Günümüzde herkes istediği bilgileri büyük bir kitleyle kolay bir şekilde paylaşabildiği için asılsız bilgiler sık sık karşımıza çıkabiliyor. Bu içeriğimizde, uzay hakkında doğru sandığımız, ancak bilimsel şekilde çürütülmüş bilgileri derledik. Şimdiden söyleyelim, aşağıda okuyacaklarınız “Dünya yuvarlak değil, geoittir”den çok daha ilginç bilgiler içeriyor. O yüzden arkanıza yaslanın ve yolculuğunuzun keyfini çıkarın..
Öncelikle evren nasıl oluştu. Big Bang, yani Büyük Patlama. Bir anda evrenin oluşmasını sağlayan o başlangıç. Düşününce ne kadar şiddetli ve ne kadar yüksek sesli olurdu tahmin bile edemiyoruz, ancak ilginç bir haberimiz var: Büyük Patlama o kadar da yüksek sesle olmadı, ayrıca gerçekten de büyük bir patlama değildi.
Yanlış Bilgi: Büyük Patlama muazzam bir sesle gerçekleşti
Büyük Patlama ismi, bu konuda fazlasıyla yanıltıcı bir durum teşkil ediyor. Araştırmalar, Büyük Patlama’nın uzay içerisinde olan bir patlama değil, aslında bir genişleme hareketi olduğunu söyler. Ayrıca evrenin hala genişlediği de unutulmamalıdır. ,
Büyük Patlama 110 dB (desibel) civarında gerçekleşti. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki İngiliz Heavy Metal grubu Motörhead’in Cleveland Variety Tiyatrosu’nda verdiği 130 dB’lik konser çok daha yüksek sesliydi.
Kaynak: big-bang-theory.com, Telescoper
Yanlış Bilgi: Nükleer silahlar asteroidleri yok edebilirler
Nükleer silahlar, Dünya’ya gelen bir asteroidi buharlaştıramazlar. Birçok asteroid aslında taş kümesi halindedir. Güçlü bir darbe daha da fazla parçalanmalarına sebep olacaktır. Bir mermiyi pompalı tüfek saçmalarına dönüştürmüş olursunuz. Silahlarla arası iyi olmayanlar için de şu örnek daha açıklayıcı olacaktır: Bir adet basketbol topu, hızla gelirken bir anda onlarca tenis topuna dönüşüyor. Gezegeni kurtarmak için fazla "zekice" bir hareket olmasa gerek.
Kaynak: National Geographic
Yanlış Bilgi: Uzay çok uzaktadır
Uzay, insanlığın son kalesi olarak adlandırılsa da o kadar da uzak değildir. Uluslararası olarak yapılan anlaşmalara göre uzay, deniz seviyesinin tam olarak 100 km üzerindedir. Ancak Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri’nin tanımına göre uzay deniz seviyesinin 80 km üstünde başlar. Tabii ki bu sayılar uzayın ilk sınırlarıdır. Saatte 100 kilometre giderek, 1 saatte uzaya çıkabilirdiniz. Elbette resmi olarak. Bilimsel açıdan zaten uzayda olduğumuz için, uzaklara bakmaya gerek yok.
Kaynak: livescience
Yanlış Bilgi: Uzaya gitmek sizi ağırlıksız kılar
Uzaya çıkmak sizi bir anda ağırlıksız yapmaz. Eğer ivmeli bir rokette olsaydınız, Dünya’nın yer çekiminden çok daha fazlasını hissederdiniz. Uzayda olan şey de buna benzer bir durum. Bir kütlenin yörüngesi etrafında dönmeyi de buna benzetebilirsiniz. Kısaca bir cismin yörüngesinde dönmeye sonsuza kadar düşmek de denebilir. Yani yalnızca uzaydaki astronotlar değil, Dünya’nın etrafındaki Ay, Güneş’in etrafındaki Dünya ya da Samanyolu Galaksisi'nin etrafındaki Güneş Sistemi birbiri etrafında sürekli olarak "düşüyorlar."
Çok karışık bir kozmik dans, öyle değil mi?
