Kuşkusuz ki çağımızın en büyük problemlerinden biri teknolojinin gelişmesiyle beraber evinden çıkmayan, evden çıktığı takdirde de iş yerinde kapalı bir alanda saatler geçiren insanlar. Hatta işi nesil farkına yorduğumuz zaman 90'lı yıllarda doğan nesil ile günümüz çocukları arasında dahi sokakta vakit geçirme süresi konusunda derin uçurumlar mevcut.
Bir pencere markası olan Velux, bu tür kapalı alanlara bağımlı bir yaşamın insan vücudunda ne gibi zararlara yol açtığını ve aslında temiz olduğunu düşündüğümüz evlerin, yaşam kalitesini nasıl düşürdüğünü etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor. Velux’un reklam filmine göre biz ne kadar temizlik yaparsak yapalım, evlerimiz doğaya oranla çok daha sağlığa zararlı ve günden güne bize ve gelecek nesillerimize zarar veriyor.
Günümüzde ortalama bir insan, standart kapalı mekan bir işte çalışıyorsa günün ortalama 15 dakikasını açık havada geçirebiliyor. Velhasıl maaleseftir ki insan denen canlı bu tür bir yaşam tarzına uygun değil. Aslında her birimiz bu hayat tarzı ile yaşam kalitemize zarar veriyoruz. Mantık çerçevesinde de düşündüğümüzde evimizin içerisinde yaptığımız yemek, ütü hatta bazen oda içeresinde kurutulan çamaşırlar havadaki nem düzeyini arttırarak insan doğasına aykırı bakterilerin üremesine sebep oluyor. Bu tür kısıtlı kapalı bir alanda gelişen bakteriler de solunum yolu ve kalp rahatsızlıklarına yatkınlığa sebep oluyor. Verileri değerlendirdiğimizde nesilden nesile artan alerjik hastalıkları ve astımı da bu konuya dair kanıt olarak göstermek mümkün.
Tüm bunların dışında en basit düşünceyle bile sürekli kapalı alanlarda olmak, uyku düzenimize ciddi zararlar vererek vücudun bağışıklık sistemini daha da zayıflatabiliyor. Sonuç olarak distopik bir yaklaşım gibi gözüken bu reklam filmi, aslında içerisinde ciddi gerçekler barındırıyor.