İnsanlar Son Zamanlarda Neden Daha Fazla Silah Satın Almaya Başladılar?

Son zamanlarda artan bireysel silahlanma eğilimleri bilim insanlarının dikkatini çekti. Bir önceki gün ABD’nin turizm başkentlerinden Las Vegas’ta gerçekleşen katliamın ardından psikologlar önemli konulara dikkat çektiler.

Bir önceki gün, Las Vegas’ta bir otelin 32. katından açık havada gerçekleştirilen müzik festivalini hedef alan saldırgan, 58 kişinin ölümüne ve 400’den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. Bu saldırı modern ABD tarihinin en kanlı terör eylemiydi. Olayı her ne kadar terör örgütü IŞİD üstlense de bilim insanları, herkesi ilgilendiren önemli açıklamalarda bulundular. 

Saldırının ardından silah üreticilerinin hisse senedi fiyatları tavan yaptı. Aslında bu tarz terör eylemlerinin ardından böyle ekonomik yansımalar tesadüf değil. Psikologlar, insanların kitlesel bir şekilde bireysel olarak silah satın almalarına ve silah şirketlerine yatırım yapmalarına neden olan şeyin korku olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu muhakemeye ulaşmak zor olmasa da bu eğilimdeki artış toplumsal kaosun habercisi olarak yorumlanıyor.

Peki terör korkusunun ardında yatan nedenler neler?

Bilim insanları, bu korkuların ardında yatan sebeplerden ilkinin, kişilerin zihinlerindeki risk mekanizmasını doğru bir şekilde değerlendirememeleri olduğunu savunuyorlar. Yani korku, gerçeklik algımızı değiştiriyor ve hayati riskler karşısında kendimizi savunmanın farklı arayışları içine giriyoruz. Bu tarz davranışlar sadece terör eylemlerine karşı silahlanma kararlarında değil, aynı zamanda insanların farklı konularda daha iyi kararlar almalarını engelleyen “gerçeği reddetme” alışkanlığı var.

Araştırmalara göre insanlar riskleri bilimsel olarak değil, duygusal olarak değerlendirmeye eğilimlidir. Ana akım medyada yer alan konular ve tartışmalar nedeniyle hayal ettiğimiz şeyler de şekilleniyor. Dolayısı ile duygusal olarak kolay ve en az riskli olan yolları tercih ediyoruz. Hatta bazı ihtimallere önyargı ile yaklaşıyoruz. Çünkü bizim için kolayda mevcut olan bilgileri destekleme eğilimindeyiz ve riskler belirgin bir hal alırsa teorik olarak diğer bütün riskler ve tehlikeler de göze batıyor. Bunu, illüminati gibi hiçbir somut kanıtı bulunmayan söylentilerin kolayca yayılmasına benzetebilirsiniz. Bu noktada da, toplumda hakim olan bireysel eğilimlerin sosyolojik değişimler yarattığı gerçeğine ulaşıyoruz.

Bu orantısız risk algısı, insanların silah alması gerektiğini düşünmelerine neden olabilir. Ancak uzman psikolog Sarah Gorman'a göre bu durum insanları başka bir tuzağa daha itiyor: Bir silahın sizi güvende tutacağı ve silahınızın evinizi daha güvensiz kılmayacağı inancı. Gorman, "Eğer bir silah satın alıp evinizde saklıyorsanız; kaza, intihar ya da ev içi anlaşmazlıklar yüzünden sizin ya da evinizdeki başka bireyin öldürülme riskini arttırmış olursunuz” uyarısında bulunuyor. 

İşte bu noktada çalışmalara dahil olan ve bireysel olarak silahlanmayı tercih eden katılımcılar bu uyarıdaki gerçeği reddediyorlar.

İnsan beyni zorlukları reddetmek üzerine programlanmıştır:

Gorman sözlerine, “İnsanların beyinleri zorlukları reddetmek için programlanmıştır. Kişiliğimizin ve kimliğimizin tehdit altında olduğunu hissedersek panikleyebiliriz.” şeklinde devam ediyor.

Psikiyatrist Joe Pierre ise silah sahibi olma psikolojisi hakkında çalışmalar yapan bir diğer dikkat çekici araştırmacılardan. Korkuya dayalı olarak artan pazar eğilimlerinin köklü nedenleri olduğunu ve kitleselleşen korkunun ötesine bile geçebileceğini söylüyor.

Bireylerden topluma doğru gerçekleşen bu eğilim, ABD özelinde sadece terör olaylarının arttığı dönemlerde değil, ilginç bir şekilde Obama başkan seçildiğinde de gerçekleşmişti. Ancak o dönemde insanlar, gittikçe sıkılaştırılan bireysel silahlanma hukukuna takılmamak için bu eğilim içerisindeydiler. Trump’un başkanlık sürecinde ise silah satışlarının genel anlamda azaldığı görüldü.

Bilim insanları toplum üzerinde büyük etkisi olan medyayı, silahlanma ve şiddetin nasıl durdurulacağı konusunda söylemler üretmeye davet ediyor. Ancak medyanın seslenme tarzı halkı korkuya sürüklüyor ve hep aynı olayları görüyor, duyuyoruz. Çünkü korku aracılığıyla kişilerin tartıştıkları gündem konuları değişiyor. Arkadaşlarınızla bir masaya oturduğunuzda, dün haberlerde izlediğiniz Mars roketini ya da kanser tedavisini değil, terör olaylarını konuşuyorsunuz. Çünkü diğerleri sizi silahlar kadar korkutmuyor ve insanlar bu şekilde korkularına sarılmaya alışıyorlar. 

Devletlerin ve dünyayı avucunun içinde tutan hükumetlerin, silah ticaretiyle inanılmaz para kazandıklarını duymuşsunuzdur. Korku, toplumları düşünemez hale getirirken aynı zamanda bu korkunun yaratıcılarına para kazandırıyor.

Bir taşla iki kuş mu demiştiniz, aynı taşla dünya çapında milyonlarca koyuna ne dersiniz?

Terörden daha teklikeli olan şey aslında oyuncak olan medya mı? Silahları ise kameralar ve objektifler mi?

Suçlu kim? Siz cevaplayın.