Dev Okyanuslara Sahip 14 Gezegen ve Uydu (Plüton İçerir)

Evrende yalnız olup olmadığımızı anlamak için, yaşamın devamlılığını sağlayan suyun izlerini aramaya devam ediyoruz. Su, Dünya’da yaşamın ilk oluşmaya başladığı yer. Peki ya diğer gök cisimlerinde de benzer bir durum varsa? Güneş Sistemi içinde ya da dışında, üzerinde su barındırdığı kesin olarak tespit edilen gezegenleri listeledik.

Modern bilimin yaşamın kökenini dayandırdığı olay Büyük Patlama’dır. Bu olay esnasında oluşan hidrojen elementi, Güneş gibi ya da ondan daha büyük olan yıldızların merkezinde üretiliyor, evrenin her köşesine saçılıyor. Bir hidrojen atomu, iki oksijen atomuyla bir araya geldiğinde su molekülünü oluşturuyor. Hani yıldızların doğduğu o büyük nebulalar var ya, işte onlarda büyük miktarda su bulunuyor, ancak çoğunluğu gaz halinde.  

Popular Science Türkiye tarafından Mayıs sayısında derlenen Dünya dışındaki su barındıran gökcisimleri, barındırdıkları suyu nebulalara ve yıldızların ürettiği hidrojen atomlarına borçlular. Şimdi, bilim kurgu filmi izlemiş etkisi yaratacak listeye lafı daha da uzatmadan geçiş yapalım. Aşağıda göreceğiniz gök cisimlerinin hepsinde su var. Dünya’ya en yakın olandan başlayıp, en uzak olana doğru gidelim: 

Cüce gezegen Ceres: 

 

Mars ile Jüpiter arasında yer alan Ceres, yüzeyindeki kraterler içerisinde su barındırıyor. Nitekim gezegenin boyutu son derece ufak ve su katı ve gaz haliyle bulunuyor. Üzerinde yaşam barındırdığına dair net bir bulgu olmamakla birlikte, Dünya’ya en yakın, üzerinde su barındıran gök cismi niteliği taşıyor 

  • Güneş’e uzaklığı: 418 milyon 880 bin kilometre 
  • Ekvator çevresi: 2992 kilometre (Dünya’nın 17’de 1’i) 

Jüpiter’in uydusu Ganymede:

Gaz devi Jüpiter’in bir diğer uydusu olan Ganymede, sırasıyla buzul ve su katmanlarından oluşan yüzeyi ile biliniyor. Yani bir başka deyişle cismin yüzeyinde buzul, altında okyanus, altında farklı buzul ve okyanus tabakaları var. Merkür ve Plüton’dan daha büyük olan Ganymede, ne yazık ki çalışmalara göre yaşam barındırma ihtimali çok düşük bir yer.

  • Güneş’e uzaklığı: 777 milyon 313 bin kilometre 
  • Ekvator çevresi: 16.532 kilometre (Dünya’nın 2,4’te 1’i) 

Jüpiter’in uydusu Callisto: 

 

Yüzeyindeki kraterlerle dolu buz tabakasının altında, 10 kilometre derinliğinde okyanus barındıran Callisto, ne yazık ki yaşam ihtimalinin düşük olduğu bir yer. Güneş Sistemi’ndeki en çok kratere sahip olan cisim olan Callisto’ya ulaşıp örnek topladıktan sonra dönmek çok güç. Belki günün birinde, ancak yakın zamanda değil.  

  • Güneş’e uzaklığı: 777 milyon 904 bin kilometre 
  • Ekvator çevresi: 15.144 kilometre (Dünya’nın 2,6’da 1’i) 

Jüpiter’in uydusu Europa: 

Dünya dışı yaşama ilişkin, Güneş’e en yakın umut vadeden yere hoş geldiniz. Europa, dev bir okyanusa sahip. Su cismin yüzeyinde katı, sıvı ve gaz hallerinde bulunuyor. 2020 yılında NASA, Clipper uzay aracı ile bu suyu ve potansiyel yaşamı inceleyecek. Dışındaki buz tabakasının altında, ılık buz ya da sıvı halde suyun olduğu düşünülüyor. Bunun nedeni ise sıcak metal çekirdeğinden yayılan ısı. 

