Facebook Nitelikli Dolandırıcılıkla Suçlanıyor (Artık Şaşırmıyoruz)

Facebook dünyanın en büyük reklam aracılarından birisi konumunda. Şirketin ana gelir kaynağı da aldığı bu reklamlar. Reklam verenlerin güveni ise son skandalların etkisiyle sarsılmış vaziyette.

Facebook hakkında iki yıl önce yapılan haberler, batmak üzere olduğundan bahsediyordu. Açıklamaların konusu ise veri hırsızlığı falan değildi. Hatta Cambridge Analytica ve 2016 ABD seçimlerine ilişkin skandallar bile daha patlamamıştı. Yine de oldukça önemli bir açıklamaydı: Facebook, video reklamların metriklerini yanlış ölçmüş, yüzde 60 ila 80 arasında bir oranda şişmiş sonuçlar elde etmişti. Bu dönemde Facebook, reklam verenlere "video reklam verin, video reklamlar üzerinden yürüyün" baskısı yapıyordu. 

O dönemde izleme süreleri olduğun için başlayan davalar, bugün bambaşka gerçeklerin ortaya çıkmasını sağladı. Davacılar adına açıklama yapan bir şikayetçi, Facebook'un izlenme sayılarını yüzde 900 daha yüksek gösterdiğine emin olduklarını açıkladı. Daha da önemlisi şirketin bu durumdan bir yıl boyunca haberi vardı. Davacı bir adım daha ileri giderek, bu bilgiyi reklamverenlerden saklayan Facebook'un nitelikli dolandırıcılık gerçekleştirdiğini savunuyor. Bu skandal, Facebook için kullanıcı verilerini kaptırmak gibi skandallardan çok daha büyük bir problem. 

Facebook'un pek çok skandalı oldu, pek çok büyük problem yaşattılar. Yine de şirket her zaman iyi para kazandı. Kişisel veriler konusunda kokuşmuş bir firma olarak gözükse de müşteri edinmek, tanınırlık sağlamak isteyen ya da müşterileri hakkında analize ihtiyaç duyan firmalar için müthiş bir kaynak oldu. Zuckerberg de senatodaki konuşmasında bu duruma vurgu yapmış, 70 milyondan fazla işletmenin Facebook kullandığını söylemişti. Facebook'un avantajı, daha önce sadece büyük bütçelere sahip büyük firmalara ait reklam işini küçük şirketler için de mümkün kılmasıydı. 

Facebook'un şimdiye kadar kullandığı en geçerli argümanları, reklam verenlerin faydasına yaptığı işler olmuştu. Bu savunmayı artık yapması biraz zor. Esas parayı veren kişilerin güvenini kaybetmesi durumunda, Facebook'a ne olur? Evet, esas soru da bu. 

Davacının ifadesine göre Facebook, yaptığı hatayı kabul etmek yerine, yanlış sonuçları göstermeye devam edip bu sorunu gizledi. Daha sonra da eski, hatalı ölçümleri emekli edip yerine farklı algoritmalar kullandı, farklı isimde ölçümler getirdi. Davacıya göre Facebook sorunu kimseye söylemeden yavaş yavaş örtbas etme yöntemini seçti. Böylece reklam verenler değişiklikleri fark etmeyecekti. 

İlk gelen raporlara göre Facebook, değerleri müşteri başına yüzde 150 ile yüzde 900 arasında değişen oranlarda şişirme yapmıştı. İç kaynaklardan alınan verilerde hatalı izleme oranları yüzde 775 ve yüzde 621 daha yüksek görüldüğü iddia edildi.

The Wall Street Journal'a açıklama yapan Facebook, sorunu müşterilerden sakladıkları yönündeki iddiaları kabul etmedi. Yetkililer, sorunu fark eder etmez müşterilerini bilgilendirdiklerini, yardım merkezini de bu sorunu açıklayacak şekilde güncellediklerini söylüyorlar.

Facebook'un işletme ve pazarlama ortaklığı başkan yardımcısı David Fischer, 23 Eylül 2016'da yaptığı açıklamada şirketin problemi bir ay önce keşfettiğini, müşterilerine haber verildiğini söylüyordu. Şikayetçilere göre ise aynı dönemde bir başka Facebook çalışanı, sorunu yeni keşfetmediklerini söylemişti. Kasım 2016'da Facebook, denetim firmaları gibi üçüncü partileri izleyici sayılarını kontrol etmeleri için göreve getireceğini açıklamıştı.

Bu davada "kısa süre" ya da "bilinçli olarak" gibi kavramların çok öznel olduğu bir gerçek. Ne olursa olsun, facebook bazı verilerde yaptığı hataları gizleyerek, reklamverenlere bütçeleri konusunda baskı uygulamış ve yanlış yönlendirmelere sebep olmuş gibi görünüyor. 

Facebook'un olası bir tazminatı ödemesi çok zor değil, ancak buradaki esas problem Facebook'un gerçek ve daimi müşterileri olan reklamverenlerin şirkete olan güvenini kaybetmesi. Bu da şirket içinde hiç bir veri açığının yaratmadığı kadar büyük bir sorun yaratabilir.