Herkesin Birbirine Borcu Olduğu Bir Kasabaya Yeni Bir Müşteri Gelip 500 TL'yi Ekonomiye Kazandırırsa Ne Olur?

"500 TL"nin değeri tam olarak nedir? Elden ele dolaştıkça aslında bu para daha fazla değere dönüşür. Bunun nasıl çalıştığını gösteren zengin misafir paradoksuna yakından bakalım.

Paranın tam olarak nasıl bir çalışma mekanizması olduğunu biliyor musunuz? Bugün size anlatacağımız paradoks, bunu anlamaya yardımcı olabilir. "Zengin misafir paradoksu" olarak adlandırılan bu kavram, paranın aslında nasıl dolaştığını daha iyi anlamamızı sağlıyor. 

Çok para kazanmak için öncelikle paranın nasıl bir mantıkla çalıştığını kavramak gerekiyor. Paranın pek çok noktada bir aracı olduğunu fark ettiğimizde ona olan bakış açımız da değişebilir.

Zengin misafir paradoksu tam olarak nedir?

Ekonomik olarak zor durumda olan bir kasabada herkesin birbirine borcu vardır. Ayrıca bu kasabada batmak üzere olan bir otel de bulunur. Bir gün bu otele zengin bir misafir gelir ve geceyi orada geçirmek ister. Ancak odayı tutmadan önce tüm odaları görmek istediğini söyler. Resepsiyonist ise misafirden odaları beğenmemesi durumunda geri ödeyeceği bir depozito ister. Misafir 500 TL'lik depozitoyu resepsiyoniste verir ve odaları gezmeye başlar. 

Misafirin verdiği bu para, otelin aşçıya ödeyemediği 1 aylık maaşına denk gelmektedir. Parayı alan aşçı, maaşını alamadığı için yazdırmak zorunda kaldığı bakkal borcunun tam da bu paraya denk geldiğini görür. Bakkal da çocuğunu doktora tedavi ettirmiştir ve bunun için doktora 500 TL borcu vardır. Eline geçen parayı doktora verir. Doktor ise henüz kasabaya yeni gelen hemşirenin ödeyemediği 500 TL'lik maaşını bu parayla öder. 

Hemşire, kasabada yeni olduğu için otelde kalmaktadır. Aldığı bu parayla otel borcunu kapatır. Bu süreçte odaları gezen misafir hiçbir odayı beğenmez ve parasını alıp geri gitmek ister. Resepsiyonist ise bu isteğin üzerine hemşireden aldığı 500 TL'yi misafire geri verir. 

Bu paradoks bize paranın nasıl çalıştığını gösteriyor.

[GIPHY:NiL4lEr3rKvA7KAw1n][/GIPHY]

Hikayeye göre piyasaya giren canlı para elden ele dolaşarak yeniden ilk kişiye ulaştı. Bu süreçte de herkesin borcu kapanmış oldu. 

Aslında bu kişilerin hepsi bir araya gelip borçlarını hesaplasalardı paraya gerek kalmadan da bu borçlar kapanmış olurdu. Ancak bunun gerçek piyasada çok da mümkün olmadığını biliyoruz. Bu sebeple piyasaya giren para bir nevi garantörlük görevini üstlendi ve para döngüsü sağlandı. 

Bankalar aslında benzer bir sistemle çalışıyorlar.

[GIPHY:5h2y8AWPeFMYpcOVqf][/GIPHY]

Banka, bir müşterisinin kendi hesabına yatırdığı parayla başka bir müşteriye kredi verir ve bu sayede gelir elde eder. Yani aslında kendine ait olmayan parayı bir başkasına vererek kazanç sağlar. Burada resepsiyonist kendisine emanet edilmiş parayı piyasaya sokmuş, kendi borcunu kapattıktan sonra geriye aldığı parayla yeniden müşteriye parasını vermiştir. Borcu kapandığı için de iflas etmesine gerek kalmamıştır.

Zengin misafir paradoksu, bizlere paranın çalışma şekliyle alakalı önemli bilgiler sunuyor. Piyasaya giren sıcak paranın az da olsa ne kadar önemli olduğunu gördüğümüz bu tarz paradoks içeriklerinin devamının gelmesini istiyorsanız bizlere yorumlarda belirtebilirsiniz.