Gördüğünüz gibi "donuk zekalı-sınır zeka" aralığındayız. Bunun bir altındaki aralık ise "eğitilebilir zihinsel engelli".
- 0-24 puan aralığı zihinsel engelli
- 25-44 puan aralığı öğretilebilir zihinsel engelli
- 45-75 puan aralığı eğitilebilir zihinsel engelli
- 76-89 puan aralığı donuk zeka-sınır zeka
- 90-110 puan aralığı normal zeka
- 111-129 puan aralığı parlak zeka
- 130-160 puan aralığı üstün zeka
- 160 ve üstü puan aralığı dahilik
77.yiz demiştik. Listede biraz daha altta yer alan ülkeler hangileriymiş bir bakalım: Evet, ada yerlileri!
Kuş uçmaz, kervan geçmez yerler. Eğitim, bilim, teknoloji konusunda epey geride olan toplumlar.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/81/21a81d4be0ca295536925036adaa6c67928331d1.jpeg][/IMAGE][VIA:Solomon Adaları yerlileri][/VIA][/VIAIMAGE]
Zaten biraz daha aşağılara inersek Amazon yerlileriyle karşılaşırız muhtemelen.
Bir de üstümüzdeki ülkelere bakalım: Irak, Vietnam vb. ülkeler bulunuyor.
Bu ülkelerin tamamı da çeşit çeşit sorunlarla boğuşuyor.
En zeki ülkelere baktığımızda ise -şaşırtıcı olmayan bir şekilde- eğitim, ekonomi gibi konularda gelişmiş olan ülkeleri görüyoruz.
Böylece "Bizim onlardan neyimiz eksik?" sorusunun cevabını kısmen almış bulunuyoruz.
"Benim IQ seviyem 140, düşük olanlar düşünsün." diye hemen sevinmeyin, etrafınızdakilerin düşük IQ'lu olması ve toplumsal şartlar sizin de zekâ seviyenizi düşürüyor.
Yani 150 IQ'nuz olacakken, şartlardan dolayı 140 IQ'ya sahipsiniz(tahmini bir değer bu, daha az veya çok da etkileyebilir). Buradan da anlıyoruz ki yazar Jim Rohn'un "İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır." sözünün doğruluk payı varmış demek ki.
İçinde yaşadığımız ülke, yönetim sistemi, ekonomik faktörler, eğitim şartları, yeterli ve sağlıklı beslenip beslenmediğimiz, genetik yapımız, çevreden alınan uyaranın zenginliği gibi birçok faktörün etkisiyle zekâ seviyemiz adeta bir oyuncak hamuru gibi şekillenir.
[VIAIMAGE][IMAGE:/images/editor/default/0003/81/979487a4c7e1f293198a7ab2fe913a08125d7d63.jpeg][/IMAGE][VIA:Bağcılar, İstanbul (Uydu görüntüsü)][/VIA][/VIAIMAGE]
İşte temel sorun da bu faktörlerin bazılarının yetersiz olması. Ancak buna geçmeden önce Flynn Etkisi denen bir çalışmadan bahsedelim ki ileride anlatacaklarımız kafanıza daha iyi otursun.
Ahlak filozofu James Flynn; her neslin, IQ testlerinde bir öncekine göre daha yüksek skorlar aldığını öne sürüyor. Daha sonra yapılan araştırmalarda da gerçekten 1950'lerden beri IQ puanlarının arttığı görülmüş.
Peki bu artışın sebebi neydi? Aslında cevap gayet basit: Refah seviyesinin artması.
Örneğin sağlık, bilim, teknoloji, beslenme alanındaki gelişmeler arttığında; hamilelikte sigara kullanımında azalma, hastalıkların daha kolay önlenmesi, zararlı kurşun boyaların yasaklanması gibi çok sayıda etkisi oluyor ve bu da yıllar içinde IQ seviyesinin artmasına neden oluyor.
IQ'su yüksek olanlarda jeton düşmüş olmalı. Türkiye'de IQ seviyesinin neden düşük olduğunu anladık değil mi? Şimdi de donuk kısım için daha köşeli anlatalım: Bir üstteki paragrafta "zararlı kurşun boyaların yasaklanması" detayı örneğinden gidelim.
Zararlı olduğu çok sonra anlaşılan kurşunlu benzin kullanımı, yapılan bilimsel araştırmalara göre 2004'ten önce doğan herkesin IQ'sunu ~%4,25 oranında düşürdü. Artık yasaklandığı için doğaya olan zararı eskisi kadar fazla değil, 2004 yılından sonra doğan nesil bu yüzden bir önceki nesle göre çok daha sağlıklı ve zeki.
Bilim insanları yaptıkları araştırmalarda, düşük seviyelerde kurşun maruziyetinin bile zeka gelişimini olumsuz etkilediğini ve refleksleri yavaşlattığını tespit etti. Bununla birlikte kurşunlu benzinin felç, kalp hastalığı ve belirli kanser türleri ile bağlantılı olduğunu buldu.
Zengin ülkeler 1970'lerden itibaren kurşunlu benzin kullanımını azaltmaya, 1980'lerden itibarense yasaklamaya başladı. Ancak kullanımı 2000'li yılların başında 80'den fazla ülkede devam etti.
