Organ Bağışı Hakkında Yanlış Bilinen Doğrular

69
12
5
2
2
Organ nakli, belki de herkesin bir fikri olduğu ama çoğu doğru bilinen verinin aslında yanlış olduğu konular arasında yer alıyor. Bu kadar hayati önem taşıyan bir konu ile ilgili sizleri aydınlatmanın, bizim de görevimiz olduğuna inanıyoruz.

Organ bağışlamak, aslında bir kişiye yaşam bağışlamak demek. Sadece bir kişiye de değil, o kişinin sevdikleri, ailesi ile birlikte onlarca kişinin hayatlarını değiştirebilecek, büyük öneme sahip bir konu. Fikir olarak birinin hayatını kurtarmak oldukça herkesin yapmak isteyeceği bir olay gibi gözükse de ne yazık ki, veriler gerçekte durumun bu şekilde olmadığını gözler önüne seriyor. 

İstatistiklere göre Türkiye'de şuan tam 30 bin hasta organ nakli için bekliyor.Sadece bir kişinin bağışlayacağı organlarla, ortalama 9 kişinin hayatının kurtulabilmesi mümkün ancak ülkemizde organ bağışı konusunda, insanlar pek de hevesli değiller. İşin ilginç tarafı, çok yakınında organ nakli bekleyen bir hastası olan insanların bile, konu bir başkasına organını bağışlamak olduğunda, çekimser davranması. 

Dünya'da da organ bağışı konusunda, bölgeden bölgeye farklılıklar gözlenmekte. Batı ülkelerinde organ bağış oranları oldukça yüksek iken, doğuya doğru gidildikçe bu oran oldukça azalıyor. Hatta Japonya ve Kore gibi ülkelerde kadavradan yapılan organ bağışları, neredeyse yok denecek kadar azdır. Bu tabloya, kültür, sosyo-ekonomik durumlar, inançlar gibi etmenlerin büyük etkisi oluyor fakat bir de organ nakli hakkında gerçeği yansıtmayan söylentiler var ki, insanları bağış yapmaktan korkmaya itiyor. 

Kişiler genelde organ bağışı yaptıklarında, kendi hayatlarının riske girdiğini düşünüyorlar. Özellikle böbrek ve karaciğer gibi nakil yapılmasına çok ihtiyaç duyulan organların bağışlanması, kişilerde yarım insan kalacakları fikrini uyandırıyor. Böbreklerinden birini bağışlayan bir insanın, tek böbreği ile yaşamına gayet sağlıklı bir şekilde devam edebileceği bilimsel bir gerçek. Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş’ın yaptığı açıklamalara göre, diyalize giren hastaların, nakil olan hastalara göre ömürleri çok büyük bir oranda kısalıyor. Özellikle canlı nakil alan hastalar ise çok uzun yıllar sorunsuz bir şekilde hayatlarını sürdürebiliyorlar. Böbreği bağışlayan kişi için ise tek böbrekli olmanın hiçbir yaşamsal tehlikesi bulunmuyor. 

Karaciğer hastaları için ise organ nakilleri çok daha kritik bir önem taşıyor. Diyaliz, hastaların yaşamını kısaltıyor bile olsa en azından bir alternatif olarak bulunuyor ancak karaciğer naklinin bir alternatifi yok. Demirbaş’ın söylemlerine göre nakil için her şarta uygun olan bir insan, karaciğerinin %70’ini bağışlayabilir. Karaciğer, kendisini hızla yenilemesi ile bilinen bir organdır. Bu nedenle, nakil yapılan karaciğerin %30’luk kısmı, 2-3 ay içerisinde kendisini yenileyerek, eski hacmine ulaşır. Doğal olarak, herhangi bir yaşamsal riski yoktur. 

Organ nakilleri ile ilgili bir başka yanlış bilinen durum ise ameliyatların hayati risk barındırdığıdır. Canlı vericili böbrek ameliyatlarında ölüm oranı 30 binde 1’dir yani neredeyse bir trafik kazasında ölme riskiniz ile aynı derecede tehlikeye sahiptir. Karaciğer ameliyatlarında ise bu oran 3 binde 1 olarak açıklanmıştır. Şimdiye kadar Türkiye’de rapor edilen 6-7 ölüm vakası yer alıyor.  

Prof. Dr. Alper Demirbaş, bir insanın fıtık ameliyatında ölme şansı neyse, organ nakil ameliyatında da aynı derecede risk vardır şeklinde durumu özetliyor. Demirbaş, organ nakil ameliyatlarının, tıbbın belki de en kompleks dallarından biri olduğunu, bu nedenle böyle bir işlem yapılacak tesisin, özenle ve tecrübeli ekipler arasından seçilmesini öneriyor. Unutmayın, bir kişinin organları, tam 9 kişiye hayat verebiliyor.

Kaynak : https://www.sozcu.com.tr/2019/saglik/organ-nakli-hakkinda-bilmeniz-gerekenler-3192858/
69
12
5
2
2
Emoji İle Tepki Ver
69
12
5
2
2