Gerçek dostluğu gösterdiği düşünülen pek çok şey var. Gerçek dostluğun göstergesi kimine göre küfürlü konuşabilmek, kimine göre her sırrını açabilmek, kimine göre ise beraber bir şeyler yapabilmek. Bilim insanlarına göre ise beyin dalgalarını paylaşmak.
Nature Communications adlı dergide yayımlanan araştırma, gerçek bir sosyal ağ içinde bulunan kişilerin nöral bağlantılarını inceledi. Bu araştırma, “Nöral türlük” adı verilen bir olguyu açıklıyor. (Türlük sözcüğünün İngilizcesi daha çok kullanılıyor, Homophily. Bir nevi hemşehricilik diyebileceğimiz bu kavram, kişinin kendine benzeyenleri sevmesi olarak açıklanıyor.) Nöral türlük, en yakın arkadaşınızla aranızdaki adı konulmamış bağın ismi olabilir.
Sosyal olarak yakın olan insanların, benzer uyaranları gördüklerinde aşırı derecede benzer beyin aktivitelerine sahip oldukları ortaya çıktı. Bu da yakın arkadaşlarımızla gördüğümüzden daha derin bir yakınlık içerisinde olduğumuzu gösteriyor. Yakın arkadaşların sadece yedikleri içtikleri değil, düşündükleri de ayrı gitmiyor.
Darthmouth Koleji ve Kaliforniya Üniversitesi’neden araştırmacıların yazdığı makaleye göre insan sosyal ağları “aşırı derecede türlükçü”. Diğer bir deyişle, insanlar genel olarak benzer fiziksel özelliklere sahip oldukları, benzer tecrübeler yaşamış insanlarla arkadaş oluyorlar. Daha önce, benzer kafa yapısına sahip olan insanların arkadaş oldukları düşünülüyordu. Bu düşüncenin sebebi, avcı toplayıcı toplumlarda gruplar kurmak için benzerlikler olmasının önemli olmasıydı. Böylece zor zamanlarda bir araya gelebiliyorlardı.
Ekibin bilmek istediği şey ise bu benzerliklerin sadece fiziksel olup olmadığını ortaya çıkartmaktı.
Çeşitli arkadaşlık bağlarına sahip 280 öğrencinin katıldığı deneyde öğrenciilere bir takım videolar izletilirken MR cihazı ile beyinsel aktiviteleri takip edildi. En yakın arkadaşların beyinsel aktiviteleri aşırı derecede benzer çıkarken daha uzak ilişkileri olan kişilerin beyin aktiviteleri farklı oldu. Bu aktiviteler beynin duygusal tepki, yüksek seviye mantık ve ilgi alanlarında tespit edildi.
Makalenin baş yazarlarından UCLA Üniversitesinden Psikoloji Profesörü Carolyn Parkinson, video gibi doğal, dinamik uyaranlara verilen tepkilerin, insanların kontrol edilmeyen, spontane düşüncelerini göstermesi açısından önemli olduğunu söylerken, araştırmalarının sonucunda arkadaşların dünyayı benzer şekillerde algıladığını açıkladı.
