Marvel filmlerine giden hemen hepimizin yaptığı bir şey var, filmin sonundaki ek sahneleri beklerken akan yazılarda Türk isimleri aramak. Captain Marvel filminde besteci olarak ismi geçen kişi de bir Türk: Pınar Toprak.
Türk besteci, film için yaptığı çalışmayla ismini de duyurmayı başardı. Gizli ajan filmlerinin müzikleri tadında, filmin genel ambiyansını derinleştiren müziklere imza atan Toprak, Marvel’in zorlu seçim sürecine nasıl hazırlandığını anlattı.
Toprak seçmelere 70 kişilik bir orkestra götürdüğünü belirtiyor.
“Genelde, bir Marvel filmi ya kozmiktir ya da dünyada geçer ama Captain Marvel her ikisi de. Bu çift taraflılık besteleri nasıl etkiledi?” sorusuna verdiği cevapta “İşin gerçekten eğlenceli kısmı buydu. İlk görevim Hala, Kree ana gezegeni için bir ses yaratmaktı. En baştan beri havalı bir 80’ler 90’lar synth tarzı bir müzik yaratmak istediğimi biliyordum.” diyor. Genç besteci, dünya içinse daha organik ve 90’larda olduğumuzu belli edecek, kucaklayıcı bir müzik yapmak istemiş. Bütün parçaları birleştirmenin eğlenceli olduğunu söyleyen Toprak, en nihayetinde Captain Marvel’in bir hibrit olduğunu söylüyor. Toprak asla elektronik müziği tamamen terk etmeyeceklerini söylüyor.
90’lı yıllarda aksiyonun biraz da kendi kendini ortaya çıkardığını söyleyen Toprak, filmde Zor Ölüm, Cehennem Silahı gibi klasiklerin müziklerini andıran tonları seçmiş. Böylece 90’ların o havasını yakalamayı amaçlamış.
Seçmelere 70 kişilik bir orkestrayla katıldığını söyleyen sanatçı, böyle bir şeye gerek olmasa da her fırsatı çok ciddiye aldığını belirtiyor. Elden geçirilmiş bir mp3’ün de iş göreceğini ve çok yaygın olduğunu belirten Toprak, canlı kayıtların mp3 olarak gönderilmesinin de yaygın olduğunu söylüyor.
“Büyük çapta bir orkestrayı idare edebileceğimi göstermek istedim. Bir video ekibi bile kiraladım. Kimseye bunun ne için olduğunu söylemedim. Onlara “Demo 1” ve “Demo 2” adını verdim. Herkesin beni bu kapasitede görmesini istedim. Ayrıca onlara kendi stüdyo boyutlarımda kendi düzenimi de göstermek istedim.” diyen sanatçı, bir başka videoda sadece kendisi yer almış ve kameraya, Captain Marvel’in karakteri hakkındaki düşünce şeklini anlatmış. Elindeki temayı da piyanosuyla çalmış.
Toprak, fikrinin onlara müziğin nasıl olması gerektiğine dair bir fikir sunmayı düşünmüş. Kendisi, elinden gelenin en iyisini yaptığını ve fikrini en iyi sunumuyla sunduğunu söylüyor.
Marvel’in güvenlik prosedüründen geçtiğini ve izletilen iki sahneye göre müzik hazırladığını belirten sanatçı, müzikal anlamda ise Marvel’dan herhangi bir yönlendirme almamış.
Sanatçı, demodaki gördüğü kısımlardan aldığı ilhamı, filmde kullandığı “Breaking Free” şarkısında duyulabildiğini söylüyor.
Captain Marvel temasının nasıl özel bir tona sahip olduğu sorulduğunda ise sanatçı, konu üzerinde epey düşündüğünü söylüyor. Uzun süreli olabilecek bir müzik istediğini belirten sanatçı, bu durumu “Süperkahraman Teması 101” olarak adlandırıyor. Yine de alışıldık kahraman filmlerinden farklı bir nota aralığı kullandığını belirten sanatçı, müziği filmin yapısına göre şekillendirmiş. Bu tür filmlerde sık sık bütün bestenin kullanılamadığını belirten Toprak, daha ilk iki notadan seyirciyi vuracak bir müzik yapmayı planladığını söylüyor. Sanatçı, müziğin ilk 2 notasını duyduğumuz an Carol Danvers hissini vermesini istiyor.
İlk iki notanın önemli olduğunu söyleyen Pınar Toprak, müzik geeklerinin anlayacağı haliyle yedinci aralıkta bir minör kullandığını söylerken, bu notalarla “daha yükseğe, daha uzağa, daha hızlı” mantrasını yansıttığını söylüyor.
Sanatçı temayı ise stüdyoda değil yürürken bulmuş. İki gün boyunca stüdyoda tema üstüne çalışan sanatçı en sonunda kısa bir yürüyüş molası yapmaya karar vermiş. Temayı yürüyüşü sırasında bulan sanatçı, fikrini belirttiği ekip arkadaşından gelen “telefonuna kaydet yoksa sonra unutursun” uyarısı üzerine melodiyi telefonuna kaydettiğini söylüyor. Hatta o ses kaydı hala telefonunda bulunuyormuş.
Captain Marvel, dünyanın dört bir yanında Pınar Toprak’ın yaptığı müziklerle gösteriliyor. Haliyle bize de bayrakları asmak düşüyor.