ya da internetin kullanılması ile gelişiyor. Birmingham Üniversitesi’nde Global Etik Bölümü’nde görevli bilim insanı Dr.Merten Reglitz, internete erişemeyen insanların bilgi alma, ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü gibi birçok haktan yararlanamadığını belirtiyor.
Son dönemde yapılan araştırmalar, internetin insan haklarını savunmada işe yaradığını ortaya koydu. Bu şekilde oluşturulan bir savunma mekanizması ile milyarlarca insanın asgari derecede iyi yaşam koşullarına ulaşması için internet önemli bir rol oynuyor.
Merten Reglitz’in türünün ilk örneği olan çalışması Journal of Applied Philosophy’de yayınlandı. Dr. Reglitz, “İnternet erişimi lüks değil, ahlaki bir insan hakkıdır. Herkes bu küresel ortama sansürsüz bir şekilde erişebilmelidir. Böyle bir erişim olmadan birçok insan, ülkeler üstü, kural koyucu kurumları etkilemek için önemli bir yoldan yoksun olurlar. İnternete erişemeyen bireyler, uymaları gereken ve hayatlarını şekillendiren kanunların yapımında söz sahibi olamazlar” dedi.
Dr.Merten Reglitz, özgürce kendini ifade etmenin ve bilgi edinmenin, günümüzde internet erişimi ile büyük ölçüde bağlı olduğunu söylüyor. Reglitz, günümüzün siyasi tartışmalarının çoğunun çevrimiçi olarak gerçekleştiğini ve siyasi bilgilerin internetten paylaşıldığını belirtiyor. İnternete erişimi olmayan “çevrimdışı” insanlar bu özgürlüklerden göreceli olarak uzaklar.
Birmingham Üniversitesi’nden bilim insanının çalışmasına göre internet, insan haklarının uygulanması, özgürlüğe ve bedensel bütünlüğün korunmasında eşi görülmemiş imkanlar sunuyor. Dr.Merten Reglitz, internete erişebilmenin bu hakları garanti altına almada kesin bir koruma sağlamadığını kabul ediyor. Üstelik hükümetlerin ve kurumlarının hesap vermesi için internetin kullanılmasının örneklerinin de var olduğunu Reglitz söylüyor. Merten Reglitz, Arap Baharı, ABD’li siyahi insanlara yönelik polis şiddetinin belgelenmesi ve kadınlara tacizinin ortadan kaldırılması için düzenlenen #MeToo kampanyasını tezi için olumlu örnekler olarak sunuyor.
Dr.Reglitz, “ahlaki insan haklarını”, asgari derecede iyi bir yaşam için gerekli evrensel çıkarlar olarak tanımlıyor. Araştırmacı, eğer bir ulus bu haklara sahip değilse ya da bu hakları koruyamıyorsa uluslararası topluluğun devreye girmesi gerektiğini savunuyor.
Bilim insanın çalışması aynı zamanda, internetin küresel olarak erişime açılması sözü veren çok sayıda önemli siyasi kurumu işaret ediyor. Hindistan’ın Kerala eyaleti, evrensel internet erişiminin bir hak olduğunu ilan etti ve 2019 sonuna kadar 39 milyon insanın internete erişimini sağlamayı hedefliyor. Avrupa Birliği de 2020 yılına kadar Avrupa’daki kamusal yaşam alanlarının merkezlerinin çevresine ücretsiz kablosuz internet erişimi sağlamak için WiFİ4EU girişimini başlattı. Birleşmiş Milletler de, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin bir parçası olarak küresel internet erişimi için çalışmalara devam ediyor.
Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Telekomünikasyon Birliği, 2018’in sonunda dünyadaki 7 milyar insanın yüzde 51’inin internete erişebildiğini açıkladı. Dünyanın yoksul kesimlerinde insanlar hala internete erişim konusunda büyük problemler yaşıyorlar. Dr.Merten Reglitz, internetin genişlemesinin son yıllarda yavaşladığını ve bunun kasıtlı bir şekilde olduğunu söylüyor.
Merten Reglitz, “Evrensel internet erişiminin dünyaya bir maliyeti yok. Blog yazma, bilgi edinmek, gruplara katılmak veya e-posta göndermek ve almak gibi politik açıdan önemli uygulamalara erişmek için en son bilgi teknolojilerine erişmeye gerek yok. İnternetin kullanılabildiği telefonlar, insanların bu hizmetlere erişmesine ve halk kütüphaneleri gibi halka açık internet hizmetlerine erişmelerine olanak tanıyor. Bu tür halka açık internet hizmetleri, bireysel internet kullanımının çok pahallı olduğu yerlerde insanların çevrimiçi olmasına yardımcı olabilir” dedi.
