Koronavirüsün Laboratuvarda Üretildiği Yönündeki İddiaları Çürüten Araştırma

Bilim insanları tarafından yapılan yeni bir araştırmada, COVID-19 hastalığına yol açan SARS-CoV-2 virüsünün yarasalarda yaşayan yakın bir kuzeni keşfedildi. Bulgular, yarasaların enfeksiyonun en olası doğal konakları olduğunu ve virüsün bir laboratuvarda yapay olarak oluşturulmadığını gösteriyor.

Yeni tip koronavirüs pandemisi COVID-19, dünya genelinde milyonlarca insanı etkilemeye devam ederken, bilim insanları da hastalığa neden olan virüsün kökenini aydınlatmak için çalışmalarını sürdürüyor. 

Genel kanı, SARS-CoV-2 olarak adlandırılan virüsün Çin’in Wuhan kentinde vahşi hayvanların satıldığı bir pazardan çıktığı yönünde. Bilim dünyasının elinde bu kanıyı güçlendiren pek çok kanıt olsa da, salgının ilk nerede başladığı hala kesin olarak bilinmiyor. Dahası, Wuhan Viroloji Enstitüsü’nün söz konusu hayvan pazarına sadece 200 metre mesafede olması da, bazı soru işaretlerine neden oluyor.

SARS-COV-2'nin Wuhan kentindeki vahşi hayvan pazarından çıktığı tahmin ediliyor

Çin’de yapılan yeni bir araştırma, COVID-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün kaynağına ilişkin önemli bilgiler sağlıyor. Virüsün yarasalarda yaşayan yakın bir kuzenini keşfeden bilim insanları, patojenin SARS-CoV-2 ile büyük oranda benzerlik gösterdiğini ortaya koydu.

RmYN02 olarak tanımlanan yeni koronavirüs, 2019'un sonlarında Çin'in güneybatısında bulunan Yunnan eyaletindeki yarasalardan alınan örneklerde keşfedildi. Current Biology dergisinde yayınlanan çalışmaya göre yeni virüsün genetik analizini gerçekleştiren Çinli araştırmacılar, yeni virüsün genomunun SARS-CoV-2 ile yüzde 93.3 oranında aynı olduğunu tespit etti. 

Araştırma, SARS-CoV-2 virüsünün kaynağına ilişkin önemli bilgiler sağlıyor

Yeni analiz edilen koronavirüsün başak proteininin iki alt biriminde (S1 ve S2) olağandışı amino asitlere rastlayan bilim insanları, bu özelliğin SARS-CoV-2’de de olduğunu aktardı. Bunun yalnızca vahşi doğada yaşanan evrim sürecinin bir parçası olarak ortaya çıkabileceğini söyleyen araştırmacılar, böylece SARS-Cov-2 virüsünün bir laboratuvarda üretildiği yönündeki iddiaları boşa çıkarmış oldular.

Öte yandan RmYN02, SARS-CoV-2'nin bilinen en yakın akrabası değil. 2013 yılında Çin’in Yunan kentinde bulunan Rhinolophus affinis türündeki yarasalardan toplanan RaTG13 adındaki nükleik asitin SARS CoV-2'ye yüzde 96 oranında benzerlik gösterdiği tespit edilmişti, ancak virüsün insanlara geçiş hikayesinde hala doldurulması gereken boşluklar var.

Virüsün yarasalardan başka bir hayvana, oradan da insanlara geçtiği düşünülüyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yarasaları SARS-CoV-2'nin en olası doğal rezervuarı olarak kabul ediyor, ancak yarasa koronavirüsü ve SARS-CoV-2 arasındaki farklar, insanların bir ara konakçı tarafından enfekte olduğunu gösteriyor. Şubat 2020'de yayınlanan bir çalışmada, pangolinin genomik uyumunun, SARS-CoV-2'ye yüzde 99 oranında benzediği ortaya çıkmıştı. Bu da söz konusu hayvanın, virüsün insanlara bulaşmasında ara rezervuar görevi görmüş olabileceğina işaret ediyor. 

Çin’de bulunan Shandong Tıp Üniversitesi Patojen Biyoloji Enstitüsü'nden Prof. Weifeng Shi, "Ne RaTG13 ne de RmYN02, SARS-CoV-2'nin doğrudan atası değil, çünkü bu virüsler arasında hala evrimsel bir boşluk var” diyor. Her şeye rağmen yaptıkları çalışmanın virüsün insanlarda nasıl ortaya çıktığı hakkında çok daha fazla şey anlatacağını söyleyen Prof. Shi, ekibi ile birlikte kafalardaki bazı soru işaretlerine cevap bulmayı umuyor.