  • Güneş’e uzaklığı: 780 milyon kilometre 
  • Ekvator çevresi: 9807 kilometre (Dünya’nın 4’te 1’i) 

Satürn’ün uydusu Enceladus: 

Geçtiğimiz yıl Cassini tarafından net görüntüleri çekilen Enceladus, Güneş Sistemi içerisindeki en çok heyecan uyandıran yerlerden. Yüzeyindeki buzul tabakasının altında derin bir okyanus, okyanus tabanında da termal enerjinin çıkış noktası olan bacalar var. Benzer yapılar, Dünya sularının da tabanında bulunuyor, hatta gezegenimizdeki yaşamın ilk oluştuğu yerler de bu bacalar etrafındaki ılık sular. Enceladus’ta tek hücreli basit canlıların olduğundan şüphe ediliyor, cisim üzerinde gönderilen araçlarla araştırmalar devam ediyor. 

  • Güneş’e uzaklığı: 1 milyar 480 milyon 400 bin kilometre 
  • Ekvator çevresi: 1584 kilometre (Dünya’nın 25’te 1’i) 

Satürn’ün uydusu Titan: 

Avengers ekibinin 10 yıllık sinema macerasına baltayı buran Thanos’un hayali memleketi Titan, yabancı yaşam umudunun gerçekten de yüksek olduğu bir yer. Yüzeyi göller ve üzerilerinde yüzen buzullarla dolu olan cisim, aynı zamanda yer altında gizlenmiş bir okyanusa da sahip. Potansiyel yaşamın izlerine okyanusta olmasa da yüzeydeki göllerde rastlayabiliriz. Ayrıca uyduda yoğun şekilde devam eden metan yağmurları da söz konusu.  

  • Güneş’e uzaklığı: 1 milyar 421 milyon 180 bin kilometre 
  • Ekvator uzunluğu: 16.178 kilometre (Dünya’nın 2,4’te 1’i) 

Satürn’ün uydusu Mimas: 

 

Yüzeyindeki sıcaklık dalgalarıyla, bugüne kadar gözlemlenen cisimlerden farklı bir profil çizen Mimas, Satürn’ün halkaları sayesinde gezegenin yörüngesindeki yerini koruyor. Yüzeyinin altında hapsolduğu düşünülen 25-30 kilometre derinliğindeki okyanusun varlığı henüz kesin değil. Bu nedenle potansiyel yaşam için henüz kesin bir şey söylenmiyor. 

  • Güneş’e uzaklığı: 1 milyar 421 milyon 180 bin kilometre 
  • Ekvator uzunluğu: 1.245 kilometre (Dünya’nın 32’de 1’i) 

Neptün’ün uydusu Triton: 

Yüzeyinde buzulların ve lavların aynı anda bulunabildiği bir gök cismi daha söyleyin. Triton’da bir okyanus bulunduğuna dair net kanıt olmasa da lavların varlığı, yüzeydeki buzulların sıvı hale dönüştüğü bir su birikintisi çıkarımını mümkün kılıyor. Sadece yakınından geçen Voyager 2 aracıyla gözlemlenen Triton, olası yaşam barındırdığına dair henüz bir kanıt sunmadı.  

  • Güneş’e uzaklığı: 4 milyar 487 milyon 936 bin 130 kilometre 
  • Ekvator çevresi: 8.504 kilometre (Dünya’nın 4,7’de 1’i) 

Cüce gezegen Plüton: 

Yüzeyinde kanyonlara sahip olan Plüton, aynı zamanda bir okyanusa sahip olduğuna dair kanıtlar sundu. Yine söz konusu okyanus, düşük sıcaklık koşullarından dolayı yüzeyinin altında yer alıyor. New Horizons uzay aracı, yüzeyindeki su buzullarının yoğunluklarını haritalandırmayı başarmıştı.

