Müzik Notalarının İsimleri Nereden Geliyor?

İnsanlığın tarihinin hemen hemen her bölümünde yeri olan müzik, notaların oluşturulması ve okunuşlarının ortaya çıkmasıyla büyük bir kültürel gelişime neden oldu. Peki notaların adları nereden geliyor?

İnsanlığın tarihi ele alındığında, müziğin fazlasıyla büyük bir yeri olduğunu görüyoruz. Doğal yaşamın ortaya çıkardığı sesler bile doğru şekilde kullanıldığında, birer sanat eserine dönüştürülebiliyor. Buna ek olarak yüzyıllar önce, insanların duygularını ifade edebilmek için de müzik yaptığını biliyoruz.

Medeniyetlerin ortaya çıkması ve gelişmesiyle birlikte duyguların ifade ediliş biçimi de müzikle gelişti. Müzik, hayatın içine o kadar işledi ki savaşlarda bile bir araç olarak kullanıldı. Günümüzde yapılan birçok araştırmadan da gördüğümüz üzere müziğin insan ruhunu etkileyebildiği biliniyor.

Sesi şekillendiren adam Guido d'Arezzo:

Müzik, sesin şekil almış halidir. Belli bir düzene oturtularak ortaya çıktığı için aynı zamanda bir dil olarak da kabul edilir. Din, dil ve ırk farkının bir önemi olmadan her insana aynı duyguyu yaşatabilir.


İnsanlığın tarihi boyunca önemli bir yeri olan müziği bir dil olarak kabul ediyorsak, notalar da bu dilin abecesidir. Günümüzde bazı bölgeler haricinde tüm dünyada kullanılan notaların isimleri, ilk olara müzik teorisyeni Guido d'Arezzo tarafından ortaya çıkarılmıştır.

Müziği adeta bir dil gibi akıcı olarak okuyabilmek için bir sistem geliştiren d'Arezzo'nun yöntemine, bugün "solfej" diyoruz. Solfej, hepimizin aşina olduğu "do, re, mi, fa, sol, la, si" şeklinde okunan dizgenin adıdır.

Notalar neredeyse 1000 yıllık:

Bahsi geçen bu dizge, d'Arezzo'nun icadı olarak 1030 yılında karşımıza çıktı. d'Arezzo'nun bu dizgeyi oluşturma amacı, farklı kliselerdeki şarkıların aynı şekilde çalınmasını sağlamaktı. Ortak bir müzik anlayışı üretmek isteyen d'Arezzo, Aziz Lohannes Battista ilahisindeki cümlelerin ilk hecelerini parmak uçlarına yazmıştı. İlahideki mısralar daha sonradan bizim nota olarak bildiğimiz kısa sesleri ifade ettiler:

  • Ut queant laxis - (sadece senin hizmetçilerin)
  • Resonare fibris - (özgürce ilahi söyleyebilir)
  • Mira gestorum - (mucizeleri hakkında)
  • Famuli tourum - (işlerin hakkında)
  • Solve polluti - (günahlarının lekelerini sil)
  • Labii reatum - (onların dudaklarından)
  • Sancte Johannes - (Aziz John)

(Dipçe: İlk mısrada yer alan Ut sesi okunurken uzatılamadığı için sonradan Do olarak değiştirildi.)

Guido d'Arezzo'nun geliştirdiği bu yöntem sayesinde, müzik yeni bir çağa geçiş yaptı. İlk zamanlarda yukarıdaki gibi 7 adet nota yoktu. Son mısrada yer alan Si notası Guido d'Arezzo'dan sonra dahil edildi. d'Arezzo'nun müzik dünyasına kattığı bu yönteme günümüzde "Guido'nun Eli" adı veriliyor.

Guido'nun Eli yöntemi ilk olarak Avrupa'da ardından diğer ülkelere yayıldı. Fakat günümüzde bile bu yöntemi kullanmayan ülkeler mevcut.

İspanya, Fransa, Romanya, Yunanistan, Türkiye, İtalya, Portekiz, Rusya, Moğolistan, İran, Arabistan, İsrail, Bulgaristan ve Ukrayna'da yaygın olarak kullanılan bu yöntem, geriye kalan ülkelerde yerini C, D, E, F, G, A, B dizgesine bırakmış durumda. Bu dizgenin açılımı ise gibi:

  • Do: C
  • Re: D
  • Mi: E
  • Fa: F
  • Sol: G
  • La: A
  • Si: B

Artık bir daha müzik dinlerken, notaların nereden geldiğini de biliyor olacaksınız :)