Vücudumuzun içinde gezen nanobotlardan Mars gezegeninde yeni yaşamlar arayan özel kaşif robotlara kadar insanoğlu, çok geniş bir alanda bilim yapabiliyor. Son 100-200 yıl içinde çok büyük adımlar atan insanlık, uzayı araştırmaya devam ediyor.
Astroloji ve genel bilim konusunda dünyanın en ünlü isimlerinden olan Neil deGrasse Tyson, evrenimiz hakkında bazı açıklamalar yaptı. Tyson’a göre uzay konusunda bilgilerimiz, yumruğuyla bir güneş ışınını tutmaya çalışan bir bebeğinkiyle aynı.
Dubai’de düzenlenen Dünya Hükümet Zirvesi’nde konuşan Tyson, insanlığın uzay konusunda bilmediği çok fazla şeyin olduğunu açıkladı. Tyson’a göre uzay konusunda daha çok bilgi sahibi olmamız için öğrenmemiz gereken 3 şey var. Bunlar başlıca olarak karanlık madde, karanlık enerji ve cansızdan canlı oluşumu. Bu 3 şeyi öğrendiğimizde evrenimiz hakkında daha çok bilgi sahibi olacağız. Tyson, konuşmasının devamında bu 3 bilinmeyeni kısaca özetledi. Tyson’a göre evreni daha iyi anlayabilmek için bunları öğrenmemiz gerekiyor:
Karanlık Madde
Evrenimizin çok büyük bir kısmı boş, ya da biz öyle sanıyoruz. Bilim insanlarına göre bizim madde diye bildiğimiz proton, nötron, elektron, bedenlerimiz, gezegenlerimiz ve gördüğümüz her şey, evrenin yüzde 5’lik kısmını oluşturuyor. Maddenin geri kalanını neler oluşturuyor? İşte bu konuda hiçbir fikrimiz yok.
Tyson, “Karanlık madde, modern astrofizikte çözülmemiş en önemli problemdir” diyerek bu bilinmeyen şeyin önemine vurgu yaptı. Yaklaşık 80 yıl önce bulunan ve hala çözümüne en yakın bir yaklaşım bile getiremediğimiz karanlık maddeyi, bizim görebildiğimiz somut maddeye yaptığı etkiyle anlıyoruz. Ortada görünmeyen, koklanmayan, hissedilmeyen bir şey var, ancak bunu tanımlayamıyoruz. Bu sıralar SNOLAB, ADMX gibi karanlık maddeyi tespit etmeye çalışan pek çok deney bulunuyor. Bu deneyler, gelecekte en çok merak edilen uzay konularından birinin cevabı olabilir.
Karanlık Enerji
Karanlık enerji de en az karanlık madde kadar merak edilen bir uzay terimidir. Tyson’a göre evrenin genişlemesinin hızlanmasını zorlayan boşluktaki basınç, karanlık enerjiden kaynaklanıyor. Bu biraz kafa karıştırıcı olabilir. Özetlemek gerekirse, evrenimiz genişliyor. Tıpkı bir bomba patlayınca şarapnel parçalarının fırlaması gibi evren de sürekli genişlemeye devam ediyor. Güneş Sistemi içerisinde olduğumuz için bunu fark edemiyoruz, ancak teorik olarak bir kez bulunduğumuz bir yerde bir daha asla bulunmuyoruz. Bu genişlemenin ilerleyen dönemde azalıp azalmayacağı bilinmiyor, ancak karanlık enerjinin bu konuda doğrudan etki edeceği biliniyor. Bilim insanları karanlık enerjiyi bulmak için de sayısız araştırma yapıyorlar, ancak şu ana kadar elle tutulabilir bir bilgi yok.
Stephen Hawking'in Gelecek İçin Öngördüğü Uyarıları
Cansızdan Canlı Oluşumu
Evrenimiz hakkında en çok merak edilen konulardan birisi. Yaşamın şu ana kadar yalnızca Dünya’da bulduğumuz bir şey olduğunu bilsek de, cansız bir nesneden nasıl canlı oluştuğu bilinmiyor. Tyson, canlı oluşumu ile bilimimizin çok ilerlediğini, ancak molekülden kendi kendini kopyalamaya nasıl geçtiğimizin bilinmediğini açıkladı. “Bu süreci abiogenesis olarak adlandırıyoruz. Bilimsel olmayan bir jargonda bakarsak, hayatın yaşamamakta olan maddeden nasıl doğduğuyla ilgili süreci belirtiyor” diyen Tyson, bu süreçle ilgili bilimsel hipotezlerimizin olmasına rağmen, kapsamlı bir anlayışımız veya herhangi bir kanıtımız olmadığını belirtti.
Kozmosun en büyük gizemleri çözülmeyi bekliyorlar. Bunlar dışında kara delik, hipernova gibi pek çok göz cismi hakkında sınırlı gözlemlerimiz var. Uzayı öğrenme açısından henüz bebek adımları atıyor olsak da, ilerleyen yıllarda pek çok bilinmeyenin çözüme kavuşması bekleniyor. Bunun için yeni Einstein’lara, Hawking’lere ihtiyacımız var.