  • Güneş’e uzaklığı: 5 milyar 906 milyon 376 bin 272 kilometre 
  • Ekvator çevresi: 7.232 kilometre (Dünya’nın çevresi, 5.5 kat daha uzun) 

Güneş Sistemi dışındaki su barındıran gezegenler: 

HAT-P-11b:

2009 yılında keşfedilen, Cygnus Takımyıldızı’nda bulunan Dünya benzeri gezegen Hat-P-11b, bulgulara göre temiz bir atmosfere sahip. Aynı zamanda çevresinde dolaştığı yıldızın, sıcaklık açısından yaşama elverişli bir bölgesinde bulunuyor. Uzaklığı dolayısıyla daha kesin bilgiler için daha gelişmiş gözlem araçlarına ihtiyaç duyuluyor.  

  • Güneş’e uzaklığı: 124 ışık yılı 
  • Ekvator çevresi: Dünya’nın 5 katı 

Kepler-22b: 

 

Dünya’daki yaşam koşullarının tümü Kepler Uzay Teleskobu tarafından 2011’de keşfedilen, Kepler-22 yıldızının etrafında dönen bu gezegende de var. Bilim insanları, burayı daha yakından gözlemleyebilirsek, muhtemelen yabancı yaşamın da izlerine rastlayacağımızı söylüyorlar. Ortalama sıcaklığı 22 santigrat derece olup, yüzeyinde dev okyanuslar ve atmosfer döngüsü barındırıyor. Korkulan şey, eğer üzerinde bir yaşam barındırıyorsa, korkunç yer çekiminden dolayı asla uzaya çıkamayacakları yönünde. Teknolojik olarak gelişmiş, yerçekiminden kurtulmak için farklı yollar keşfetmiş olabilirler. Gördüğünüz üzere bu gezegen için yaşamın varlığını ya da yokluğunu değil, nasıl bir şeye benzeyeceğini tartışıyoruz. Yani umutlar o denli yüksek.

  • Güneş’e uzaklığı: 587 ışık yılı 
  • Ekvator çevresi: Dünya’nın 2.5 katı 

Kepler-62f: 

 

Kepler teleskobunun 2013 yılındaki bir diğer keşfi olan Kepler-62 yıldızının yörüngesindeki umut vadedici gezegen. Aynı yıldızın yörüngesinde 5 farklı gezegen olduğu kesinleşmiş bir bilgi. Yaşama elverişli bir bölge olarak lanse edilen Kepler-62f, yoğun bir atmosfere sahip, yüzeyinde de okyanuslar olduğu tahmin ediliyor. Bu okyanuslar, yaşamla dolu olabilirler.  

  • Güneş’e uzaklığı: 1200 ışık yılı 
  • Ekvator çevresi: Dünya’nın 4,4’te 1’i 

Kepler-452b: 

Eğer gezegenler arasında bir akrabalık bağından söz edebiliyorsak, 2015 yılında keşfedilen Kepler-452b, Dünya’nın abisi olabilir. Zira yörüngesinde döndüğü yıldız 6 milyar yaşında. Kepler-452b, Dünya’nın tam 60 katı büyüklüğünde. Yüzeyinde okyanuslar, atmosfer ve döngüler barındırıyor. Bu gezegen oluşmaya başladığında Dünya’yı bırakın, henüz Güneş Sistemi bile yoktu.  

Bilim insanlarına göre yaşlı gezegenin üzerinde bir yaşam varsa, muhtemelen son evresine girmek üzere. Zira yıldızı sürekli genişleyen gezegendeki sıcaklıklar artmaya, su buharlaşmaya devam ediyor. Bu durumun atmosferinde bir sera etkisi yarattığından şüphe ediliyor. Üzerinde yaşaması muhtemel canlıların, korkunç boyuttaki yer çekiminden kurtulmaları için bizden kat ve kat büyük olmaları gerek. Elbette iş yaşama geldiğinde varsayımlara yönelik konuşuyoruz. Her şeye rağmen dünyadan yüzlerce ışık yılı uzaklıkta bir akrabasının bulunduğunu biliyoruz. 

Kepler-452b'nin bir yılı 385 gün sürüyor. 

  • Güneş’e uzaklığı: 1400 ışık yılı 
  • Ekvator çevresi: Dünya’dan %60 daya uzun 

Eğer uzay hakkında listelememiz istediğiniz farklı konular varsa, görüş ve önerilerinizle birlikte yorumlar kısmından bizimle paylaşabilirsiniz.