Ortaçağ’da meydanlarda toplumun inancı ya da politik görüşleriyle alay eden, onları etkilemeye ve değiştirmeye çalışan çığırtkanlar bulunurdu. Bu kişiler, provokatif söylemlerle halkın huzurunu kaçırırlar ve güvensizlik ortamı yaratırlardı. Hatta çoğu zaman içinde bulundukları ve etkilemeye çalıştıkları toplumların bir üyesi bile değillerdi. Bu kişiler, başkaları tarafından söz konusu amaçlar doğrultusunda yönetilir ve yönlendirilirlerdi. Antik Yunan’da bu meydanlara da Agora adı verilirdi.
Günümüz toplumu artık tüm tüm dünyanın aynı anda çevrimiçi olduğu büyük bir köyde yaşıyor. Bu köyün içerisinde kendi fikirlerini anlatabilecek yüz binlerce çığırtkan var ve kişilerin özü, bilgi kirliliğinden dolayı anlaşılamıyor. YouTube, Facebook ve diğer sosyal mecraların hepsi aslında günümüzün Agora’ları ve tıpkı yukarıda da söylediğim gibi bazı çığırtkanlar, insanlığın zayıf noktalarını buralarda çok iyi kullanıyorlar.
Google, YouTube platformu üzerinden toplumu ayrışmaya görütecek içerikleri yayınlayan ve hassas noktaları, akıllıca denecek yöntemlerle algı yönetimi için kullanan hesapları tespit etmeye başladı.
Kendisini imam olarak tanıtan, Amerika doğumlu Yemenli ve El-Kaide terör örgütü ile bağlantısı bulunan Anwar al-Awlaki (Şeyh Enver el-Evlaki olarak da biliniyor) videolarına YouTube’dan beklenen yasak geldi. Tüm uluslararası örgütlerin ve devlet birlikteliklerinin terör örgütü olarak tanımladığı El-Kaide ile bağlantısı 2010’ların başında kesinleşen al-Awlaki, 2011 yılında ABD tarafından Yemen’e düzenlenen insansız hava aracı saldırısında öldürülmüştü.
Son zamanlarda özellikle ABD’de artan İslam karşıtlığı, al-Awlaki’nin çoğu dini içerikli konuşma videolarının fazlasıyla izlenmesine neden olmuştu. Bu video içeriklerinde dini öğretiler de çarptırılarak, İslam karşıtlığına katkıda bulunuyordu.
YouTube, böylesine namüsait görünen bir durumu çözmek için neden bu kadar bekledi ya da neden resmi bir açıklama yapmadı bilinmiyor. al-Awlaki’te ait olduğu söylenen 70.000’den fazla videonun varlığından söz ediliyordu.
Her ne olursa olsun YouTube’un bu tutumu artık aklının başına geldiğini gösteriyor. İfade özgürlüğü kisvesi altında küresel kutuplaşmalar yaratan sözde “içerikler”, dünyanın kanayan yarasını deşip, insanları birbirine düşürmeye devam ediyor. Anlaşılan o ki, zamanla teknik açıdan daha sakin bir YouTube platformuyla karşılaşacağız.
Lütfen izlediğiniz içeriklerin kaynağını sorgulayın ve bir konuyu merak ediyorsanız, yalnızca YouTube üzerinden izlediğiniz bir video ile sınırlı kalmayın. İnternet kocaman bir dünya. Özellikle dini içerik yayınlayan kişilerin kim olduklarına dikkat edin ve geçmişlerini araştırın. Kamuoyunu derinden ve sinsice etkileyen ayrılıkçı mesajlara kulak asmamaya özen gösterin.