Türkiye'de 1996 yılında kurşunlu benzin kullanma oranı %86'ydı ve ancak 2004'te yasaklandı. Bu yüzden bu yıl ve öncesinde doğan herkesin zekâ seviyesini düşürdü. Oysa "daha erken adım atılsaydı" sadece 30 yaş üstünü etkileyecekti. İşte bu örnekte de gördüğünüz gibi bir şeylerin adımını hep geç attığımız için aradaki fark açılıyor.
Düşünün, bu sadece örneklerden bir tanesiydi. Diğer faktörleri de işin içine kattığımızda bu ülkede IQ seviyesinin neden bu kadar düşük olduğunu anlayabiliyorsunuz.
Kurşunlu benzinin yasaklanmış olması, hava kalitemizin tertemiz olduğu yanılgısına düşürmemeli.
2021 yılı verilerine göre üç büyük kentimizde Dünya Sağlık Örgütü'nün kanserojen madde ilan ettiği "Partikül Madde 2.5 (PM2.5)" kaynaklı hava kirliliğine bağlı erken ölüm sayıları şöyle:
- İstanbul'daki erken ölüm sayısı: 8895
- Ankara'daki erken ölüm sayısı: 3157
- İzmir'deki erken ölüm sayısı: 2458
PM2.5 konsantrasyonları "Dünya Sağlık Örgütü limit değerlerine uygun olsaydı", PM2.5 kirliliğine atfedilebilen erken ölümlerin sayısı azaltılarak Türkiye'de her yıl tahminen 26.000 hayat kurtarılabilirdi.
Türkiye'de halkın %27'si hava kirliliğine maruz kalırken bu oran OECD ülkelerinde %14. OECD listesindeki 38 ülkeden 33 tanesinde hava kirliliği oranı düştü ancak bilin bakalım artış yaşanan ülkeler arasında kimin ülkesi var?
Taşlar hâlâ yerine oturmadıysa diğer faktörlere de değinelim:
Yazıları ve araştırmaları zekâ, yaratıcılık ve insan potansiyeline odaklanan bilişsel bilim insanı Scott Barry Kaufman, "Flynn Etkisi; insanlara refah düzeyini yükseltmek için daha fazla fırsat sunduğumuzda, daha fazla insanın başarılı olduğunu hatırlatır." der.
Önceki nesillere göre refah seviyemiz arttığı için daha zeki olduğumuzdan bahsettik ancak biz de günümüzde bazı ülkelere göre daha az zeki olduğumuz için aslında onların önceki nesli sayılırız. Yani o refah seviyesinde değiliz, ki bunun için ekstradan istatistik/veri vermeye gerek duymuyoruz çünkü görünen köy kılavuz istemez.
Refah seviyesi konusunda istatistik/veri vermeye gerek yok dedik ancak sağlıksız beslenme konusunda vermemizde fayda var.
Avrupa Obezite Kongresi'nin raporuna göre; obez veya fazla kilolu olan yetişkin sayısı göz önüne alındığında Avrupa ülkeleri arasında Türkiye ilk sırada bulunuyor. Türkiye'de her 3 yetişkinden 2'si fazla kilolu. Obezite faktörü, zekâyı düşürdüğü gibi daha pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor.
Eğitim seviyesi ve kalitesi de IQ'yu önemli ölçüde etkiliyor.
Bu konuda en iyi olan ülkeler listesine baktığımızda IQ'su en yüksek ülkeler listesiyle ne kadar da benzer olduğunu görüyoruz. Peki Türkiye kaçıncı dersiniz? 41. sırayla yine epey aşağılardayız.
Bu sonuç da pek sürpriz değil; ne de olsa eğitim sistemi neredeyse her sene bir ileri iki geri şeklinde değiştiriliyor. Üniversite mezunlarının market çalışanı/kurye/kargocu olmaya mecbur bırakıldığı, soruların rahatlıkla çalınabildiği bir sistemden bahsediyoruz.
Biz sadece birkaçından bahsettik ancak Türkiye'de IQ'yu düşüren çok fazla faktör var. Hepsine tek tek değinebilmemiz imkansız. Yine de "Coğrafya kaderdir." düşüncesine yenilip öğrenilmiş çaresizliğin sizi esir almasına izin vermeyin.
Okuyun, sağlıklı beslenin, spor yapın, sigarayı bırakın, siyasilerin sizi kolayca yönlendirmesine izin vermeyin, çevrenizi değiştirin(değiştiremiyorsanız da sosyal medyadaki çevrenizi şekillendirin), Survivor gibi programlar yerine öğretici dizi/film/belgeselleri izleyin, dil öğrenin ve de Webtekno'nun öğretici içeriklerini okumaya devam edin.
Fakat şöyle de bir gerçek var ki; OECD verilerine göre ülkemiz nüfusunun ~%40'ı okuma/yazma, okuduğunu anlama, basit matematik/sayı bilgisi, basit problem çözme gibi temel yeteneklere sahip değil. Yani bu içeriği doğru düzgün anlayamayacak olan pek çok kişi bulunuyor maalesef. Umarız ki en sade haliyle anlatabilmişizdir.
- Kaynaklar: OECD, World Population Review, Greenpeace Türkiye