Kaynak: NASA
Yanlış Bilgi: Güneş sarıdır
Şimdi gözünüzle gördüğünüz şeyi de yalanlayacak değiliz. Sorun aslında tam olarak burada başlıyor. Güneş sarı gibi görünse de teknik olarak beyaz bir ışık yayıyor. Dünya’nın atmosferi bizim bu yıldızı sarı görmemize sebep oluyor. Atmosferde ışıkların dağılması sonucunda, biz Güneş’i günün belirli saatlerine göre sarı, turuncu ya da kırmızı olarak görebiliriz. Hatta kültüre göre bile değişiklik gösteren bu karmaşada, Amerika’daki anaokulu öğrencisinden sarı, Japonya’daki bir akranından kırmızı cevabını alabilirsiniz.
Kaynak: Stanford Üniversitesi
Yanlış Bilgi: Güneş sisteminde 8 adet gezegen vardır
Plüton’un elenmesinden sonra neredeyse herkes nihai sayıya ulaştığımızı düşünüyor. Listemiz daha kabarık, maalesef kabartan şeylerden birisi yine Plüton değil.
2016 yılının ocak ayında bilim insanları, 15.000 yıldır Güneş’in etrafında dönen, kütlesi Dünya’nınkinden 10 kat daha fazla olan bir gezegenin varlığını kanıtladılar. Neptün’ün Güneş’e olan uzaklığından yedi kat daha uzakta bulunuyor. Bu nedenle şu an için dokuzuncu olmaya biraz uzak görünüyor. İleride bu sayı artacak mı bilinmez, ama sekiz adet gezegenle sınırlı kalmayacağımız kesin gibi.
Kaynak: iflscience.com
Yanlış Bilgi: Güneş Sistemi'ndeki tüm gezegenler Güneş’in etrafında dönerler
Dünya da dâhil Güneş Sistemi'ndeki tüm gezegenler, teknik olarak Güneş Sistemi'nin ağırlık merkezinin etrafında dönerler. Bu, bahsettiğimiz ağırlığın %99,87 gibi bir yüzdesini Güneş tek başına karşılar. Gezegenlerin konumuna ve uzaklıklarına göre içinde bulunduğumuz sistemin ağırlık merkezinde değişiklikler yaşanır.
Kaynak: realclearscience.com
Yanlış bilgi: Kızıl Gezegen Mars, adından da anlaşılabileceği gibi kırmızıdır
Mars’ın neden kırmızı olmadığını açıklamadan önce, Mars’ın neden kırmızı göründüğünden başlayabiliriz. Mars belirli bir noktadan bakıldığında kırmızı görünür, çünkü demir oksit tozu tabakasıyla kaplıdır. Bu tabaka yaklaşık bir milimetre kalınlığındadır. Mars Simülasyon Laboratuvarı’ndaki araştırmacılar, bu tozun Mars rüzgarlarının sürtünme etkisiyle oluştuğunu doğruladılar.
Peki, Mars hangi renk? Geçtiğimiz yıllarda yapılan çalışmalarda Curiosity aracı, Mars’ın maviye yakın gri bir tona sahip olduğunu gösterdi. Yani her şey o demir oksit katmanının altında
Kaynak: sciencealert.com
Yanlış Bilgi: Tüm gezegenlerin uyduları vardır
Evet, gezegenimizin bir uydusu var ve adı Ay. Hatta Plüton ve asteroidler gibi küçük cisimlerin bile uyduları var. Bunları duyduktan sonra devasa gezegenlerin de uydularının olduğunu düşünmek fazlasıyla mantıklı, öyle değil mi? Mantıklı ancak gerçek öyle değil. Merkür ve Venüs, uydusu olmayan iki gezegen olarak yalnızlıklarını koruyorlar.
- Bu arada uydu sayılarını merak edenler için; Dünya ve Plüton bir, Mars iki, Neptün sekiz, Uranüs on beş, Jüpiter on altı, Satürn ise on dokuz adet uyduya sahiptir.
Kaynak: gridclub.com
Yanlış Bilgi: Merkür Güneş Sistemi’ndeki en sıcak gezegendir
Güneş’e en yakın gezegen olduğu için doğru gibi görünse de aslında bu bilgi yanlıştır. Merkür 427 dereceyle fazlasıyla sıcak bir gezegendir, ancak en sıcak gezegen Venüs’tür. Ortalama 465 derecelik sıcaklığıyla Venüs, Adanalıları bile çileden çıkartabilir. Venüs’ün daha sıcak olmasının sebebi, daha yoğun atmosferi sayesinde sıcaklığı içerisinde hapsedebiliyor olmasıdır.
Kaynak: space.com
Doğrusunu bildiğimiz yanlışları aktardığımız içerikleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz, takipte kalın :)